Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Dünya Tiyatrolar Günü'ydü dün... Yine sönük geçti tabii. Ülke kocaman bir tiyatro halini almışsa... İnsanlar hayal bile edemedikleri olayları günübirlik medyada izliyorsa... Tiyatro büyüsünü kaybediyor elbet...
       Ve bir tiyatro anısı... Geçenlerde yitirdiğimiz değerli tiyatro sanatçısı Ekrem Dümer, İstanbul Tiyatrosu'yla turnede... Rahmetli Celal Sururi, emniyet amiri rolünde.. Herkesi kırıp geçiriyor. Bir gün Celal Sururi'nin işi çıkıyor. O rolü oynamak Ekrem Dümer'e kalıyor. Çok da iyi oynuyor. Aynen Celal Sururi gibi oynuyor. Ama kimseyi güldüremiyor. Sebebini Toto Karaca'ya soruyor oyundan sonra.. Aldığı yanıt:
     Â- EkremciÄŸim, Celal Bey kendini oynuyordu. Sen ise Celal Bey'i oynuyorsun...

Trabzon zirvede

       Futbol liginde değil ama... Tiyatro sevgisinde... Trabzon zirvedeymiş... Trabzon Devlet Tiyatrosu Müdürü Can Berk'i dinliyoruz:
       - Bugün gelişmiş Avrupa kentlerinde nüfusun tiyatroya gitme oranı yüzde 6'dır... Bu oran bizim büyük kentlerimizde yüzde 2... Trabzon'da ise kaç, biliyor musunuz?.. Yüzde 15...
     Â- Peki hangi oyunlar izleniyor, ilgi görüyor Trabzon'da?
       - Öyle sade suya tirit eserler de değil... Hep üst düzey oyunlar... Mesela "Antigone..." Büyük usta Haldun Taner'in oyunları... "Eşeğin Gölgesi" onlardan biriydi... Peter Schieffer'ın "Küheylan"ı... Aziz Nesin'in "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz"ı, Zühtü Arkan'ın "Birimiz Hep İçin" adlı deneysel oyunu... Vasıf Öngören'in "Zengin Mutfağı..." Tüm oyunlarda da seyirci rekoru kırdık...

Halkın diplomatı (2)

       Birkaç gün önce yazmıştık... Frankfurt başkonsolosumuz Kurban Bayramı nedeniyle Welheiden Cezaevi'ndeki Türk mahkumları ziyaret ediyor, Londra başkonsolosumuz Türk gazetelerinin Avrupa baskılarına ilanlar verip hizmet saatlerini bildiriyor... Vatandaştan saklanan bildik diplomat tavrıyla kıyaslanmayacak bu incelikli davranışlarından ötürü kendilerini kutlamıştık... Okurumuz Ali Ayağ da diyor ki:
       - Balkan ülkeleriyle iş yaptığım için bölgeye yıllardır gider gelirim. Başkonsolosluklarımıza giremediğimiz günleri bilirim. Ama son dönem Dışişleri'nde gerçekten gözle görülür bir değişim var. Bayramda Bulgaristan'ın Burgaz şehrinde Başkonsolos Beyza Gürtuna'nın soydaşlarımızla içtenlikli dostluğuna tanık oldum. Türk mahallelerini tek tek ziyaret edip halkla kucaklaşması unutulacak manzara değildi. Vatandaşıyla kucaklaşmaktan sakınmayan diplomatlarımızın çoğalması dileğiyle...

Yurtta sulh...

       Helikopter ihalesiyle ilgili brifingte askeri temsilciler Türkiye'nin yüklü silah ihalelerine girişmesinin ana gerekçelerinden biri olarak komşu ülkelerin silahlanmasını gösterdiler.
       Eğer o ülkelere neden silahlandıkları sorulursa... Onlar da hiç kuşkunuz olmasın Türkiye'nin silahlanmasını sebep gösterecektir.
       Bu bir kısır döngü.. Sonu yok... Silaha para yatırdıkça komşunuz da yatırıyor. Silah tüccarları zengin oluyor. Siz fakirleşiyorsunuz. Çözüm? Barış.. Ve ulusal gelişme... Ulusal gelişme hem silahın sağladığı caydırıcılığı sağlıyor, hem ordusu güçlü ama halkı sağlıksız bir toplum olmaktan kurtarıyor ülkeyi. Atatürk'ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" sloganı can sıkıntısından sarfedilmiş bir söz değildi. Bugün önemini dünden çok hissettiriyor.

Helikopter brifingi...

       Helikopter ihalesiyle ilgili Savunma Sanayii Müsteşarı Dursun Ali Ercan'ın dün Milli Savunma Bakanlığı'nda askerlerle birlikte düzenlediği brifing kamuoyunu aydınlatma girişimi olarak olumluydu. Ancak basının karşısına siyasi nitelikli sorulara yanıt verme durumunda olmayan bürokrat ve askerler çıkarılınca pek çok soru yanıtsız kaldı...
       Brifingte anlatılanlara gelince... Evet, askerlere göre de bugün dünyada genel bir yumuşama vardı, dolayısıyla silahlanma eskisi kadar büyük bir ihtiyaç olmaktan giderek çıkıyordu. Zaten bu nedenle, ordunun küçültülmesi çalışmaları başlatılmıştı. Ancak Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyaya ve komşularına bakınca durum biraz değişiyordu. Bölgemiz, Balkanlarıyla, Kafkaslarıyla, Ortadoğusuyla yine kritik bir alandı ve komşularımız silahlanma hızlarından pek bir şey kaybetmiş değillerdi. Örneğin.. Suriye, Irak ve İran'ın savunmaya ayırdıkları pay, GSMH'larının yüzde 5 - 6'sı civarındaydı... Bu oran Yunanistan'da Türkiye'deki gibi yüzde 4'tü, ancak ülkelerin kilometrekare başına yaptıkları harcamaya bakıldığında Yunanistan, bizim tam dört katımız harcama yapıyordu. Ayrıca Türkiye, savunmaya ayırdığı paranın tamamını değil, sadece yüzde 1'ini silahlanmaya harcıyordu.
       Ya çok tartışılan helikopter ihalesiyle ilgili anlatılanlar mı? Helikopter seçiminde dikkate alınan çok sayıda kriter vardı, bütün bu kriterlerin değerlendirilmesi sonucunda iki firma elenmiş, geriye üç firma kalmıştı. Hangi firmanın hangi kriterlere uymadığı için elendiği şeklinde bir soru sorulmamalıydı, çünkü bu soruya verilecek her yanıt ihalenin maliyetini artırırdı.
       Basını bilgilendirmek güzel. Ama siyasiler ortada olmayınca pek çok soru yanıtsız kalıyor. "Türkiye'nin önceliği nedir, silahlanma mı eğitim mi?" sorusundan başlayarak çok soru var kendilerine sorulacak...
     Â
       *Kartal Cezaevi 5 yıldızlı otelleri aratmıyor... Ama oraya girmek için suçunuz da 5 yıldızlı olacak kardeşim!..
      Cihan Demirci

Günün kitabı

       Doğan Kitapçılık'tan yeni çıkan kitapların listesini göndermişler.
       Listenin başlarında yer alan kitabın adı:
     Â"Aslan diz çöktü"
       Yazarı: Osvaldo Soriano...
       G.Saray - Fener maçı hakkında bir kehanet mi içeriyor diye kitaba şöyle bir göz attık. Hayır... Hayali bir devrimi anlatıyormuş kitap...
       Bizim Aslan'ın diz çökmesi ayrı hikaye...


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr