Atatürk, Büyük Nutuk’u 1927 yılında Meclis kürsüsünden okumaya şu sözlerle başlar:
“1919 yılı mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım...”
Bu tarih, Osmanlı’nın külleri üzerinde kurulacak Türkiye Cumhuriyeti için büyük yürüyüşün ilk adımıdır. Kongrelerle halk örgütlenecek, Millet Meclisi kurulacak, Kurtuluş Savaşı tüm zorluklara rağmen başarıya ulaştırılacak, Lozan’da yeni devletin temelleri atılacak, Cumhuriyet ilan edilecektir.
Cumhuriyet yılları ayrı bir başarı öyküsüdür. Bugünden geriye bakıldığında, başarı daha belirgin şekilde ortaya çıkar.
Atatürk ve İnönü dönemlerinde Çankaya Özel kaleminde çalışmış olan Haldun Derin’in “Çankaya Özel Kalemini Anımsarken” adlı kitabından birkaç satır aktaralım...
“...1923-1929 arası her yıl ithalatın değer tutarı hep ihracatın değer tutarını aşmış, ama 1929 dünya ekonomik bunalımı üzerine alınan önlemler sonucu 1930-1946 arası on yedi yılın (1938 hariç) 16’sında ihracatın değer tutarı ithalatın değer tutarını her yıl geçmiştir.
...1923-38 arasında devlet bütçesi dünya ekonomik buhranı yılları hariç 10 yıl açık vermemiştir.”
O yıllarda ortalama kalkınma hızı bugünlerden yüksektir.
Atatürk, İnönü, Celal Bayar iktisat bilgisine sahip insanlar değildi. Ancak iç ve dış politikada kararlar halkın çıkarı ön planda tutularak verildiği zaman başarı kendiliğinden gelmektedir.
BAYRAK
Milli bayramlarda resmi kuruluşlar, özel kuruluşlar, evler bayrak asarken camiler bayrak asmaz.
Okurumuz yazıyor:
“Cami inşaatları bitirildiğinde en tepeye Türk bayrağı asılır. Çünkü cami Türk işçilerinin eseridir. Sonra bir daha asılmaz. Acaba nedendir?”
ZECRİ TEDBİRLER!
CHP lideri Kılıçdaroğlu hükümete 16 maddelik bir dilek ve temenni paketi sundu.
Mesela: Yeni bir bütçe yapılmalıdır, kamuda israfa son vermelidir, liyakate önem vermelidir, siyasi ahlak yasası çıkarılmalıdır, yargı bağımsızlığı sağlanmalıdır, belediyelere destek artırılmalıdır, seçim barajı kaldırılmalıdır vs. vs.
İktidarın ne kadar yapmayacağı ve yapmaya niyetinin olmadığı icraat varsa, yazılı bir metne bakarak, zaman zaman da satırlara takılarak okudu. Yasak savdı.
CHP’nin bir iktidar programı olsa, iktidar geldiğinde ülkeyi yönetebileceğine halkı inandırsa iktidar üzerinde caydırıcı ve yaptırımcı etkisi olur. Bir kâğıda ayaküstü yazılmış sıradan lafların etkisi olmaz.
Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’na göre daha ciddi ve inandırıcı bir muhalefet lideri tavrı sergiliyor. Söz açılmışken onu da belirtelim.
MİLLET
Lord Kinross, “Bir Milletin Yeniden Doğuşu” adlı kitabında Atatürk’ün yurt sevgisinin kaynaklarını anlatırken O’nun Türk insanına bakışını şöyle özetler:
“Mustafa Kemal Türk halkı üzerinde hayale kapılmıyordu. Onun katı, tutucu, kadere inanır, zekâ ve inisiyatif bakımından ağır davranışlı olduğunu bilmiyor değil. Ama aynı zamanda inatçı, sabırlı, dayanıklı, savaşçı, üstlerine bağlı ve gerekirse aldığı emre uyarak canını vermeye hazır olduğunu da biliyordu.”
Atatürk, Türk insanını iyi tanıdığı, ona güvendiği, iyi yönetilirse üstün niteliklerinin öne çıkacağı inancıyla hareket etmişti. Samsun’a çıktığı gün yurdun yer yanında isyanlar birbirini kovalıyordu. Yunanistan ordusu İzmir’e çıkmış, ardından hiç direniş görmeden Manisa ve Aydın’a yürümüştü. Bu koşullarda ancak halkına sonuna kadar inanan bir lider mücadeleye devam edebilirdi. O devam etti.
ÇOMAR
Sokağa çıkma yasaklarını delen bir imtiyazlı grup var: Köpek sahipleri. Camdan bakıyoruz, sokaklarda yalnızca onlar dolaşıyor. Çünkü yalnız onlara izin var. Köpeksiz bir dostumuz bu ayrıcalığa takılmış. Ben de sokağa çıkacağım diye tutturdu:
- Bunun cezası ağır, polis yakalarsa ne diyeceksin?
- Ne diyeceğimi biliyorum.
- Ne diyeceksin?
- Köpeğim kaçtı, onu arıyorum diyeceğim.
YÜRRÜ
Bizim 65 yaş üstü nesil önceki gün verilen izinle birkaç saatliğine sokaklardaydı. Hızlı hızlı yürümeye, kaslarını açmaya çalıştılar.
Umarız bayram sırasında da bir gün izin lütfedilecektir. Ancak bir notumuz var. Biz 65’leri güneşten korumak için son kez dışarı çıkma izni 12-18 arası verildi. O saatler sanki pek mi serin! Neden 07-10, 16-19 gibi aralıklar düşünülmüyor! Çok mu zor bunu düşünmek!