Rusya’da tarımın gelişmesi ve gelecekte bunun Türkiye’ye etkileri konusunda değerli yazar İrfan Donat’ın Bloomberg’deki yazısını okuduk.
2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhakı sonucu Batılı ülkeler yaptırım kararı alınca Rusya özellikle tarımda dışa bağımlılığı azaltacak adımlar atar.
Tahıl, sebze-meyve ve süt ürünlerinde kendine yetecek programlar yapar.
1990’larda tahıl ürünleri ithal eden Rusya, geçen yıl 38.5 milyon tonla dünyanın en büyük buğday ihracatçısı konumuna ulaşır.
Bu gelişmenin bizi ilgilendiren yönüne gelince...
Türkiye’de yaklaşık 560 aktif un fabrikası var.
Türkiye hem iç piyasa hem ihracata dönük üretim için 2021 yılında yaklaşık 8.1 milyon ton ekmeklik ve makarnalık buğday ithalatı gerçekleştirdi. İthal buğdayın yüzde 65’i Rusya’dan tedarik edildi. Bunun karşılığında da 1.1 milyar dolarlık un ihracatı (dünya birincisiyiz), 766 milyon doları bulan makarna ihracatı (dünya ikincisiyiz) ve 120 milyon dolar değerinde bulgur ihracatı gerçekleştirdik.
Ancak artık sadece buğday ihraç eden ülke konumundan çıkmak isteyen Rusya, un, makarna, bulgur, irmik ve bisküvi üretimine yöneliyor. Bu yönde program yapıyor. Bize rakip oluyor.
Rusya bu arada ürettiği buğdayın kalitesini artırma projelerinin başına bir Türk bilim adamını getirmiş.
İstinye Üniversitesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Hamit Köksel, OMSK Devlet Tarım Üniversitesi çatısı altında bilimsel çalışmalar yapıyor.
Bizim bütün bunlardan haberimiz var mı?
ALKIŞLAR GAZİANTEP
Bizde yazılı olmayan kurallardan biridir adeta. İktidarda hangi parti varsa, yeni açılan bulvar, cadde, park, vb. yerlere o iktidara yakın kişilerin isimleri verilir. Tersi durum istisnadır.
O istisnalardan biri Gaziantep’te yaşanıyor. Şehirde inşaatı yeni bitip eğitime bu yıl açılan okullardan birine Gaziantepli eski bakanlardan Mustafa Yılmaz’ın adı verildi. DSP-ANAP-MHP koalisyon iktidarında Devlet ve Bayındırlık Bakanlığı yapan, geçtiğimiz yıl CHP’ye geçen Mustafa Yılmaz’ın adı artık bir okulda yaşayacak.
Gaziantep Valisi Davut Gül, verdiği kararın sebebini Mustafa Yılmaz’a şöyle anlatmış.
“Nereye gittiysem senin bir eserini gördüm. Halkın da sana olan teveccühünü. Elimi vicdanıma koydum ve bu kararı aldım.”
Bu arada Gaziantep’in AKP’li Belediye Başkanı Fatma Şahin de bir jest yapmış... O da şehirde yeni açılan bir caddeye Mustafa Yılmaz’ın adını vermiş. Alkışlar...
YAYIN
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Meyer-Landrut açıklama yapıyor:
“Türkiye’den Rus propaganda kanallarını kısıtlamasını bekliyoruz.”
Propaganda kanalı dediği Sputnik ve RT adlı iki haber kanalı.
Peki, neden? Türk halkının haber alma hakkını neden kısıtlayacağız? Neden kendimizi tek taraflı habere mahkûm edeceğiz?
Nerede kaldı basın özgürlüğü, nerede kaldı ifade özgürlüğü?
Beğenmediğiniz Saddam Hüseyin, Irak savaşı boyunca CNN’in Bağdat’tan yayın yapmasına izin vermişti.
CNN o sırada Irak’ı bombalayan ABD’nin kanalıydı.
Koskoca Avrupa’nın Saddam Hüseyin’in gerisine düştüğünü de mi görecektik?
BARÇA
Galatasaray’ı kutlarız. Barcelona’ya karşı iki maçta da aslanlar gibi oynadı. Alabileceği en iyi sonuçları aldı. Gelelim spor sayfalarından bir haber başlığına:
“Barça’dan çirkin tavır”
Ne olmuş? Biri şu:
“87’nci dakikada Jordi Alba taç atışını ısrarla kullanmadı. Tribünlerden atılan cisimler nedeniyle hakem anons yaptırdı. Alba taraftara topu fırlattı.”
Hangisi daha çirkin? Sahaya madde atmak mı? Topu tribüne fırlatmak mı?
Bizim seyirci sahaya madde atmadan maç seyretmeyi ne zaman öğrenecek?
Spor basınımız seyircinin bu tavrını eleştirmeye ne zaman başlayacak?
KANDİL
Okurumuz her kandilde irili ufaklı belediyelerden gelen kandil tebrik mesajlarını eleştirmiş. Bu gayreti anlamsız bulmuş.
Aslında pek de anlamsız değil.
Belediyelerimiz böyle maliyetsiz icraatı çok sever. Ucunda masraf ve zahmet olmayan bu tür icraatla kolay yoldan sempati toplayacağını düşünür. Taş atıp kolları mı yoruluyor?