Ana muhalefet partisi CHP’nin bir iktidar programı yok, temel konularda politikaları yok, demiştik. Parti kazayla iktidar olursa neyi nasıl yapacak, belli değil. İktidar olmak için değil olmamak için çalışıyor. Tek çabaları yüzde 25’i tutturup genel başkan ve çevresini koltukta tutmak... Diye yazmıştık.
Partililerden itiraz geldi. Açın internet sitemizi bakın, orada partimizin programını ve politikalarını görebilirsiniz, dediler...
Açtık CHP’nin resmi internet sitesi “chp.org.tr” yi...
‘Parti Programı’ yazan butonun üzerine bastık. “Aradığınız sayfa bulunamadı” diyor. CHP Tarihi başlıklı sayfa da boştu. Birinci sayfanın altında temel konularda sayfalar açılmış. Ekonomi politikaları, Sosyal politikalar, Eğitim politikaları, Dış ilişkiler, İşçi Sendikaları...
Hah, partinin temel politikalarını nihayet öğreneceğiz diye sevindik. Yukardaki başlıkların üzerine bastık. Bu sayfalar da boştu. Her birinde ilgili MYK üyesinin fotoğrafı ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun son demeçleri görülüyordu. Aynı konuşmaları boşluk dolsun diye her sayfaya koymuşlar. Parti, Genel Başkan ve bir iki sözcüsünün iktidara yönelik ayaküstü eleştirileriyle durumu idare ediyor. Partinin nasıl bir Türkiye modeli ve yapılanması düşlediğini ne seçmen, ne üyeler biliyor. Ana politikaların başlıkları var ama altı boş.
DİNLE
Altuğ Yücel, normalleşme heyecanıyla unutulanları çok yalın anlatmış:
“Şehirlerarası seyahat yasağı bitince mikrop ortadan kalkacakmış denize koşacakmış gibi davranıyorsunuz da, gözünüzü seveyim yapmayın. O yasaklar hastanelere yığılma olmasın diyeydi. Hasta olma olasılığınız yine aynı, aşı bulunana kadar da bu oran hiç değişmeyecek...
Karantinanın sonra erdirilmesinin sebebi sağlık değil, ticari olarak gerektiği için olacak. Tüm dünya için böyle. Sen tatile koşacaksın otelde çalışanlar açlıktan ölmesin diye ama hasta olma ihtimalin hiç değişmedi, bunu da unutma.”
ASGARİ
HDP’nin sözcülerinden Garo Paylan, partisinin bütçe kanununda değişiklik öngören kanun teklifini anlatırken “Asgari ücret 2 bin 300 lira iken, bir milletvekili 23 bin lira alamaz. Önce siyasetçiler fedakârlık yapmalı. Vekil maaşlarının yarıya düşürülmesini önerdik” dedi.
Bakalım önerinin yansıması nasıl olacak?
Vekiller maaşların bırakın yarısını, yüzde 10’undan fedakârlık yapsa bu bile ülke çapında olay olur...
4 BİN OYUN
Kültür Bakanlığı’nın Meclis’ten gelen bir soru önergesine verdiği şu yanıt çok dikkat çekici:
“Bakanlığımız repertuvarında, sahnelenmek üzere edebi kurul onayından geçen yaklaşık 4000 eser bulunmaktadır.”
Demek ki “Ülkemizde doğru dürüst tiyatro oyunu yazılmıyor” yakınması boş laftan ibaret. İşte size edebi değeri tescillenmiş, sahnelenmeye hazır 4 bin eser. Devlet tiyatroları her yıl ortalama 80 yerli oyun sahneler. 4 bin eserin sahnelenmesi, hiç yeni oyun yazılmasa bile,
50 yıl sürer. Bin bir umutla eserinin sahnelenmesini bekleyen yazarlar adına ne umutsuz bir durum...
Sevim Hanım
Devrek Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmeni Ali Özdemir, Sevim Ekim hanıma coşkuyla teşekkür üstüne teşekkür ediyor. Nedenini sorduğumuzda şöyle diyor:
“ Sevim Ekim Hanım, Devrek Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesine 2014 yılından beridir sürekli olarak destek olmaktadır.
2014 - 2015 yılları arasında 3 bölüm için atölye binası yapımı (günümüzün değerleriyle 1 milyon TL) harcadı.
Fakir öğrencilere her yıl çeşitli katkılarda bulunuyor.
Son olarak geçen hafta sonu aradı ve ‘Okulunuzun temizlik sarf malzemeleri, dezenfektan, maske, kâğıt gibi ihtiyaçları konusunda katkı yapmak istiyorum’ dedi.
Sevim Hanım bizi böyle zaman zaman arayarak sessiz sedasız yardımlar yapıyor.
İyi insanların kıymetini bilelim. Zira onlardan çok az var.”
Biz de Sevim Hanım’a saygılarımızı yolluyoruz.
BERBER
Arkadaşımızın Ankara’da gittiği berber dert yanmış. Bir kere kullanımlık havlu 2 lira, maske 3 lira, berber tulumu 10 lira imiş. Saç kesimi ise 25 lira... Berber, ben bu fiyatlarla maskeyi ve tulumu her defasında değiştiremem, ancak yıkayıp kullanırım, demiş. Ya tarifemizi yükseltsinler, ya devlet yardım etsin, bu fiyatlarla hijyen olmaz, diye eklemiş.
SADETTİN KAYNAK
Muhsin Divan Facebook’ta güzel bir öneri yapıyor:
“Rize’de denizin üzerinde bir havalimanı yapıyoruz.
Çok güzel ve değerli bir eser.
Sanırım bir iki seneye kadar açılır.
Dünyada havalimanlarına o ülkenin ünlü sanatçılarının isimleri de verilir.
Polonya’ya gittiğimde Varşova’daki havalimanının adının ‘Chopin Havalimanı’ olduğunu gördüğümde çok kıskanmıştım.
(İtalya’da da Giusseppe Verdi adında havaalanı vardır.)
Ben olsam Rize Havalimanı’na ‘Sadettin Kaynak Havalimanı’ adını veririm.
Çünkü Rizeli hemşerimiz 20. yüzyıl Türk Sanat Müziği’nin en büyük bestecisidir.”
Öneri güzel de...
Kültürümüz havalimanına bir bestecinin adını verecek kadar ilerledi mi? Orası meşkûk...