Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Dostumuz İçel'de bir vakıfta yönetici... Vakıf, fakir çocukları okutmak, onlara yurt sağlamak gibi görevler edinmiş... Yardımseverlerden topladıkları üç beş kuruşla fakir çocukları sokaktan kurtarmaya çalışıyorlar.
       Vakıflar Genel Müdürlüğü bir süre önce yeni bir uygulama başlatmış... Vakıfları yıl içinde denetleme karşılığında para alıyor...
       Az buz bir miktar değil...
       Vakfın geliri ile gideri arasındaki farkın yüzde 5'i...
       Bu uygulama sonucu sözünü ettiğimiz vakıf 1999 yılı içinde 178 milyon lira para ödemiş Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne...
       Devlet holdinglerin hesaplarını denetler... 1 kuruş denetleme masrafı almaz... Almaması da olağandır. Devlet hizmetinin masrafı toplanan vergilerden sağlanır. Peki holdinglerden bile harç almayan devlet, birer hayır kurumu olan vakıflardan neden denetleme haracı alır?
       Yanıtını düşünürken telefondaki vakıf yöneticisi arkadaşımız:
     Â- Bu kadar da deÄŸil, diyor, yarın genel kurul toplantımız var. Vakıflar Müdürlüğü'nden telefon açtılar. Genel Kurul toplantımızı izleyecek denetçiye de 15 milyon lira ödeyecekmiÅŸiz...
       Devlet zenginin parasına saygılı.. Fakir fukaraya gidecek paradan ise ne koparsa kar sayıyor...

Haydi Doçent...

       Bu ne biçim başlık? Hangi "doçent" rahat kazanabilir bu ülkede, diye tepki gösterirken anladık ki "Doçent" bir yarış atının adıdır. Ve üçüncü ayakta favoridir. İki yarış kazanırsa Prof. olabilir. Haydi Doçent...

       *İnsanlar birbirlerini aldatmasalar, uzun zaman birarada yaşayamazlardı.
      La Rochefoucault

En doÄŸrusu...

       Rize'nin İkizdere ilçesine bağlı Cimil köyünde yurttaşlar, topluca bulunulan mekanlarda "televizyon izlememe" kararı almışlar. Köy muhtarı Ömer Kumbasar, A.A. muhabirine kararın gerekçesini şöyle anlatmış:
       - Televizyon sohbeti bitiriyor, dostluğu olumsuz etkiliyor! Köyümüzün büyük çoğunluğu kentlerde yaşıyor. Yazın tatil için köye gelişlerinde, hasret gidermeye en çok ihtiyaç duyduğumuz bu anlarda bile TV'nin karşısına çakılıp kalıyorduk. Köy halkı olarak aramızda anlaşıp hiç olmazsa yaz aylarında televizyonun prizini fişten çekme kararı aldık. Ve uyguladık. Haber ihtiyacımızı artık radyoyla gideriyoruz.

Balans ayarı...

       Sabah'ta Nuriye Akman'ın Sami Selçuk'a soruları (19 Eylül 99):
       - Türkiye'de birinci öncelikli tehlike nedir?
     Â- Ä°rtica her dönemde tehlike olmuÅŸtur...
       - Dolayısıyla size göre birinci tehlike?
     Â- Ä°rtica ile birlikte irticaya karşı demokratikleÅŸememek...
       Başkan Selçuk 50 sayfalık Adli Yılı açış konuşmasında tek bir kez olsun "irtica" dan söz etmiyordu... Demek görüşlerinde balans ayarı yaptı. Doğru çizgiyi yakaladı. Geç olduysa da...

       *İnsanı sahip olduğu meziyetlerden çok sahip olmayı tasarladığı meziyetler gülünç eder.

Müzeler güvenli...

       Topkapı Hazine Dairesi'nin güvenlik (!) görevlisi topuğuna bastığı ayakkabılarını çıkarmış... Beyaz çoraplı ayaklarından birini kalorifer demirine dayamış. Turistler onun ayak kokusunu dinleyerek camekanların içindeki tarihi eşyayı izlerken, o hafiften kestiriyor. Belki rüya görüyor.
       Hürriyet'teki bu fotoğrafın altında bir başka ilginç haber:
       Topkapı Sarayı'nın bir diğer bekçisi ABD'deki tatilden dönmüş...
       Çalınan Kur'an'la ilgili kuşkular bu bekçi üzerinde yoğunlaşıyormuş.
     ÂZeki Ayaz adlı bekçi ABD dönüşünde savcılığa çıkarılmış. Fakat salıverilmiÅŸ.
       110 milyon lira maaşlı bekçi ABD'ye tatile nasıl gider? Açıklıyor:
     Â- Saray'da tanıştığım Amerikalı doktor bayan arkadaşım beni ülkesine davet etti. Bilgisayarcı bayan arkadaşım da yol ücreti olarak 1500 dolar gönderdi...
       Bir müze görevlimizin ABD'de bu kadar ilgi görmesi kıvanç verici bir durum.
       Bu arada TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut, Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na amcaoğlu Polat Akbulut'u atamış... Polat Akbulut kimi gazete haberlerine göre, yap - satla hayatını kazanan bir mimarmış.
       Umarız Milli Saraylar Daire Başkanlığı kendisine yararlı olur.
       Hayatını daha hızlı kazanır.
       Diyeceğimiz... Müze ve saraylarda asayiş berkemal...
       Bir Kur'an'ı Kerim gitti diye üzülecek yerde...
       Diğer parçalar yerinde duruyor diye sevinsek yeridir...

       *Cihan Demirci’den LAFORİZMA
     ÂSaÄŸlıksız Bakan DurmuÅŸ:
     Â"Bana eleÅŸtiriler marksist iÅŸi" demiÅŸ...
     ÂVay be!..
     ÂDemek ki ülkedeki marksistler milyonları bulmuÅŸ!..



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr