Yapı Kredi Bankası Sağlık İşleri Müdürlüğü, ABD’de yasaklanmış ilaçlarla ilgili olarak personeline bir duyuru yayımlamış... Bunları kullanmamalarını istemiş... Liste aşağıda... Bir fikir vermek için yayımlıyoruz:
"Aferin Capsul, Aferin Tablet, Alfarol Tablet, Apex Capsul, Babyrhynol Capsul, Babyrhynol Suspansiyon, Contex Capsul, Corsal Capsul, Ekorinol Şurup, Forza Tablet, Gerakon Tablet, Katarin Capsul, Kongest Tablet, Theraflu Tablet, Triaminic Damla, Triaminic Tablet, Tuseptil Şurup, Mesulid..."
Türk Eczacılar Birliği’nden aldığımız bilgiye göre... Aferin adlı ilaç, tehlikeli yan etkileri olan PPA maddesi çıkarılarak yeniden üretilmiş ve halen bu haliyle satılıyormuş. Theraflu da zaten PPA içermiyormuş... Bu iki ilaç dışındakilerin tümü de PPA içeriyor. Mesulid satışı yasaklandı, diğerleri ise piyasada hâlâ tıkır tıkır satılıyor. Peki bu nasıl oluyor?
Fakir bir ülkede zengin olabilir ama zengin yaşayamazsınız.
Türk Hekimleri Dostluk ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Opr. Dr. Şükrü Güner, Türkiye’de yaşanan "tıp fakültesi patlaması" konusunda diyor ki:
- Osmanlı İmparatorluğu döneminden 1980 yılına kadar Türkiye’de ancak 18 tıp fakültesi açılmıştı. 12 Eylül’ün armağanı olan YÖK’ten sonra ise bu sayı 52’ye çıktı. Bugün Almanya’da 36, İtalya’da 33, İngiltere’de 28, Yunanistan’da 7 tıp fakültesi bulunuyor.
- Peki neden bu kadar arttı?
Avrupa Birliği standartlarına uymak için. Avrupa’da 378 kişiye 1 hekim düşüyor. Bizde ise 1050 kişiye bir hekim... AB standardına uyacağız diye hekim standardını düşürdüler!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, Yalova’da devletin parasıyla yapılan SSK hastanesine kendi adını vermiş.
Bakan Okuyan ismini okutmayı seviyor galiba!..
Aynı alan kimi yerde "havaalanı" diye geçer, kimi yerde "havalimanı" diye... "Alan" ile "liman" arasında ne fark vardır? Yanıt:
- "Havalimanı" sürekli (24 saat) açık tutulan bir "alan" iken, "havaalanı" belli (3 saat, 5 saat gibi) saatlerde açılan bir "alanödır...
Peki Türkiye’de kaç havalimanı var? Yanıt:
- Türkiye’de halen 9 tane "havalimanı" var: Atatürk, Esenboğa, Antalya, Adana, Adnan Menderes, Trabzon, Dalaman, Milas - Bodrum ve Süleyman Demirel ( bu ‘meydanın’ liman kategorisinden çıkartılması gündemde)...
Gerisi havaalanı.
Şanlıurfa milletvekilleri MHP’li Muzaffer Çakmaklı ve ANAP’lı Mehmet Güneş’in GAP bölgesinde kanal ve yol ihaleleri aldığına ilişkin iddiaları önceki gün bu sütunda dile getirmiş, ardından, "Milletvekilinin devletle akçalı ilişkiler içine girmesi... Olacak iş mi?" diye sormuştuk.
Muzaffer Çakmaklı kendisiyle ilgili iddianın gerçek olmadığını... Milletvekillerinin devletle akçalı ilişkilere girmesini etik olarak doğru bulmadığını... Bu nedenle seçimlerden önce şirketini devrettiğini... Devrettiği şirketin de bugün devletten aldığı herhangi bir iş bulunmadığını açıkladı.
İddiaların ve sorumuzun öteki muhatabı Mehmet Güneş’in söylediklerine gelince...
"Önemli olan devletle iş yaparken siyasi kimliğinizi kullanmamaktır. O zaman devletle iş yapmanızda hiçbir sakınca yoktur. Ben böyle biri olduğum için şirketimi kapatmadım, devletten iş almaya da devam ettim. İhalelere herkesle eşit şartlarla girdim, bazılarını kazandım, bazılarını kaybettim. Bugün Meclis’teki milletvekillerinin yüzde 25’i devlette iş yapıyor. Ama çoğu, şirketlerini kâğıt üzerinde başkalarına devrettikleri için onlar görünmüyor. Benim onlardan farkım böyle şeylere tenezzül etmemiş olmamdır. 3 yıldır milletvekiliyim, ama milletvekili sıfatımla asla iş takibi yapmadım, hiçbir bürokratla işimle ilgili görüşmedim."
İki milletvekili... İki farklı tavır, iki farklı görüş... Noktayı ANAP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Mumcu’ nun görüşüyle koyalım isterseniz.
"Siyasi kimliğini hiç kullanmasa da... Yarışa eşit şartlarda girse de... Aldığı işi en iyi şekilde yapsa da sonuç değişmez. Kamusal alanda siyasal erk kullanan kimselerin devletle iş yapmamaları bana göre temiz toplumun olmazsa olmaz koşuludur. Eğer aksi olursa... Toplumsal ve siyasal kirlenme başlar."