Balkan Savaşları’nda Bulgarlara karşı Şükrü Paşa’nın destansı direnişinin yaşandığı Edirne’deki Hıdırlık Tabya, hem savaşı hem de Türklerin Balkan tarihini anlatan bir müzecilik şaheserine dönüştürüldü
“Düşman hatlarımızı geçtikten sonra ölürsem, kendimi şehit kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın. Etimi itler ve kuşlar çeke çeke yesinler. Fakat müdafaa hattımız bozulmadan şehit olursam, kefenim, lifim ve sabunum çantamdadır. Beni bu mahalde gömeceksiniz ve gelen nesiller üzerime bir âbide dikeceklerdir.”
Edirne Müdafii Şükrü Paşa
8 Ekim 1912’de patlayan Balkan Savaşları’nın ilk günlerinden itibaren tüm cephelerden İstanbul’a teslim ve bozgun haberleri geliyordu. Teslim olmayan ya da bozguna uğramayan sadece Edirne kalmıştı. Savaş başlamadan kısa süre önce Edirne Müstahkem Mevkii Komutanlığı’na atanan Şükrü Paşa’dan Edirne’nin muhtemel bir kuşatma halinde yalnız 40 gün müdafaa edilmesi istenmişti.
Şükrü Paşa komutasındaki tabyada süpürge tohumundan yapılmış ekmek, at eti, kurbağadan başka yiyecek bir şey yoktu. Bu şartlar altında Şükrü Paşa, düşmanın teslim tekliflerini reddederek Bulgar ve Sırp ordularının saldırılarına 5 ay 5 gün direndi.
Ord. Prof. Dr. Besim Darkot’un anlatımına göre yokluk ve sefaletin kol gezdiği, cephanenin bittiği o günlerde Şükrü Paşa’nın tavırları herkese cesaret kaynağı oldu. Cephede can pazarı vardı ama o tebliğler yayımlayarak halka moral veriyordu.
Yazının başında Şükrü Paşa’nın, tabyanın son bekçisi olacağını işaret eden sözleri Edirne Müdafaası’nın yakıtı oldu. Ancak Şükrü Paşa, yardım ümitlerinin tükenmesi üzerine Selimiye Camii gibi mimari şaheserlerin yok olmasını önleme kaygısıyla teslim olmaya karar verdi.
26 Mart 1913 sabahı Bulgar komutanlığına bir subay göndererek kalenin teslim teklifini yapan Şükrü Paşa’yı aynı günün öğle vakti, General İvanof saygıyla karşıladı ve kılıcını sıradan bir biçimde teslim aldı. Ancak daha sonra Edirne’ye gelen Bulgar Çarı Ferdinand askeri törenle kılıcı Şükrü Paşa’ya iade etti.
Bu destansı direnişin sahnesi Hıdırlık Tabyası, bugün Türklerin Balkanlar’daki tarihini anlatan eşsiz bir müze olarak hizmet vermeye hazırlanıyor. Müzeyi açılışından önce Edirne Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk ve Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürü Şahan Kırçın nezaretinde gezdim.
Edirne’de ilk istihkâm inşaatlarına, 1829’daki Rus işgali karşısında Divan-ı Hümayun tercümanı Hoca İshak Efendi’nin nezaretiyle başlandı. Balkanlar üzerinden gelen düşman ordularının ciddi bir direnişle karşılaşmadan başkent İstanbul’a kadar gelmesi Osmanlı yönetimini Edirne’de savunma hattı oluşturmaya sevk etti.
Bunun üzerine kentte 30’a yakın tabya inşa edildi. Bu tabyalardan en önemlisi 1886-1888 yılları arasında inşa edilen Hıdırlık Tabya’ydı.
Sırtını korumakla yükümlü olduğu Edirne’ye dayayan tabya, karşısında Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarına tepeden hakim bir konumda.
Balkan Savaşları’nın 100. yılı anısına aslına uygun restorasyonu 2015’te tamamlanan Hıdırlık Tabya, “Balkan Tarih Müzesi” olarak işlev kazanıyor.
Müzede Türklerin Rumeli’ye geçişiyle Edirne’nin 1361’deki fethinden yılındaki Balkan Savaşı sonrasına kadar Türklerin Balkanlar’daki 600 yıllık tarihine ilişkin objeler, resimler, interaktif uygulamalar yer alıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın son yıllarda Türkiye’de başarılı bir şekilde sürdürdüğü projelerden biri olan “tabya müze” Balkan Savaşları’nın acılarını ruhunuza işliyor.
Tabyadan içeri girildiğinde 120 metre derine kadar inen dehlizde sağlı sollu odaların her biri ayrı bir temaya göre tasarlanmış. Bir oda asker koğuşu olarak dizayn edilmiş. Bir diğer oda Şükrü Paşa’nın çalışma odası. Başka bir odada dönemin sıhhiye aletleri, bir diğerinde silahlar çıkıyor karşımıza. Şükrü Paşa ve tabyanın askerleri silikon heykellerde vücut buluyor.
120 metrenin aşağıdaysa karşımıza pusu odası beliriyor. Dikenli tellerle örülü bu alan tabyanın son kalesi, son direniş noktası. Pusu noktasını ele geçiren düşman, tabyayı da ele geçirmiş oluyor. Fonda çatışma ve taarruz sesleriyle 120 metreyi bitiren, tabyanın faal dönemini adeta yaşamış oluyor.
Hıdırlık Tabyası, Edirne’nin en eski Türk yerleşimlerinden Yıldırım Mahallesi’nde bulunuyor. Mahalle, kent merkezine yalnızca 2.5 km mesafede.
Çevresi bir seyir terası olarak düzenlenen tabya, Bulgaristan, Yunanistan ve Edirne’yi kapsayan 360 derece panoramik manzarasıyla, kentin önemli cazibe odaklarından biri olacak.
Her şey tamamlandı
Edirne İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, müzede sergilenecek ürünlerin kurulumunun tamamlandığını, dış çevre ve peyzaj düzenlemesinin de bitirildiğini söyledi; “Burası Edirne ve ülkemiz için yerli ve yabancı ziyaretçilere açılmayı bekliyor. Tabya şehrimizin en hakim noktasında kurulmuştur. Buraya gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler müzeyi ziyaret ettikten sonra bu açık alanda seyir terasıyla birlikte çok güzel bir Edirne manzarası seyretmiş olacaklar” dedi.