Zülâl Atalay Laçin, sahte doçentlik belgesiyle Aksaray Üniversitesi’nin profesörlük kadrosuna atanmış, yaklaşık iki hafta sonra bu durum ortaya çıkınca görevden alınarak tutuklanmıştı.
Laçin kendini üniversiteye ODTÜ mezunu, İngiltere’de yüksek lisans ve doktora yapmış bir doçent olarak tanıtmıştı. Meğer açık öğretimde öğrenciymiş.
Gösterdiği bütün belgelerin sahte olduğu ihbar üzerine ortaya çıktı.
İlginç olan ne mi? Aksaray Üniversitesi’nin profesörlük kadrosuna atadığı bir kişinin geçmişiyle ilgili soruşturma yapmaması. Gösterdiği belgelerin sahte olup olmadığını araştırmaması. Önüne konulan tüm belgeleri araştırmadan kabullenmesi çok ilginç.
YÖK bu konuda bir soruşturma açmayacak mı?
Üniversite sahte belgeleri gerçekten görev ihmali veya cehaleti yüzünden mi kabul etti? Yoksa Zülal Hanım’ın içeride bazı iş birlikçileri mi var? Bu dolandırıcılıkta üniversitenin masum olmadığı da çok belli. YÖK nerede?
ÇAYIMIZ
Dünyada en çok çayın içildiği ülke olan Türkiye kendi rekorunu kırmış. Ülkemizde halen adam başı her gün ortalama 3-5 bardak çay içiliyormuş. Bu konuda bir haber ajansının geçtiği haberi kimi gazetelerde okuduk. Abdülhamit 1884 yılında Japonya’dan çay tohumu getirtmiş, Bursa’da ekim denenmiş ama başarılı olamamış. Haberde bu bilgi var. Başka isim yok. Sanırsınız ki ülkede çay tarımını Abdülhamit başlatmış. Oysa çay tarımı Cumhuriyet’ten sonra 1924 yılında çıkarılan kanunla başlatılır. Bu işin başında da efsane olmuş bir adam: Zihni Derin vardır. Sözü geçen haberde Abdülhamit’in adı var ama Zihni Derin’in adı yok. Demek ki ne ajansta haber yapan arkadaşlar ne gazeteye bu haberi aktaran gazeteciler Zihni Derin adını bilmiyor. Çayı ülkeye Abdülhamit getirdi sanıyorlar. Sevgili genç gazeteciler... Ülkenin tarihini, coğrafyasını, tarımını, sanayiini çok okumanız, öğrenmeniz gerekiyor.
BERKE
Televizyonlarda saatlerce futbol konuşuluyor. Gazetelerde sayfalar dolusu futbol. Radyolarda futbol. Dön dolaş, olmayan futbolu konuş. Ülkede başka spor var mı, genç sporcular hangi sorunlarla boğuşuyor, aralarında hangileri engelleri aşıp parlak sonuçlar alıyor? Kimse bunlarla ilgili değil.
Son günlerde gazetelerde ve TV’lerde Berke Akçam adını arıyoruz. Bir iki satır dışında göremiyoruz. Henüz 20 yaşında olan, 400 metre engelli koşan bu genç atletimiz geçen temmuzda Avrupa şampiyonu, ağustos ayında (49.38 ile) dünya şampiyonu oldu. Birkaç gün önce de Sırbistan’da düzenlenen Balkan gecesinde “yükselen yıldız” unvanına layık görüldü. Ne gazeteler ne TV’lerde yine tek satır yok. Başarıya böylesine sırtını dönmüş bir ülkede gençler hangi moral ve motivasyonla kendilerini geliştirecek? Hangi sevgiyle daha yukarılara ilerleyecek?
HOROZ
Suriye Halk Meclisi, yayımladığı bildiride, “Hatay’ın Türkiye’nin elinden geri alınması için mümkün olan her şeyin yapılacağı”nı bildirdi.
Suriye uzun süre Fransa’nın işgali altında kalmıştı. Sanılır ki o yüzden Fransız horozuna öykünüyorlar.
Fransız horozunun özelliği malum:
- İki ayağı da pisliğin içinde olduğu halde ötebilen tek hayvandır.
Suriye Meclisi o misal. Ülkeleri dört bir yandan işgale uğramış, onlar Hatay’ı geri alma sevdasında.
GÜLÜT
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ikinci kez adaylığı geçen seçimde de söz konusu olmuştu. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Gül’ü aday yapmak istediği konuşulmuştu. Ancak bu girişimler fazlaca tepki görmemişti. Bu defa öyle olmadı. Abdullah Gül’ün adaylığı söz konusu olunca sosyal medyada ve muhalefet çevrelerinde bir tepki seli oluştu. Sanırız, ne Gül bir kez daha adaylığı düşünecek, ne onu aday yapmak isteyenler buna teşebbüs edecektir. O defter kapanmış görünüyor.
BİLMECE
CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya bir bilmece sordu. Cevabını henüz alamadı. Gerçekten de çetin bir bilmece bu. Birlikte okuyalım:
“Ordu ilimiz vaka sayısı olarak 1. sıradadır. Enteresan olan, Ordu ilimiz aynı zamanda aşılamada 1.dir. Aşılamada 1. olan bir ilin vaka sayılarında 1. olması Sağlık Bakanı’nın izahına muhtaçtır. Ben bir hekim olarak bu durumu bilimsel olarak izah edemiyorum. Bunu inşallah Sağlık Bakanı izah eder.”