İngilizler koronayla savaşta ağır kalmıştı ama aniden hızlandılar ve Londra’da dünyanın en büyük sahra hastanesini inşa ettiler.
ExCel adı verilen Kongre ve Sergi Salonu sadece 9 günlük çabayla 4 bin kişilik korona hastanesine dönüştürüldü. Yoğun bakım yatağı ve solunum cihazı yönünden başkentteki en donanımlı hastane oldu. Askeri birliklerden yaklaşık bin asker de hastane inşasında görev aldı. Hastanede 16 bin sağlık personeli çalışacak. Kısa süre önce emekli olmuş sağlık personeli göreve çağırıldı. Hastane çevresinde sağlık personelinin kalacağı mekânlar da ayarlandı.
Sahra hastaneleri malum büyük depo, sergi salonu, hangar gibi yatay ve geniş binaların dönüştürülmesiyle kuruluyor. Altyapının hazır olması önemli. Aksi takdirde maliyet büyüyor, inşaat süresi uzuyor.
İstanbul’da tasarlanan iki sahra hastanesi boş arazilere kuruluyor ve 45 gün süreceği hesaplanıyor.
Yeşilköy’deki Dünya Ticaret Merkezi veya CNR Fuar Merkezi gibi altyapısı hazır sergi salonlarının bu işe daha uygun olduğu mimarlar ve uzmanlarca belirtildi ama öneriler kabul görmedi.
Moskova Belediyesi tarafından Voronovsky kentinde mart ayı ortasında başlanan sahra hastanesi de tamamlandı. 7 bin kişinin çalıştığı inşaat üç hafta sürdü.
Bu hastanede 500 kişi aynı anda tedavi edilebilecek.
Boris’in kafası
Berberler de herkes gibi evde hapis. O yüzden kimse saçını kestiremiyor. Bazı vatandaşlar uzayan saçını kendi kesmeye çalışıyor. O yüzden yakında saçları Boris Johnson gibi darmaduman vatandaşlar göreceğiz sokaklarda.
Bu arada... İngiliz Başbakanı Boris Johnson’ın bir berberi var mı? O saçlar berber görmüş saçlar mı, diye sorabilirsiniz.
Hemen cevap verelim. Evet, Boris’in bir berberi var.
Hem de kim biliyor musunuz? Londra’nın Angel semtinde dükkânı olan Cevdet Işık adlı bir Türk. Boris bir gün o dükkânın önünden geçerken aklına esmiş, girmiş içeri, o giriş. 2015 yılından beri üç haftada bir bu berbere gidiyor. Her defasında 15 pound (Yaklaşık 130 TL) veriyor. Bazen kendisine kafa masajı, sıcak havlu, sakal tıraşı da yapılıyor... Hatta bira ikram ediliyormuş. Evet, o saçların bir sorumlusu da berber Cevdet.
AŞEVİ
Eskişehir’de evinde yemek pişmeyen kişiler ve aileler için Büyükşehir Belediyesi’nin her gün yemek çıkardığı aşevi vardı. İçişleri Bakanlığı aşevinin yardım hesaplarını bloke etti. Büyükşehir Belediyesi durumu sosyal medyada şöyle duyurdu:
“Kıymetli hemşehrilerimiz, tam 25 yıldır hayırseverlerin destekleriyle gerçek ihtiyaç sahiplerine hizmet veren aşevi hesapları, İçişleri Bakanlığı’nın genelgesiyle bloke edilmiştir. Bu sebeple, aşevimizin banka hesaplarına para yatırmamanızı rica ederiz. Bugüne kadar desteğini esirgemeyen tüm yurttaşlarımıza teşekkür eder, imkânlarımız dahilinde gerçek ihtiyaç sahiplerinin yanında olmaya devam edeceğimizi, kamuoyunun bilgisine sunarız.”
Antalya Muratpaşa Belediyesi de aşevi yardımının kesildiğini bildirdi.
TEDAVİ
Korona sayılarının verildiği açıklamalarda “Tedavisi tamamlanan hasta sayısı” diye veri giriliyor. Prof. Mustafa Çetiner diyor ki:
“Bu hastaların yüzde 90’ı zaten kendiliğinden iyileşiyor. Hastalığın bilinen kendine özgü bir tedavisi yok. İyileşme kimsenin değil hastanın bağışıklık sisteminin başarısı. Ölüm sayılarına bakmalı. Onun anlamı var ama tedavisi tamamlanan hasta diye bir kategori olmamalı.”
BASKET
Spor turnuvaları zorunlu olarak erteleniyor
24 Mayıs’ta Euroleague’in finali oynanacaktı.
Tabii ona da imkân kalmadı.
Peki, sahibini bekleyen kupa ne olacak?
Bizce kupa doğrudan Anadolu Efes kulübüne verilmeli.
Litvanya’da şampiyonluk kupasının ligi önde götüren Zalgiris Kaunas takımına verilmesi gibi. Euroleague kupası da sezonun büyük bölümünü önde götüren ve hâlâ lider olan Efes’e verilmeli. Basketbol Federasyonu harekete geçmeli, kupayı talep etmeli.
Efes’in sezon boyu süren olağanüstü çabasının bir karşılığı olmalı.
AF KANUNU
Kamuoyunda af yasası diye bilinen infaz düzenlemesiyle ilgili görüşmeler TBMM’de sürüyor. Üzerinde uzun uzun yazılar yazıldı. Eleştirileri özetlemek gerekirse:
“Bu yasayla uyuşturucu suçluları hapisten çıkıyor, düşünce suçluları kalıyor. Rüşvet alan çıkıyor, rüşveti yazan gazeteciler kalıyor.” Tutuklu gazeteciler için... Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın bir karşı oy yazısındaki şu görüşünü hatırlatalım:
“Demokratik toplumda ne kadar ‘sert’ ve ‘aykırı’ olursa olsun, sırf ifade edilen görüş ve düşüncelerden dolayı tutuklama tedbirine başvurulması kabul edilemez. Aksi takdirde, çoğulcu demokrasinin olmazsa olmazı olan ifade ve basın hürriyetlerinin korunması imkânsız hale gelecektir.”
MASKE
Ücretsiz maskeler dün eczanelere dağıtıldı. Eczacı dostumuza vatandaşın maskeye nasıl kavuşacağını sorduk:
E-Devlet’e gireceksiniz, oradan kod numarası alacaksınız, biz o numaraya bakarak maske veriyoruz.
E-Devlet’e nasıl gireceğiz?
PTT’den şifre alacaksınız.
Bu işi kaç kişi becerebilir. İnterneti, e-Devlet’i kaç kişi kullanıyor? Merak ettiğimiz bir soruyu daha soruyoruz:
Bu dağıtımdan eczanenin kârı ne oluyor?
Öyle ya eczaneler yarı mesaisini bu işe verecek. Tonla gelen giden olacak.
Bizim hiçbir kazancımız yok, dedi eczacı dostumuz, kamu hizmeti olarak yapıyoruz
Bu arada 10 günde 5 maske yani iki gün için tek bir maske çok az. Maskeler malum tek kullanımlık. Bazen bir günde 5 maske birden harcayabilirsiniz.
Bize sorarsanız eczanelerin parayla maske satışını da serbest bırakmalılar.