Altılı Masa üyelerinden “Artık seçime hazırız” mesajları geliyor. Acaba seçmende de aynı duygu var mı?
Aşağıda bazı dostların zihnini tırmalayan bazı soruları sıraladık.
Hüseyin Sağ 6’lı Masa’ya sormuş:
- Parlamenter sisteme dönüş hazırlığı iyi, güzel. Ama biz vatandaşların kafasını kurcalayan başka şeyler... Mesela...
Süt fiyatı, Et fiyatı, Akaryakıt fiyatı, Ev Kiraları, Isınma giderleri, Bebek bezleri, Peynir fiyatları, Eğitim giderleri, vb...
Bu sorunlarda çözümleriniz neler? Hangi reformları, hangi yatırımları yapacak, bunları hangi kaynaklardan finanse edeceksiniz?
Gazeteci Levent Gültekin sormuş:
- Kemal Bey neden bir taraftan “Kararı masadaki liderler verecek” deyip, diğer taraftan bazı üstü kapalı açıklamalarla adaylığını ilan ediyor?
- Kemal Bey’in yüzüne karşı onu desteklediği anlaşılan Meral Hanım, neden İyi Partililerin ekranlardan onun adaylığına itiraz etmesine göz yumuyor?
- Neden böylece ikili oynadığı izlenimi veriyor?
- HDP seçmeninin desteğini almadan Millet İttifakı’nın seçimi kazanması mümkün değilken, neden İYİ Partili siyasetçiler HDP seçmenini itici konuşmalar yapıyor?
Orhan Bursalı CHP’ye sormuş:
- Türkiye’nin Rusya politikasına bakışınız nedir? İktidara gelirseniz aynı dengeli ilişkileri sürdürecek misiniz? Bir Moskova seyahati düşünmez misiniz?
- Arap dünyası ile ilişkiler konusunda ne düşünüyorsunuz? Bir büyük barış planı ile Şam’ı ziyaret etmeye hazır mısınız?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dünya lideri” propagandasını elinden alacak bir dış politika konseptiniz yoksa işiniz zor.
GAR
Haydarpaşa gönüllüleri 10 yılı aşkın süredir her pazar günü Haydarpaşa Garı önünde buluşuyor, pankartlarını açıyorlar:
“Haydarpaşa gardır, gar kalacak”
Bu pazar 568. buluşma gerçekleşti.
10 küsur yıldır proje üstüne proje değişti.
Tren bir gara girdi, bir garı teğet geçti.
Haydarpaşa bir otel oldu, bir müze oldu.
Yetkililer garın ne olacağına hala karar veremedi.
Bu arada…
Garın altından tarihi yıkıntılar çıktı.
Kazılar sürüyor.
İyi de günün birinde kazılar son bulacak.
Gar ne olacak?
Plan nedir? Onu da bilen yok.
Gönüllülerin (ve İstanbul’u sevenlerin) ise kararı belli.
Haydarpaşa gardır, gar kalacak...
RASTGELE
Gazetelerde haber:
“Kıskançlık yüzünden eşini darp eden ve yanına gelen kayınvalidesine sinirlenen Furkan Avcı, sokağa doğru rastgele ateş açtı. Mermilerin isabet ettiği Mahmut Yurgacı hayatını kaybetti.”
Tesadüf mü, kader mi, şans mı, nedir bu?
Hiçbiri değil.
Akıbet. Yani olağan sonuç.
Herkesin cebine bir tabanca koyabildiği bir ülkede böyle olaylara tesadüf denmez. Olağan sonuç denir.
PULUR
Hasar Pulur ağabeyimizi ölümünün 7. yılında özlem ve sevgiyle andık. Her sabah muzip bir gülüşle odamıza girip Fenerbahçe-Galatasaray tartışması açmasını, bizi kızdırmayı başarırsa gevrek gevrek gülmesini özledik. O hep aklımızdadır.
Geçenlerde Hıncal Uluç’u anan bir meslektaşımız, parçalı köşe yazanları kastederek “Hepimiz onun paltosundan çıktık” dedi. Aslında bu format Hasan Pulur’un paltosundan çıkmıştır. Hasan Ağabey “Olaylar ve İnsanlar” sütununa bir uzunca yazı, bir kısa fıkra ve bir fotoğraf koyardı. Biz 1982 yılında Güneş gazetesinde o formu yarım sayfaya çıkararak Arka Pencere sütununu yapmaya başladık. Bir konuşan fotoğraf, bir karikatür ve 5-6 güncel yazı.
Hıncal bu formu Sabah’taki köşesine 1990 yılında taşıdı. Bu format zaman içinde tuttu ve yayıldı. Hasan Ağabey’e engin saygılarla...
KAZAN
Bilimin “geliyor” dediği depreme karşı önlem almayan bir ülkenin yapacağı tek şey olduğunu yazmıştık:
- İnşallah bilim yanılır, diye dua etmek.
Okurumuz Levent Demir, konu açılınca hatırladığı bir fıkrayı göndermiş.
Osmanlı’nın modernleşme dönemi. Her kurumda elemanlar eğitim ve sınavdan geçiriliyor. Ama temel eğitimi olmayanlar pek başarılı olamıyor.
Şehir Hatları’nda görevli ve artık emekli olma vakti yaklaşan bir kazancı da bu eğitimlere alınır. Fakat yenilikleri anlamakta zorlanır. Sınavda komisyon üyeleri -kendilerine göre- basit bir soru sorarlar:
- Kazan patlarsa ne yaparsın?
Alaylı emektar kıvranmaya başlar, boncuk boncuk ter dökmektedir, hayli düşündükten sonra cevabı patlatır:
“Allah o günleri göstermesin beyim”
İstanbul depremi için diyeceğimiz de o kadar.