Deniz Kuvvetleri’nde iki oramirale suikast planlayan ekipte olduğu iddia edilen Yarbay Ali Tatar, 5 Aralık’ta tutuklanmış, avukatının itirazı üzerine 16 Aralık’ta tahliye edilmişti...
Savcının itirazı üzerine 3 gün sonra hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılan Ali Tatar, kapıya gelen polislerden izin isteyerek içeri gitti ve beylik tabancasıyla intihar etti...
Ali Tatar neden intihar etti? Şu anda bilemeyiz.
İlginç olan... Yarbay toprağa verilirken kendisine suikast hazırlandığı iddia edilen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in de eşiyle birlikte cenazede hazır bulunmasıydı...
Anlaşılan Oramiral Yiğit, Yarbay Ali Tatar‘ın kendisine suikast hazırlığı içinde olduğuna inanmıyor. Demek Deniz Kuvvetleri’nde Ergenekon’daki iddiaları doğrulayan bilgi yok.
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un geçen hafta sonu Trabzon’da konuşmak için yer olarak bir firkateyni seçmesi de bazılarınca “Deniz Kuvvetleri’ne yönelik operasyonlara tepki” şeklinde yorumlanmıştı.
Deniz Kuvvetleri’nde görevli birçok subay, Ergenekon yargısınca tutuklanmış durumda. Genelkurmay’da, en azından komutanlara suikast iddiaları konusunda idari soruşturma başlatılmış olmalı. Ancak bugüne dek tutuklu subayların görevden alındığını duymadık. Demek ki Genelkurmay ve Deniz Kuvvetleri, Ergenekon’daki iddialara şimdilik katılmıyor.
Ama herhalde soruşturmayı engeller görünmemek için de görüşlerini açıklamıyor...
Taraf’lı basın ise bir linç ve iftira kampanyasını yasalara aldırmadan sürdürüyor.
Hukuka inanmış insanları rahatsız eden çok sebep var görünürde...
* AKP milletvekili Dengir Fırat, Barzani’ye “Açılım”ı anlatmış.
Demek ki AKP’de “Açılım”ın ne olduğunu bilenler de var!
Hablemitoğlu...
Doçent Necip Hablemitoğlu bundan 7 yıl önce, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. AKP iktidara yeni gelmişti. Aradan 7 yıl geçti. Bu cinayetin failleri hâlâ meçhul. 2006 yılında Başbakan Erdoğan, Danıştay’a yapılan saldırıyla ilgili konuşurken şunu söylemişti:
“Bu ülke Necip Hablemitoğlu cinayetini yaşamış, sonrasında her şey örtbas edilmiş bir ülke...”
Başbakan’a soralım:
- Hablemitoğlu cinayeti sonrasında her şeyi kim örtbas etti? Ergenekon’un savcılığını üstlenen siz neden bu örtünün kaldırılması için gereken girişimleri başlatmadınız?
Bu soruların yanıtsız kalacağını şimdiden söyleyebiliriz. Çünkü daha önce de sorduk, cevap alamadık.
Tekirdağ’dan...
“Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Cezaevi’nin kaloriferleri 12 Aralık 2009 tarihinden beri yanmamaktadır.
Motorun arıza yaptığı, Adalet Bakanlığı’nın ödenek göndermediği için arızanın giderilmediği söylenmektedir. 500 mahkûm ve personel soğuktan eziyet çekmektedir.
Devletin kaloriferleri onaracak parası yok mudur?”
Telsiz
Medyanın ıskaladığı bir konuyu bu hafta Aydınlık Türkiye’de Hikmet Çiçek yazıyor...
12 Aralık günü gazeteler Reşadiye’de katliamı yapan PKK’lıların telsiz konuşmalarını yayımladı. Bu konuşmalar bir gün önce Genelkurmay tarafından bir basın toplantısıyla açıklanmıştı...
Medyanın ıskaladığı ama Hikmet Çiçek’in yakaladığı basit gerçek mi?
Telsiz konuşmaları Türkçeydi.. Tek bir Kürtçe sözcük yoktu.
Hikmet Çiçek yazısına şu espriyi ekliyor:
‘PKK acaba Anayasa’da Kürtçenin resmi dil olarak sayılması için uğraşacağına öncelikle kendi örgütünde Kürtçeyi zorunlu dil kabul etse iyi olmaz mı?’
DSHP
Başında Masum Türker’in bulunduğu DSP’nin yeni il merkeziyle Rahşan Ecevit’in kurup başına gazeteci Hulki Cevizoğlu’nu getirdiği Demokratik Sol Halk Partisi Genel Merkezi Ankara’da yan yana... Üstelik her iki binanın da ön yüzünde aynı resim; Rahşan Ecevit’le Bülent Ecevit’in el ele halkı selamladığı ve üzerinde güvercin resmi olan poster asılı.. Bir meslektaşımız binaların önünde bir ana kızın konuşmalarına kulak vermiş:
- Kızım, bunlar hangi partiler oluyor?
- Şu solda gördüğün Rahşan Ecevit’in partisi oluyor anneciğim. Sağdaki de onun kocası rahmetli Bülent Ecevit’in partisi!
Öcalan’ın koğuşu ithal duvar kâğıdıyla kaplanmış.
Yandaş gazete sayfalarıyla kaplansa daha iç açıcı olurdu...
Haldun Ertem
Fener
Fener Rum Patriği Bartholomeos“Kendimi Türkiye’de çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum” demiş.
Haline şükretsin!
Türk halkı da Türkiye’de kendisini Kazıklı Voyvoda’nın eline düşmüş gibi hissediyor.
Etnik ve dinsel ayrımcılık bitmiş!
Doğru... Hakkını arayan vatandaşlara karşı biber gazı ve tazyikli su “Türk-Kürt, Alevi-Sünni” ayrımı yapılmadan uygulanıyor.
Gülhan ELMAS
Bağımsız milletvekili Ufuk Uras, “Hükümet emekçileri hâlâ ayak takımı olarak görüyor” demiş.
O hükümet zatıalinizi de “stepne” olarak görüyor olmasın!
Fahrettin Fidan