IŞİD medyasının kolayca tavladığı dünyanın dört bir yanındaki gençler, izledikleri videoların etkisiyle kısa sürede eylemci kıvamına geliyor
El Kaide’nin ikinci ismi Ayman El Zevahiri 2005’te, o dönem örgütün Irak koluna liderlik eden Ebu Musab El Zerkavi’ye yazdığı mektupta, “Savaştayız ve yarısı medya cephesinde geçiyor” demişti. Bir önceki yıl, Zerkavi’nin örgütü Tevhit ve Cihat, Irak’tan 10 kafa kesme videosunu tedavüle sürmüştü. Birinde Zerkavi’nin bizzat kendisi Amerikalı işadamı Nicholas Berg’ün kafasını kesiyordu.
2006’da ABD hava saldırısında ölen Zerkavi’nin öncülük ettiği mezhepçi cihadın en vahşi formu, Irak El Kaide’sinin halefi IŞİD’de vücut buldu. Örgüt, Zevahiri’nin “Kalpleri ve beyinleri kazanın” tavsiyesini, kastedildiği şekliyle yerine getirmiyor ama mesajını yaymak için sosyal medyayı ustaca kullanıyor. 3 dakikalıklardan saatliklere yüzlerce video üreten IŞİD; gezi, tarihi belgesel, vahşet pornosu unsurlarını “life style yaklaşımıyla” ustaca harmanlıyor. Videoların çoğunda Hollywood teknikleri, özel efektler kullanılıyor.“Kılıçların Şakırdısı-4. Bölüm”deki drone çekimleri New York Times’ın medya eleştirmeni David Carr’dan bile övgü aldı.
17 yaşındayken Irak Beyci’de intihar saldırısı düzenleyen Talha Asmal, IŞİD’e katılmak için İngiltere’deki evini terk etti. Ailesi, onu şiddet eğilimi olmayan, sevgi dolu, barışçıl, saygılı bir insan olarak tanımlıyor.
Online IŞİD
2013’te ölümüne kadar Somali’de radikal İslamcı örgüt El Şebab liderlerinden Amerikalı cihatçı Ömer Hammami de “Hikâyelerin savaşı, donanmalar, napalm ve bıçakların savaşından daha önemli” demişti. Afganistan dağlarından yılda bir iki video mesajıyla, “yeraltı camii” vaazlarıyla taraftar devşirenEl Kaide’nin yerini artık büyük bir prodüksiyon gücü ve sosyal medya etkinliği olan “Online IŞİD” almıştı.
En kritik silah medya, miladi yüzünü, 11 Eylül 2001’de ikiz kulelerin canlı yayında gözümüzün önünde erimesiyle gösterdi. TV karşısında kanımız donmuş terör çağının ilanını izlerken, bazı insanların Batı karşıtlığı, “Uçak nasıl girdi binaya” tekerlemelerinde ses buluyordu.
Suruç, Ankara, Paris katliamlarını gerçekleştirenlerin, savaşmak için ailelerinden koparak Suriye’ye giden birçoğunun hikâyeleri, içimizden insanların teröriste evrilmesine güzel örnekler. Amerikalı psikologlar Clark McCauley’la Sophia Moskalenko, 11 Eylül’den önce radikal bir fikri benimseyen kişilerin ancak 7 ayda eylem düzenleyebilecek kıvama geldiği görüşünde. 11 Eylül’den sonra bu süre 5 haftaya kadar inmiş.
McCauley-Moskalenko’ya göre bir radikalin terörizme sarılması için kin, radikal bir eylemciye aşk, statü, izolasyon, nefret, şehitlik ideali gibi şartlardan biri yeterli. Sempatizanken kanlı bir eylemciye dönüşme yolunda duyguları kamçılayarak süreci hızlandıran unsursa medya.
Senaryolu infazlar
The Washington Post’ta 20 Kasım’da yer alan makale, şimdi Fas’ta cezaevinde olan IŞİD’in eski kameramanlarının ağzından savaşçı devşiren medya imparatorluğunun işleyişine ışık tutuyor:
-Kamera ekipleri, çatışmaları, halka açık infazları kayda almak için her gün dört bir yana dağılıyor. Savaş sahneleri ve infazlar senaryoya bağlı şekiliyor. Savaşçılar ve cellatlar birkaç kez tekrar ettikleri rollerini yardımcı kartlardan okuyor.
-Kameramanlar üzerinde yalnızca yer adı olan IŞİD mühürlü bir belgeyle görevlendiriliyor. Görevlerin bir kısmı pazar yeri manzaraları, dini bayramlar gibi sosyal hayattan.
-Sınır ötesinden gelen kamera, bilgisayar ve video ekipmanları yabancıların hakimiyetindeki medya bölümüne teslim ediliyor. En az birinin Amerikalı olduğu tahmin edilen ekibin, haber kanalları, teknoloji şirketlerinde iş tecrübesi var.
-Kıdemlilere “emir” muamelesi yapılıyor.Stratejik kararlara müdahiller. Yüzlerce videografikçi, yapımcı ve editöre komuta ediyorlar.
-Medyacılar, savaşçılardan daha değerli, maaşları 7 kat yüksek; 2000 TL. Müstakil ev, araba veriliyor; IŞİD vergilerinden muaflar.
-Örgüte katılanlar önce 2 ay askeri eğitim görüyor. Sonra montaj, ses-ton gibi başlıkları olan 1 aylık medya programı. Tamamlayanlara son model kamera ve akıllı telefon veriliyor.
-İki tip video çekiyorlar. Kafa kesme gibi kanlı videolar düşmana gözdağı ve haklarından mahrum edilmiş öfkeli Müslüman erkekleri savaşa çekmeyi hedefliyor. IŞİD topraklarını canlı gösteren videolarsa, pazarlara, güleryüzlü din polislerine, Fırat kıyısında balık tutan insanlara odaklanıyor.
IŞİD, Tabka’da esir aldığı 160 Suriye askerini katletmişti. Çok sayıda kameraman, katliamı filme almıştı.
Paris Katliamı’nın mimarı Abdelhamed Abaaoud’un, IŞİD medyasında defalarca yer alan popüler biri olması ve saldırıların ardından ona ilişkin materyalin anında sosyal medyaya sürülmesi, örgütün eylemle tek hedefinin düşmana yönelik terör olmadığını gösteriyor. Dünyanın dört bir yanındaki sempatizanlara bir hicret çağrısı. Paris katliamının ardından Rakka’ya geçmek üzere 10’lu, 40’lı gruplar halinde geldikleri İstanbul’da kapıdan çevrilen Faslılar, IŞİD medyasının çekim gücüne örnek.
İç savaşın başladığı 2011’den bu yana Suriye’ye 115 ülkeden gelen 30 binin üzerinde (3’te 1’i son bir yılda) yabancı savaşçı IŞİD’in medya kampanyasının başarısı. Washington Post’un konuştuğu eski IŞİD’çilerin biri dışında tamamı videoları gördükten ve sosyal medya muhabbetlerinden sonra Suriye’ye gitmeye karar vermiş. Biri, izlediği videolardan sonra Kazablanka’da kuru temizlemecideki işini bırakıp soluğu Irak’ta almış; “Van Damme filmleri gibiydi. O kahramanlardan biri olmak istedim.”
-Yazının ilk bölümünde The Atlantic’te Mart 2015’te çıkan bir makaleden yararlandım.