Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın yanıtlaması istemiyle kaleme aldığı önergede soruyor:
       1- Dünya Tıp Birliği'nin İzmir'de düzenlendiği "Sağlık ve İnsan Hakları" toplantısı neden polis tarafından yasaklanmıştır?
       2- Yasağın polisin toplantıyı videoya alma isteğinin kabul edilmemesinden kaynaklandığı doğru mudur? Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz Brüksel'de AB üyeliğimiz hakkında görüşmeler yaparken İzmir gibi bir şehirde dahi "polis devleti" var diye konunun dünya basınına intikal ettiğini ve bu uygulamayla Türkiye'nin küçük düşürüldüğünü biliyor musunuz?
       3- Hükümetin demokratikleşme politikalarına karşın bu tip yasaklamalar, (Hakkari'de konser yasaklama, İstanbul'da Helsinki İzleme Komite toplantılarını yasaklama) nereden kaynaklanmaktadır? Bu keyfi yasaklamaları yapanlara karşı ne gibi yaptırımlar düşünmektesiniz?

DoÄŸrusu 'dershane'

       Dershane sözcüğü çoğu yerde artık "Dersane" diye yazılıyor... Türk Dili dergisi bu yanlışa dikkati çekiyor... Evet artık "hastahane, postahane, eczahane, pastahane" yerine "hastane, postane, eczane, pastane" demekteyiz. Ancak dikkat edilirse bu sözcüklerde "hane" öncesinde sesli "a" harfi yer alıyor. "H" harfi o yüzden düşüyor. Oysa "Ders - hane" sözcüğünde böyle bir durum yok. O yüzden aradaki "h" nin düşürülmemesi lazım.
       Aynen "tershane"de olduğu gibi..
       Bu arada "idarehane, boyahane, birahane" sözcüklerini hala "h"yi düşürmeksizin yazmaktayız. Anlaşılıyor ki "h" yi düşürmek de kural değil.

Çocuk işçiler

       İstanbul'da çocuk işçi sayısının 300 - 400 bin arasında olduğu söyleniyor... Türkiye çapında bu sayı milyonun veya milyonların üzerindedir... Çok ilginçtir... Avrupa ve ABD'den insan hakları heyetlerinin biri gelir diğeri gider... Ülkemizdeki insan hakları uygulamaları ince ince sorgulanır. Ne var ki çocukların çalışma ve hayat koşulları ile onlara yönelik hak ihlalleri hiç mi hiç söz konusu edilmez. Umurunda değildir kimsenin çocuk ve hatta işçi hakları...
       - Neden?
       Çünkü iç ve dış sermayenin karları söz konusu olduğunda insan hakları unutulmaktadır da ondan.
       İlgilendikleri insan hakları kendi kazançlarıyla ilgili olmayan türlerdir.
       Bütün gelişmekte olan ülkelere bakış ve muamele aynıdır.
       İnsan haklarına gereken önemi verelim. İnsan haklarına karşı Batı'nın ilgisini elimizin tersiyle itmeyelim. Ama oyunu da bilelim.

Kör dilenci!

       Gözünde siyah gözlük... Kolunda "Görmez" işareti... Önünde ters çevrilmiş bir şapka...
       Yaşlı kadın cüzdanından çıkardığı bir doları eğilip adamın şapkasının içine bırakmış.
       O anda rüzgar parayı kaldırıma doğru uçurmuş. Adam çevik bir hareketle parayı havada kapmış. Yaşlı kadın şaşkın:
       - Fakat siz kör değilsiniz?
     Â- Evet deÄŸilim, demiÅŸ adam, kardeÅŸim kör... Bugün izin yapıyor, ben onun yerine çalışıyorum.

Nitelikli adam!

       Pek çok "nitelikleri" olan, "nitelikli" bir işadamı ve reklamcıydı...
       İş, sanat, siyaset, bankacılık dünyasında "nitelikli" dostları, arkadaşları vardı... "Nitelikli" işler alır, "nitelikli" işlere imza atardı... "Nitelikli" yerlerden giyinir, "nitelikli" yerlerde yer, "nitelikli" yerlerce içer, "nitelikli" yerlerde gezer, kısacası "nitelikli" bir hayat yaşardı...
       Geçen gün gözaltına alındı... Suçunun "niteliğini" bilmediğini söyleyerek kendisini yakalayan polislere sordu:
       - Suçumun "niteliği" nedir acaba?
       Sıradan, hiçbir "niteliği" olmayan polisler yanıt verdi:
     Â- Suçunuz "nitelikli" dolandırıcılık beyefendi!

General büyükelçi

       Ankara'daki büyükelçilerin en ilginci mi? Kuşkusuz Macaristan Büyükelçisi Ferench Vegh... Sayın Vegh ülkesinde geçen yıl genelkurmay başkanıydı.. Bu yıl iki aydır Ankara'da Büyükelçi... Genelkurmay Bakanlığı'ndan emekli olmuş ama.. Orgenerallik rütbesini de sürdürüyor. Yani hem Orgeneral hem Büyükelçi..
       Bu nasıl oluyor diye sorarsanız...
       Efendim Macaristan'da generaller 57 yaşında emekli oluyor... Vegh henüz 52 yaşında olduğundan general rütbesini 5 yıl daha üzerinde taşıyacak...
       Ne var ki Ankara'da büyükelçilik binasında kendisiyle sohbet ederken karşımızda bir eski general değil... Zarif bir diplomat gördük...
       96 - 99 yılları arasında 3 yıl süren genelkurmay başkanlığından sonra hükümet bu değerli askeri bir başka aktif görevde değerlendirmek istemiş. Pek adetten olmadığı halde büyükelçilik önermiş:
     Â- Üç ülke teklif ettiler, dedi Ferench Vegh, Portekiz, Kenya ve Türkiye... Hiç düşünmeden Türkiye'yi tercih ettim...
       - Neden Türkiye?
     Â- Pek çok sebebi var... Mesela Türkiye ve Macaristan'ın ÅŸu sırada aynı ortak hedefe, AB üyeliÄŸine yönelmiÅŸ olması.. Türkiye'nin deneyimli bir NATO ülkesi oluÅŸu... Önemli komÅŸuların arasında yer alması... Türkiye'nin hayatında askerlerin önemli rol oynaması...vs...
       Türkiye'ye atanacağı belli olunca geçen yıl sonunda İstanbul'a gelen Vegh, iki ay süreyle Türkçe ders almış. Türkiye'yi ve ülkenin olanaklarını incelemiş. Bir çalışma programı yapmış... İki ülke arasında siyasi diyaloğu artırmak. Parlamenter gidiş gelişlerini hızlandırmak.. Ekonomik, kültürel ve askeri işbirliğini geliştirmek... Çalışma programının ilk maddelerini oluşturuyor. Şu sırada Macar üniversitelerini Türk öğrencilerine açmayı öngören bir program üzerinde de çalışıyor...
     ÂFerench Vegh gibi bir ismin Ankara'da oluÅŸu Türk - Macar iliÅŸkilerinin çeÅŸitlenmesi ve hızlı geliÅŸmesi için büyük bir ÅŸans... Bu ÅŸansı kullanmayı ihmal etmeyelim...

       *Evren kendisine verilen plaketleri denize atmış... Neredeeeen nereyeee? Düşmanı denize döken generalden plaketi denize döken generale...
      Cihan Demirci



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr