32 yıllık meslek lisesi öğretmeni Ali Özdemir’in mektubudur:
“Her gördüğünüz tamirci / teknik servis tabelasına kanıp pahalı cihazlarınızı (araba, telefon, tablet, bilgisayar, TV, vb.) teslim etmeyiniz.
İşten zerre anlamayan kişiler aygıtınızdaki 1 TL’lik arızayı 1000 TL’lik vakaya dönüştürebilir. Bilgisiz, cahil insanlar asla ölçü aleti, devre şeması, eleman kataloğu, osiloskop, sinyal jeneratörü, doğru lehim makinesi kullanmazlar.
Üç beş el takımı tedarik edip ‘Ben tamirciyim’ diye gezinen kişilerin oranı inanın yüzde 90’dan az değildir. Yani piyasada iş tutan her 10 servisin 9’u yetersizdir.
Devletin ilgili kurumları hiçbir şekilde denetim, otokontrol, izleme yapmadığı için piyasa keşmekeş halindedir. Örneğin ben 1982 yılından beri elektrik-elektronik ile ilgili yaygın kullanılan ev-iş cihazlarının tamir, ayarlama, bakım işlerini yapıyorum. Bugüne dek hiçbir devlet yetkilisi ‘Hey arkadaş, sen bu cihazları neye göre onarıyorsun? Belgen var mı?’ diye sormadı.
Bu ülkede kalite, standart, düzen, proje, araştırma, kurs görme kelimeleri asla sevilmez.
Özet olarak, bir cihazınızı tamir için götürdüğünüz kişinin meslek tahsilinin ve yetki belgesinin olup olmadığına bakınız.”
NAR SUYU
Ara sıra cam şişede meyve suyu alıyoruz.
700 gram cam şişede portakal, elma, nar suları satılıyor.
Fiyatlar son dört ayda bakın nasıl gelişti.
1 Ocak: 29.25 TL
6 Ocak: 32.50 TL
5 Şubat: 37.95 TL
22 Mart: 49.90 TL
Elma, portakal, nar fark etmiyor.
Hepsi aynı fiyat: 50 TL.
Son dört aylık artış yüzde 60.
Bu sürede dolar artmadı, akaryakıt fiyatları artmadı.
Bu ülkede elma ve portakaldan daha bol bir şey yetişmiyor.
Buna rağmen fiyat dört ayda yüzde 60 artıyor.
Tabii artış yalnızca meyve suyunda değil.
Kebapçıda bir porsiyon döner 150, bir lahmacun 50 lira oldu.
Simit 7.5 liradan satılıyor.
Bir fincan kahve 50 lira.
Doktora şöyle bir görünmek 2 bin liradan başlıyor.
Bugün durum böyle
Seçimden sonra nelerin olacağını tahmin etmeye dahi korkuyoruz.
Bu fiyatlar nasıl dizginlenecek? Merak ediyoruz.
GEÇMİŞ
ayatta olmayan insanlar ölüm yıl dönümlerinde saygıyla anılır. İnsani yönleri hatırlanır. Ancak bu kişi sağlığında devlet görevinde bulunmuş ve büyük hatalar yapmışsa bilvesile yaptığı hataların üstü örtülmez. Anma günleri aklama gününe dönüştürülmez.
Böyle durumlarda filozof G. Santayana’nın sözleri akıldan çıkmamalıdır:
“Geçmişi unutanlar onu yeniden yaşamaya mahkûmdurlar.”
PSİKOZ
Rumeli Üniversitesi Rektörü Tamer Dodurka görevinden istifa ederek İyi Parti’den milletvekilliğe adaylığını koydu. Prof. Dodurka’nın özelliği, ülkenin tek hayvan psikoloğu olması. Ne var ki Sayın Profesör, Tekirdağ listesinde üçüncü sıraya konulduğu için seçilmesi hayli zor. İyi Parti geçen seçimde Tekirdağ’dan bir milletvekili çıkarmıştı. Bu defa listede birinci sırada gazeteci arkadaşımız Selcan Hamşioğlu var. Çok iyi ve dikkatli bir gazeteci olan Selcan’ın bu göreve gelmiş olması sevindirici. Kendisine başarılar diliyoruz.
Kimi okurlarımız hayvan psikoloğunun ne iş yaptığını merak etmiş olabilir. Sözlükteki tanımı şöyle: “Bir hayvan psikoloğu, evcil hayvanınızın duygusal veya zihinsel sorunlar ile başa çıkmasında en önemli role sahiptir. En başta hayvanınızın davranışlarını inceler ve zihninde neler geçirdiğini belirlemeye çalışır.”
Prof. Dodurka siyasete faydalı olabilirdi.
NAMUS
Siyasetçi nutuk atıyor:
- Namussuz olmanın yolu çoktur ama namuslu olmanın tek yolu vardır.
Rakibi soruyor:
- Neymiş o?
- Bilmediğini biliyordum.