Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Norveç'te geçici öğretmenlik yapan bir yurttaşımızın internete dahil ettiği yaşanmış öykü, eğitim ustalığına hoş bir örnek...
Norveç'in "Veitvet" ilkokulunda UNESCO haftası kutlanıyor. Duvarlarda UNESCO'yu anlatan afişler vs... Sıra gelmiş kutlama pastasının kesilmesine...
Okul görevlileri iki katlı bir pastayı arabayla salona getirmişler. Ve gelişigüzel dilimleyip dağıtmışlar.
Derken... Çocukların yarısı bile pastalarını almadan koca pasta bitmiş. Pasta alamayan çocuklar homurdanmaya, kimileri ağlamaya başlamış...
Tam bu sırada okulun müdürü mikrofondan şöyle konuşmuş:
- Çocuklar, gördüğünüz gibi bir kısmınız pasta alabildi, kiminize pasta kalmadı. Çünkü pastayı dağıtırken, eşit parçalara bölmeye özen göstermedik. Eğer eşit paylaştırılsaydı, herkes pasta yiyebilecekti. İşte dünya ülkeleri arasındaki durum da böyle. Dünyadaki kaynaklar kısıtlı. Üstelik eşit paylaşılamıyor. UNESCO'nun gerçekleştirmeye çalıştığı dünya barışı için, en büyük engel budur. Barışı ve ortak yaşam kalitesini gerçekleştirmenin en iyi yollarından biri, kaynakların tamamen eşit olmasa bile, mümkün olduğunca dengeli dağılımıdır."
Daha sonra mutfaktan yeni pasta getirilerek tüm çocuklara dağıtılmış... Çocuklar durumu öğrenmiş olarak güle oynaya pastaları yemişler

Başkalarının keyfine göre yaşamak, felaketlerin en büyüğüdür.
P. Syrus

İstanbul'da ilk telefon konuşması 1881 yılında yapılmış...
Refik Halit Karay yazıyor:
"Sultan Abdülhamid bu icattan hoşlanmamıştı. Ona şehirde umumi telefon tesisatı kurdurmak, bir ihtilalci şebekesi kurulmasına müsaade etmek gibi gelmişti. Hainler yerlerinden kımıldamadan birbirleriyle fısıl fısıl konuşacaklar, tertibat alacaklar, bir gece evlerinden teker teker çıkacaklar, sarayı basacaklar, Padişah'ı kovacaklardı..."
Abdülhamid bu korku yüzünden tüm telefon hatlarını toplattırmış... Rahmetli sağ olsa şu Telekom olayını da şıp diye çözerdi kuşkusuz...

Umarız tarih ilerde "Üçüncü kriz nasıl geldi" başlığı altında şunları yazmaz:
- Altı ayda iki kriz yaşayan Türkiye İMF'nin kucağına oturmuştu. İMF Türkiye'ye adamını gönderip Bakanlar Kuruluna soktu. İMF ne istediyse Türkiye verdi. 15 günde 15 yasa çıktı. Ancak sıra Telekom'a gelince işte onu teslim etmedi. Çünkü Telekom adeta bir öksüz yurdu idi. Cümle öksüz oradan besleniyor idi. Hükümet ölürüm de Telekom'u vermem dedi. Telekom'u teslim etmemek için bütün ülkeyi feda etti... Aklı o kadardı...

Şeytanın bir şeyler yapabilmesi için gerekli tek şey, dürüst insanın hiçbir şey yapmamasıdır.
Edmund Burke

BBC'de üç gün önce Türkiye ile ilgili bir saatlik program yayınlandı. Ülkemizin tarihi turistik güzelliklerini gösterip halkımızın insan severliğini övdüler diyeceğiz ama.. Hiç öyle olmadı... Daha güncel konulara girdiler...
Ölüm orucundaki 21 yaşındaki bir genç kızı ekrana getirdiler. Onu uzun uzun gösterdikten sonra sözü şöyle bağladılar:
- Bu genç kız çekimden birkaç gün sonra öldü. Siz bu görüntüleri izlerken o artık hayatta bulunmuyor...
Ekrana daha sonra gelen MHP'li siyasetçinin şu sözleri çarpıcıydı:
- Türkiye'den her insan her istedigini söylemekte serbesttir ama bu demek değildir ki cezalandırılmayacaktır...
Peşinden ekranda bir İngiliz Profesör görünüyor... Şunları söylüyor:
- Türkiye'de terörist sıfatıyla cezaevinde olan insanların aslında yüzde 88'i hiçbir terörist faaliyette bulunmamıştır. Ama Türkiye'de sokakta yürüyüş yapmak, bazi kitapları ve dergileri okumak, duvarlara slogan yazmak, Hükümet aleyhinde konuşmak ya da devrimci şarkı söylemek vs... Hep terörist aktivite sayıldığı için Batı ülkelerinde karakola bile götürülmeyecek suçlar işleyen insanlar terörist damgası ile hapse atılmışlardır... Terörist diye içerde yatan insanların yüzde 88'i bu durumdadır...
Bu programı bize aktaran İngiltere'de yaşayan dostumuz:
- Programı izlerken yerin dibine geçtim, bir Türk olarak kendimi rezil olmuş hissettim, dedi. Ne var ki, söylenen her şey doğruydu...
Türk ulusu bu çağdışı görünümü hak etmiyor mu?
Yönetici diye bu kişileri seçtikçe evet...

"Tayyip Özal" imajı iyi de... Hani nerede liberal görüntü çizecek eş ve çocuklar Tayyip Bey?
Cihan Demirci