Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktıktan sonra yaptığı temaslara bakarak niyetini anlayan İstanbul, kendisini geri çağırır. Gitmeyince görevinden istifasını ister. Mustafa Kemal 1919 yılı 7-8 Temmuz günlerinde istifasını vererek, hem görevinden hem ordu hizmetinden ayrıldığını bildirir. Çocukluğundan beri üzerinde taşıdığı, katıldığı savaşlarda aldığı madalyalarla süslü asker üniformasını üzerinden çıkarır. Sonrasını Lord Kinross’un Atatürk adlı kitabından okuyalım:
“Ertesi gün Kurmay Başkan Albay Kazım Bey’le oturmuş resmi telgrafları elden geçiriyorlardı. İş bitip de Mustafa Kemal kahve ısmarladığı sırada Kazım Bey ayağa kalkarak sükûnetle:
- Paşam, dedi, ordudan istifa etmiş bulunuyorsunuz, artık sizin yanınızda göreve devam edemem. İzninizle Kazım Karabekir Paşa’ya bana başka bir askeri görev verilmesini rica edeceğim. Bu kâğıtları kime devredebilirim?”
Mustafa Kemal’in yüzü bembeyaz oldu. Kazım Bey’in bu davranışı onu öyle sarsmıştı ki sadece “Öyle mi beyefendi” diyebildi...
Neyse ki daha sonra bölge kumandanı Kazım Karabekir Paşa odasına gelmiş, hazır ola geçerek “Ben ve kolordum emrinizdeyim, ne emriniz varsa ifayı
şeref bilirim” diyerek Mustafa Kemal’in rahat bir nefes almasını sağlamış. Albay Kazım Dirik ne mi olmuş? Hayır, yine de intikam hedefi olmamış. Sonraki yıllarda İzmir valiliği dâhil hep iyi görevlere atanmış.
GARİP BİR EMEKLİLİK
İBB Genel Sekreterliğine Ziraat
Bankası eski genel müdürlerinden
Can Akın Çağlar getirildi.
Bu görevdeki Yavuz Erkut’un (65) emeklilik nedeniyle görevden ayrıldığı bildirildi.
Can Akın Çağlar’ın geçmişteki Ziraat Bankası Müdürlüğü sırasında CHP’nin şikâyetlerine hedef olduğu sosyal medyada dönüp duruyor. Özellikle ORA firmasına verdiği 720 milyon lira kredi tartışılıyor.
Bizim merakımızı celbeden “emeklilik” gerekçesi oldu.
Yavuz Erkut bu göreve bir yıl önce,
2019 Haziran’ında getirilmişti
Programında 1 yıl sonra emeklilik olsa herhalde bu görevi kabul etmezdi.
Etse de Ekrem İmamoğlu bu göreve bir yıllığına atama yapmazdı.
Anlaşılıyor ki bu ayrılıkta emeklilik
dışında sebepler var.
Sosyal medyada Yavuz Erkut’un istifa haberi altında taksiciler ve plakacılardan öfkeli mesajlar gördük. Acaba 5 bin yeni taksi projesinde hücumlara uğradı da kararında bu durum mu etken oldu? Buraya takıldık...
AZİZ
Aziz Nesin’den bir anı daha...
Oralp Basım dostumuz anlattı.
Bir süre Taksim’de onların evinde kalmış.
Oralp diyor ki: “Bir sabah baktım masada bir kâğıda alt alta ‘Eşek Aziz, Salak Aziz, Aptal Aziz’ yazıyor. Uzaktan okudum. Hayrola abi, diye sordum. Dedi ki:
- Bir şey yazacaktım unuttum. Kendimi yumruklarsam belki hatırlarım.”
İNSAN
İnsan, en mükemmel hayvan!
İnsan, konuşan hayvan!
İnsan, düşünen hayvan!
İnsan, gülen hayvan!
İnsan, öykünen hayvan!
İnsan, toplumsal hayvan!
İnsan, siyasal hayvan!
İnsan, ekonomik hayvan!
Yüzyıllardan beri filozoflar,
İnsanı türlü türlü tanımlamışlar.
Ama nice tanımlasan,
Hepsinin birleştiği şu;
İnsan yine hayvan, yine hayvan.
Ey hayvan oğlu hayvan,
İnsan ol, insan!”
Aziz Nesin
ALTIN
Kazdağı Koruma Derneği açıklama yapıyor:
“Altın madeni projeleri durmak bilmiyor. Kazdağları, Madra Dağı delik deşik oldu. Şimdi de Havran, İvrindi ve Balya İlçelerimizin köyleri aynı tehlike altında. Büyükşapçı köyü yakınlarında iki adet, Kocaseyit, Halılar, Sarnıç, Dereören köyleri yakınlarında iki adet, Küçükşapçı köyü yakınında bir adet, Balya’nın Orhanlar köyünde bir adet, Eğmir köyünde birer adet, İvrindi’nin Gökçeyazı ve Sofular ve Altıeylül’ün Sarıalan köylerinde bir adet altın madeni projesi başlatılmak üzeredir.”
Bu ne demek? Dağlar, ovalar, yamaçlar yine tıraşlanacak, kelleşecek, delik deşik olacak demek. Ne uğruna? Hiç... Türkiye yıllık 24.9 ton ile dünyada üretimde 30. sıradadır. Bu altının da, devede kulak misali, çok çok yüzde 5’i Türkiye’ye kalır.
Dağlar, ovalar, ormanlar gittiğiyle kalır...
RÜŞVET İŞİ N’OLDİ
Geçen mayıs ayında Antalya’da AKP’li ve MHP’li belediye başkanlarının katılımıyla yapılan toplantıda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Serik Belediyesi’nin 500 bin lira rüşvet aldığını söyleyince... AKP’li Serik Belediye Başkanı Enver Aputkan, “Benim dönemimde böyle bir şey olmadı” diyerek isyan etmiş. Her iki bakan, “Seni kastetmiyoruz, senden önceki (AK Partili) başkanı kastettik” sözleriyle Aputkan’ı sakinleştirmeye çalışmıştı.
Aputkan, toplantı sonrasında İçişleri Bakanlığı’na başvurarak kendilerine müfettiş gönderilmesini istemişti. Aradan iki ay geçti. Serik Belediyesi’ni arayarak, İçişleri Bakanlığı’ndan istedikleri müfettişlerin gelip gelmediğini sorduk. Gelmemiş, hâlâ bekliyorlarmış!