Dün hem yazdık hem öğrendik... Meğer Meclis’in kıyak tedavi imkanlarından yalnızca eski ve yeni milletvekilleri değil Meclis’in ve sarayların tüm personeli yararlanıyormuş. Bir diplomat tedavisini devlet hastanesinde yaptırırken Meclis’teki bir odacının ya da kadrolu şoförün anası babası çoluk çocuğu International Hospital’dan yararlanabiliyor. Bu kapsama toplam 22 bin kişi giriyor. Devlet kasasından bir yılda 17 trilyon ödeniyor. TBMM Sağlık İdare Amiri Mehmet Elkatmış, bu yüksek rakamı izah ederken açık sözlü:
- Bazen hastaneler yüksek fatura çıkarıyor. Örneğin en fazla 4 - 5 tahlil yapılması gereken birine 10 - 15 tahlil yapılmış gibi gösteriyorlar...
TBMM özel hastanelerin fiyat şişirdiğini biliyor. Bile bile faturayı ödüyor. Oysa fatura bedelinin yüzde 5’ini 10’nunu hastaya ödetirseniz belli bir kontrol ve tasarruf sağlarsınız. Ayrıca kazık atan hastaneyi cezalandırmak bir yol... Mehmet Elkatmış diyor ki:
- Bunların hepsini düşünüyoruz. Ama özel hastanelerin hemen hepsi fatura şişiriyor. Bunu yapanlarla anlaşmamızı iptal etmeye kalksak gidecek hastane bulamayız...
Meclis yönetimi personeline şirin görünmek için özel tedavi imkânı sunmuş. Öte yandan özel hastanelerle sıcak ilişkiler kurulmuş. Trilyonları da halk ödediğine göre TBMM’yi ırgalayan bir sorun kalmıyor ortada!..
Yaşamak için bir nedeni olan, her şeye katlanır.
Okurumuz geçenlerde Polis Radyosu’nu dinliyormuş, gerisi için kendisine kulak veriyoruz.
"Malumunuz, Polis Radyosu’nda en sık yapılan anonslardan biri;
- Polis sizin en büyük dostunuzdur. Polise güvenin, polisi sevin, anonsudur. Geçen gün de sunucu bu anonsu yaptı, arkasından şöyle devam etti:
- Şimdi de Orhan Gencebay söylüyor sevgili dinleyiciler: Ben sevdim de ne oldu?"
Turgut Özal ölüm yıldönümünde bol bol övüldü. Ama hayali ihracat marifetleri... Özelleştirme adı altında kârlı KİT’leri satışı. Enflasyonu yüzde 5’e indireceğim deyip asla yüzde 55’in altına indiremeyişi. Körfez Savaşı’dan alınan 3 milyar dolar tazminatı F - 16 uçaklarına yatırışı... ABD’ye hizmetleri, Nakşibendi tarikatına yararları, çevresine sağladığı kolaylıklar vs. hiç söz konusu edilmedi. Edilmedikçe Türkiye nerede hata yaptığını bulamayacak. Bulamadıkça krizler içinde kıvranıp duracağız. Ama Özal hep övülecek. Ne zamana kadar mı? Bir Afrika atasözü:
"Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncuya kadar kitaplar avcıyı övecektir."
AKP Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi geleceği önüne sık sık "zanlı bir geçmiş" seriliyor. Bazı çevrelerde dinsel ağırlıklı oyların Erdoğan’ı iktidara getireceği endişesi hâkim.
Peki o potansiyeli kim veya kimler yarattı?
Erdoğan’ın politik olarak beslendiği toplumsal kesime 50’den bu yana bütün siyasi partiler yatırım yapmadılar mı?
Laik, dürüst ve solcu Ecevit, Fethullah Gülen’in "yurtdışı başarılarını" övmedi mi?
Avrupa birlikçisi Mesut Yılmaz, namaz gösterilerinde Erbakan’cılarla yarışmadı mı?
Tansu Bacı ezan, bayrak edebiyatıyla oy şavullemedi mi?
General Kenan Evren elinde Kuran’la şehir şehir gezmedi mi?
Süleyman Demirel mitinglerde bayrağa sarılı Kuranı Kerim’i üç kez öperek propaganda yapmadı mı?
Deniz Baykal daha üç gün önce türbancılara göz kırpmıyor muydu?
Hepsi birden tarikatların oyuna talip olmadı mı?
Laikliğin altını hep birlikte oymadılar mı?
Bunların yazarı çizeri laikleri "laikçi, paranoyak vb." diye aşağılamadı mı?
Onlar değirmene su taşıdı. Tayyip değirmenin başına geçiyor.
Öyle olmaz böyle olur, diyor...
10 yıl önce Afganistan’da İslam devleti kuruldu diye sevinçten miting meydanına sığmayan Tayyip değişmiş olabilir mi? Olamaz. Zaten değişse oy alamaz. Ayrıca bu siyaseti Washington’dan onaylı... Altı imzalı... Oyu Müslümandan direktifi Sam Amca’dan alacak...
Meçhule giden bir kervan yakında Ankara’dan demir alacak!
Galatasaraylı Bülent ve Ayhan suçsuz bulunmuş. UEFA da şaibeli...