Kısırdede köyünden
Sabit:      Rüyamda bizim köyün İhtiyarlar Meclis'i toplanıyor. Toplantının gündeminde tek madde var: Köyün içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı...
      İlk konuşmayı Meclis'in en kıdemli üyesi
Sülo Ağa yapıyor:
     Â
- Beyler, güzel köyümüzün son zamanlardaki en büyük derdi ekonomi oldu, diyor,
geçenlerde yeğenler söyledi; köyün öküzleri ve inekleri iyi beslenmedikleri için tezek üretiminde düşüş başlamış. Bu kış yakıt sorunuyla karşılaşacağımızdan korkuyorlar...
      Sülo Ağa'nın bu konuşması üzerine
Eco Efendi söz alıyor:
     Â
- İnekleri, öküzleri bırakın, köyün ahalisi bile doğru düzgün beslenemiyor. Hükümetin gübreye yaptığı aşırı zamlar nedeniyle fazla ürün kaldıramayan köylünün cebinde para kalmadı... Ben dün şahsen kasabaya inip Kaymakam'dan yardım istedim... Kaymakam'ın dediğine göre Vali Ankara'ya, Ankara da ABD'ye başvurmuş... Hep beraber sonucu beklemek zorundaymışız...      Eco Efendi'nin sözleri
Neco Efendi'yi kızdırıyor. Sert bir tavırla:
     Â
- Ohooo, ölme eşeğim ölme, diyor
Neco Efendi. Biz Amerika'ya bel bağlarsak hayatta doğrultamayız belimizi.... Bence en iyisi kendi kendimize kaynak paketi hazırlamak... Hepimiz İstanbul'daki ve Almanya'daki akrabalarımıza mektup yazıp köyümüze yatırım yapmalarını istesek durumu şıp diye düzeltiriz...
      Sülo, Eco ve
Neco'dan sonra konuşma sırası bana geliyor...
      Bağdaş kurduğum yastığı düzeltip meseleye değişik bir açıdan yaklaşıyorum:
     Â
- Ağalar, beyler, biz İhtiyarlar Meclisi olarak bu köyün sorunlarına yıllardır çare arar dururuz ama hiçbir tezek değişmez... Tecrübeliyiz diye ağzımızın içine bakan köy ahalisine kötü tecrübelerden başka birşey yaşatmadık bugüne dek... Şimdi ben derim ki, gelin şu meclisi lağvedelim, yerimizi genç dimağlara bırakalım... Çünkü bu yaştan sonra bizden ne köy olur, ne kasaba...      Tüm üyeler dik dik suratıma bakıyorlar...
      YORUMU: Rüyanda yorumu kendin yapmışsın
Sabit... Bizim de ayrıca yorum yapmamıza gerek var mı?..
Paranın gücü!
      Ev alınır parayla, yuva alınmaz
      Yatak alınır, uyku alınmaz
      Saat alırsın da zaman alınmaz
      Kitap da alırsın, peki ya bilgi?..
      Basınca parayı torba torba yiyecek, ama ya iştah?..
      Mevki - makam alırsın. Ama saygınlık? O satılmaz...
      Kan alınır parayla, hayat alınmaz
      Sigorta alınır, güvenlik alınmaz
      İlaç alınır da sağlık alınmaz,
      Seks de alınır parayla, aşk alınmaz...
      Anonim
      ***
      Türkiye'de 3.5 milyon kişini silah ruhsatı olmuş...
      Eğer bir felaket sizi vurmazsa o zaman da bir silah vurabilir demek ki!..
      ***
Genç adama öğütler
      Ne demiştik
"satanist"lerden söz ederken geçenlerde...
     Â
"Türkiye'de ot gibi yaşayan milyonlarca genç var. Eğitimsiz, meşgalesiz, eğlencesiz, sporsuz, aşksız, işsiz, ufuksuz, yarınsız milyonlarca genç... Ot gibi yaşadıkları sürece kimin umurundalar. Ancak cinayet işleyince önemseniyorlar. Kimi zaman da önemsenmek için suça sapıyorlar..."      Bu satırlar üzerine telefon açan bir genç adam:
     Â
- Tarif ettiğiniz gençlerden biriyim, dedi, önemsiz bir olaydan dolayı üniversiteyle ilişiğim kesildi. Yapacak birşey bulamıyorum. Günlerdir evde oturuyorum. Kendimi hiçbir yere, hiçbir değere ait hissetmiyorum. Bu ülkeden çekip gitmek istiyorum...      - Ben de çekip gitmek istiyorum ama gidecek yer yok, dedim şaka yollu...
      Aramızda sohbet başladı:
     Â
- Peki ne yapayım?      - Birşeyi biliyorsunuz artık: Size kimseden hayır yok, ne devletten ne de belki aileden... Demek ki kendi yolunuzu kendiniz bulacaksınız...
     Â
- Evet ama... Para yok, iş yok, okul yok... Dertlerimle başkasını sıkmamak için kimseyle arkadaşlık da etmiyorum. Evden çıkmıyorum o yüzden.      - Önce evden çıkın... Mesela bir olta satın alın, Yeniköy sahilinde oturup balık tutun. O civarda yaşama ustası adamlar vardır. Onlarla tanışın.
     Â
- Ömür öyle geçmez ki...      - Tabii başka şeyler de var yapacak. Çıkın Beyoğlu'na kitapçılardan Shakespeare'in tüm kitaplarını alın. Boğaz'da 100 bin liraya çay içip bütün gün oturabileceğiniz kahveler var. Oraları mesken tutun. 6 ay içinde Shakespeare uzmanı olursunuz, dünyanız değişir.
     Â
- Bilmem ki...      - Çok şey var yapacak dostum... Bir görmez bulun. Ona günde 2 saat kitap okuyun. Tekerlekli iskemleye mahkum birini bulup günde 2 saat gezdirin. Belki üç beş kuruş para da kazanırsınız bu yoldan...
     Â
- Yapabilir miyim bilmem ki...      - Bir sinema yönetmeni bulun. Yanında ücretsiz çalışacağınızı söyleyin. Nasıl olsa parasız pulsuz dolaşıyorsunuz. Orada vakit geçirip bir başka dünya tanıyın. Veya fidanlıklardan birine başvurun. Ücretsiz işçilik önerin. Enerjinizi boşaltır, çiçek ve fidanların hayatına ortak olursunuz. Gelecekteki mesleğinizi bulursunuz belki de oralarda...
      Özetle.. Gayret dayıya düşüyor.. Yani gençlerin kendisine.. Ya çıkacaklar bu çemberden.. Ya çıkacaklar.. Nasihat vermek kadar kolay olmasa da onların işleri.. Mecburen kıracaklar çemberi.. Muhtaç oldukları kudret, yüreklerindeki temiz duygularda ve bileklerindeki güçte mevcuttur.. Biraz cesaret...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr