Bir meslektaşımız geçen pazar günü arabasıyla Ankara'dan Bursa'ya gidiyordu. Yolda, çok tehlikeli kural ihlalleri yapan bir otobüs şoförünü trafik polislerine şikayet ederken, onların da kimi şikayetlerini dinleme fırsatını buldu:
      - Vatandaş, aşırı süratten dolayı radarımıza yakalanmış. Durumu kendisine anlatıp cezasını kesmek istiyoruz, başlıyor itirazlara... Suçunu efendice kabul eden neredeyse yok... Altında son model Mersedes olan bile sıkılmadan
"Yapmayın - etmeyin memur bey, bu araba o kadar sürat yapar mı!" diyebiliyor. Sonunda baktık olacak gibi değil, kendimizce bir yöntem geliştirdik. Sürücüye suçunun ne olduğunu söyler söylemez arkasından hemen şu hatırlatmayı yapıyoruz:
     Â
"İtiraz hakkınız kutsaldır ve buna saygı duyarız. Ama bir şartla: Siz de bizim ispat hakkımıza saygı duyar ve bedelini ödemeyi göze alırsanız. Size suçunuzu radarın çektiği filmle ispat ederiz, fakat ceza ikiye katlanır. Evet diyorsanız, buyrun filmimizi (!) izlemeye..."      Bu yöntem o kadar etkili oldu ki anlatamayız. İtirazımda haklıyım, filmimi görmek istiyorum, diyen sürücü neredeyse hiç kalmadı. Artık ne sinirlerimiz bozuluyor ne de çenesi kuvvetli sürücüler yüzünden boş yere zaman kaybediyoruz. Film lafını duyan, hemen elini cebine atıyor...
      Trafik polislerinin Ankara'daki amirlerine aktarmak istedikleri bir de dilekleri var:
     Â
"Her sürücüye, iÅŸlediÄŸi bütün suçları gösteren bir ceza karnesi verilmelidir. Sürücünün bize yakalandığı ana kadar iÅŸlediÄŸi bütün suçları topluca görebilirsek ona göre davranırız. ÖrneÄŸin, bir gün içinde iki - üç defa aşırı süratten ceza yemiÅŸ sürücü, aynı suçtan bir de bana yakalanırsa artık onun alacağı ceza bir tek aşırı sürat yapmak olmaz. Gerekirse trafikten men bile olabilir. Bugünkü sistemde ceza kesmek üzere durdurduÄŸumuz sürücünün kırk yılda bir hata yapan biri mi yoksa bir trafik canavarı mı olduÄŸunu anlayabilmemiz mümkün deÄŸil çünkü...     Â
Kandilli Rasathanesi ölçümlerde yetersizmiş...      Ama Sayın Işıkara medyatik ölçümlerdeki başarısıyla açığı kapatıyor...
`Ecevit gitmesin!'
      İsçi Partisi Genel Sekreteri
Mehmet Bedri Gültekin, "Başbakan Ecevit Amerika gezisini iptal etmelidir" diyor.. Sebebi mi?..
      1) ABD'nin Ankara Büyükelçisi
Mark Parris, 20 Eylül günü Başbakan
Bülent Ecevit'i ziyaret etti ve bu ziyarette
Ecevit'in
Clinton'la yapacağı görüşmenin gündemi üzerinde durulduğu açıklandı. Daha önce de aynı amaçla ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı
Marc Grossman, Ecevit'i ziyaret etmişti. Sayın
Ecevit, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başbakanıdır. Uluslararası ilişkilerde muhatabı bir başka devletin memurları olamaz. Eğer ABD'nin görevlileri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı'nın ABD gezisi ve yapacağı görüşmelerle ilgili olarak ön hazırlık yapmak istiyorlarsa, muhatapları Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın ilgili görevlileridir.
      2) Sayın
Ecevit'in açıklanan gezi programına göre Dünya Bankası Başkanı
James Wolfenshon'un ayağına gidecek olması kabul edilemez bir durumdur.
      İP Genel Sekreteri'nin uyarıları yerinde. Ne var ki sindirim yeteneği son yıllarda hayli gelişmiş olan
Bülent Ecevit'e böyle uyarılar artık pek birşey ifade etmiyor.
Elbistan
      Maden Mühendisi dostumuz
Tuğrul Erkin ile jeolojik konulardan söz ederken (dün bir bölümünü yazdık) yeni şeyler öğrendik... Mesela... Elbistan kömür yataklarını bizim uzmanlar değil Almanlar bulmuş... Nasıl mı?.. Toprağı kazarak değil...
Evliya Çelebi'nin seyahatnamesini ciddiye alarak...
Evliya Çelebi ünlü eserinde, Elbistan yöresinde alev alev yanan kimi taşlardan söz edermiş. Almanlar Seyahatname'de sözü edilen yörede kısa bir araştırma yapınca kömür yataklarını bulmakta gecikmemişler. Tabii dünyanın en büyük termik santrallarından biri olan Elbistan'ı kurmak da onlara kısmet olmuş.
Delikanlı ihale!..
      Bayrampaşa Cezaevi A Blok 4'üncü koğuştan bildirilmiştir:
      1) Koğuşumuzun acil ihtiyacı olan aşağıdaki malzemeler kapalı zarf usulü teklif almak suretiyle satın alınacaktır.
      2) Söz konusu malzemelerin ihalesi 28 Eylül 1999 günü saat 10.00'da koğuş temsilcisi
Arnavut Rıza'nın nezaretinde, Cezaevi 1'inci Müdürü
Bayram Baba'nın makam odasında yapılacaktır.
      3) İhalenin şartnamesi 200 milyon TL. (veya bu TL. eşdeğeri beyaz!) karşılığı koğuş ağası
Falçata Necmi'nin ayakçısı
Pire Kazım'dan temin edilebilir, dosyası 2'inci Müdür
Kamber Dayı'dan görülebilir.
      4) Taliplilerin ihaleye katılabilmeleri için emekli başkomiser
Kenan abimizden
"Kefilim, delikanlı çocuktur, yamuk yapmaz" belgesi almaları şarttır.
      5) Koğuşumuz 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp kendi özel kanunlarına tabi olduğundan ihaleyi istediğine vermeye ve / veya icabı halinde iptal etmeye, yamuk yapmaya kalkanları en hassas bölgelerinden çizmeye yetkilidir.
      6) Süresi içinde verilmeyen teklifler ile telefon, telgraf veya faksla yapılan müracaatlar kabul edilmez.
      Keyfiyet ilan olunur.
      İHTİYAÇ DUYULAN MALZEMELER
      l) 7 adet keleş, 17 adet pompalı, 147 adet çeşitli cins ve ebatta tabanca.
      2) 8 adet gece görüş dürbünü.
      3) 2 adet beton delici kompresör.
      4) Çeşit, adet ve ebatları ihale dosyasında görülebilecek miktarda bıçak, kasatura, falçata, jilet, ustura, mermi.
      5) 8 adet cep telsizi, 15 adet cep telefonu, 3 şarj aleti, 1000 adet muhabbet kart.
      6) Bir adet 320 SEL Mercedes (aksesuar için bilgi 1'inci Müdür
Bayram Baba'dan alınacak), bir adet Fiat Tempra (Tipi 2'inci Müdür
Kamber Dayı'dan sorulacak.)
      7) İhaleye katılacaklara zaruri ve de zorunlu bir hatırlatma: Yukarıdaki malzemelerin ihale şartnamesinde belirtilen evsafa uygun çıkmaması halinde önce
Necmi, sonra da yamuk yapanın evsafı anında bozulur,
Falçata Necmi demedi demeyin sonra.
Cihan Demirci'den LOFARÄ°ZMA
     Â
Hep üstümüzdekilerle boÄŸuÅŸmaktan altımızdaki koca fay hattını göremedik yıllar yılı!..     Â
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr