Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bankaların tutturabildiğine uyguladıkları havale masrafından söz ederken... Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün yaptırdığı bir araştırmanın sonuçlarını gönderdi... Aygün geçen yıl 14 bankanın Ankara Ulus’taki şubelerinden Kızılay şubelerine 100’er milyon lira postalatmış. Aradaki mesafe 2 kilometre olup taksi 2.5 milyon lira ücret alıyor. Havale yapan bankalar ise 3 milyon lira ile 10.5 milyon lira arasında komisyonlar almışlar.
Rakamlar şöyle...
Toprakbank 3 milyon TL, Şekerbank 3.150, Etibank 3.150, Vakıfbank 3.675, Ziraat 4.725, Halkbank 5, İş Bankası 5.250, Koçbank 5.250, Demirbank 6, Akbank 6.3, Garanti 7.5, Pamukbank 10, Yapı Kredi 10.5 milyon TL...
Sinan Aygün havale ücretlerinin 2000 ile 2001 yılları arasındaki artışlarını da tablo haline getirmiş... Ziraat ve Yapı Kredi gibi bazıları yüzde 300’e varan artış uygulamış...
Sinan Aygün dedi ki:
- Bankaların hangi hesaplamaya dayandığı bilinmeyen bu yüksek komisyon oranları, ticari ahlak ve adaba aykırıdır. Serbest piyasa ekonomisi "Dilediğim fiyatı uygularım" demek değildir. Açık adı Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu olan BDDK hiç değilse bu gibi konularda biraz aktif davranmalıdır...

Hayatı seviyor musun? Öyleyse zamanı çarçur etme, çünkü o, hayatın yapıldığı kumaştır.


BDDK halkın hortumlanan 20 milyar dolarını geri almak için ne yapıyor?
Bu konuda gerekenin yapıldığı konusunda Cumhurbaşkanı’nın da kuşkulu olduğu dünkü Milliyet’te Kadife Şahin’in haberinden anlaşılıyordu:
"Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Fon’a devredilmiş 19 bankanın sahiplerinden yapılan tahsilatı inceliyor..."
Haberi okuyanlar medyada Cumhurbaşkanı’na düzenlenen son saldırıların sebebini de anlamışlardır. Bu arada BDDK Başkanı şimdiye dek 1 milyar dolara yakın tahsilat yapıldığını söylüyor ki... 3 ay önce de miktar aynıydı.

Filistin sorunu... Cumhurbaşkanı’na yönelik saldırılar... AB... Hortumlar... IMF... İşsizlik... gibi ana sorunlarla pek ilgili görünmeyen Deniz Baykal özlenen çıkışı (!) futbolla yaptı... Mesut Yılmaz’a "Futboldan elini çeksin", dedi... Baykal’a ANAP’lı Emre Kocaoğlu cevap verdi:
- Baykal da siyasetten elini çeksin...
Haldun Ertem Londra’dan durumu güzel özetledi:
- Başarısız siyasetçiler başarıdan elini çeksin...

Başkan Bush 17 Eylül 2001 tarihli basın toplantısında konuşuyor:
- Size söyleyebileceğim tek şey şu: Usama bin Ladin baş şüphelidir... (...) daha önce de söylediğim gibi: "Aranıyor. Ölü ya da diri..."
Bush 28 Aralık’taki basın toplantısında konuşuyor:
- Bu adam üç ay öncesine kadar belli bir ülkenin kontrolü altında olan biri... Şimdi bildiğimiz bir şey var ki, artık Afganistan’ın kanatları altında değil...
13 Mart 2002 tarihli basın toplantısı... Bir soru üzerine Bush konuşuyor:
- Bu adam beni gerçekten bağlamıyor!
***
Yukardaki bilgiler "The New American" Dergisi’nden alındı. Açıkça görüldüğü gibi Amerika artık Bin Ladin’in peşini bırakmıştır.
Eğer 11 Eylül saldırılarını Bin Ladin düzenlediyse ve ABD buna inanıyorsa Bin Ladin’in peşini bırakır mıydı? Bin Ladin’in Avrupa ve ABD’deki militanları ve paraları yerinde durduğuna göre... ABD’nin Bin Ladin’den bugün düne göre daha fazla kuşkulanması ve sabotajlarından kaygılanması gerekmez miydi?
Ne var ki ABD Bin Ladin’i unutmuş kafayı Irak’a takmıştır. Bin Ladin sanki ABD’nin Afganistan’a saldırması için yazılmış bir senaryonun kahramanıydı... Senaryo uygulandı. ABD Hazar petrollerinin çevresine yerleştikten sonra yalnız Bin Ladin’i değil onunla ilgili senaryoyu da unutuverdi.
Kod Adı Kılıçbalığı adlı kitap elinize geçerse eski CIA ajanı Michael Ruppert’in görüşlerini okumanızı salık veririz... Ruppert, tamamen medyada yayınlanmış bilgi ve haberlerden yola çıkarak 11 Eylül saldırısının arkasında CIA’nın bulunduğunu söylüyor. İnternette "www.copvcia.com" adlı sitede de bu tezi destekleyen görüşler yer alıyor. İkiz Kuleleri Bin Ladin’in değil ABD derin devletinin vurduğuna ilişkin tezler giderek daha çok konuşuluyor. Mantık da o tarafı işaret ediyor...

Geçen pazar ÖDP’nin İstanbul’da yaptığı Filistin mitingine İslamcılar da kalabalık bir kitleyle katılmıştı. Demokrasi manzarası güzeldi. Konuşmalar sırasında herkes İsrail ordusunu kastederek bir ağızdan haykırıyordu:
- Katiller bir gün hesap ve - re ceek.
Miting bitti, alandan uzaklaşan ÖDP’liler geride kalanların şu sloganı attığını duydular:
- Laikler bir gün hesap ve - re ceek!