Muhteremin (Recep Tayyip Erdoğan) referansı, 28 Şubat öncesi "İslam"dı. Dünkü gazetelerden öğreniyoruz ki yeni kuracağı partinin tüzüğüne, "Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği hedefi aşabilmek için faaliyette bulunmak temel amaçtır" cümlesini koydurmuş. Bununla da yetinmemiş, cumhuriyetin temel niteliklerine (Bu nitelikler arasında laiklik de var, malum) aykırı eylemlerde bulunan üyelerin "kesin ihraç" cezası ile cezandırılacağını belirtmiş.
Okurumuz Ahmet Bey, hazretteki bu müthiş takiyyeyi, pardon bu müthiş değişikliği dün aynen şöyle yorumladı.
"Bir 28 Şubat yaşadı, referansı İslam'ken Atatürk oldu. Bir tane daha yaşarsa bu kez kesin Marks olur."
Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, kendi yarattığı sorunlarla Türkiye'yi milyarlarca dolar zarara uğrattıktan sonra nihayet istifa etti. Ülke rahat nefes aldı. Bu istifa, hükümete karşı sıfıra inen güvenin birazını olsun geri getirir mi? İnşallah diyelim... Ve bakanlık koltuğuna yakışmayanların teker teker koltuktan inmesini dileyelim. (Kabinede adam mı kalmaz? Yok canım!)
Türkiye’yi IMF teknokratları yönetmiyor mu?
Daha ne teknokrat hükümeti?
Devlet Bakanı Kemal Derviş geçen hafta sonu Londra'daydı... Bankacı dostu, Dresdner Bankası Türkiye masası şefi İlhan Nebioğlu'nun evinde kaldı. Akşam yemeğini eşinin de katılmasıyla İsviçre Meclis Başkanı Peter Hesse ile birlikte yedi. Derviş'i Londra'da izleyen bir gazeteci dostumuz Derviş'in "gereksiz demeçler yüzünden ülkenin birkaç ay geriye gittiği" düşüncesiyle sıkıntılı olduğunu ama görevi bırakmak ya da Türkiye'den gitmek gibi bir düşüncesinin bulunmadığını saptadığını söyledi. Bilginize...
Dünyada "dolar" ın değeri iki günde artmadı... Türk ekonomisinde iki günde bir yıkıntı oluşmadı. Peki neden dolar 1300 liradan 1500 liraya fırladı... Dolar spekülatörleri piyasayı tetiklediği için... Hükümet'e güvenmeyen halk panikte olduğu için...
- Ve en önemlisi, diyor iktisatçı Teoman Yazgan, her köşe başına açılmış bulunan "döviz büfeleri" paranın dolara dönüştürülmesini kolaylaştırdığı için... Hiçbir ülkede insanlar büfeden veya bankadan şıp diye dolar satınalamaz. Alırsa sonuç işte böyle olur...
TRT Genel Müdürlüğü görevi dün biten ve yeni dönem için aday gösterilen Yücel Yener hakkındaki "Koltuk Sevdası" adlı kitaptan söz etmiştik dün... Yücel Yener dün konuya ilişkin bir açıklama gönderdi dün. Ve dedi ki:
"...Yazıda bahsi geçen ve Ahmet Erçakır tarafından ele alınan kitapta ileri sürülen iddialar kurumun, kurum Genel Müdürü Yücel Yener'in, üst düzey yöneticileri ile çalışanlarına hakaret kastıyla kişilik haklarınız açıkça ihlal eden yalan ifade ve beyanlarla, onları gerek TRT camiası içinde ve gerekse kamuoyu nezdinde küçük düşürmek, onları yıldırıp bezdirerek çalışmalarını sekteye uğratmak amacıyla kaleme alınmıştır. Kitabın tümü değerlendirildiğinde ileri sürülen iddiaların "Kurum yöneticisi ve çalışanlarının 28 Şubatın en kötü ürünü olduğu, onların Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olan kişiler olduğu, bu kişilerin ise her zaman devleti süslü cümlelerle soyup soğana çevirdikleri" temel düşüncesiyle, hangi çevreler tarafından, hangi amaçlar için kaleme alındığı açıkça görülmektedir.
...Kurum tüzel kişiliği olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusu ile sorumluların TCK'nin 480 - 490. maddeleri gereğince cezalandırılması talep olunmuş ve ayrıca sorumlular hakkında Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Esas : 2001 / 484 sayısında 100 Milyarlık tazminat davası açılmıştır. Kurum Genel Müdürü Yücel Yener de Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E: 2001/541 sayısında sorumlular aleyhine 15 milyar liralık şahsi dava açmıştır.
***
Kitapta yüzlerce iddia yer alıyor... Açık açık isimler geçiyor... Olaylarda tarih ve yer veriliyor... Genel Müdür Yücel Yener'in yukardaki yuvarlak geçiştirmeleri bu iddialara yanıt oluşturmuyor. Bu arada RTÜK'ün Yücel Yener'in yanında belirlediği diğer iki isme gelince. Onlar da ayrı alem... (Konu sürecek...)
Sağlık Bakanı - Tarım Bakanı - Ulaştırma Bakanı... Bermuda değil ama bu da "Bahçeli Şeytan Üçgeni"!..
Cihan Demirci