Rahmetli Erdal İnönü bir kokteylde Lübnan Büyükelçisi’yle konuşmaktadır. Büyükelçi sürüp giden iç savaşın biteceğinden ve Lübnan’ın huzura kavuşacağından umutsuzdur. Sebebini Erdal İnönü’ye şöyle anlatır:
“Yıllarca önce ben gene Türkiye’de, büyükelçiliğimizde görev yapıyordum. Babanız o zaman muhalefet partisi başkanıydı. Ulusal günümüzde bizi kutlamaya geldi. Ben karşılayıp yanında bulundum. Bana iltifat etti, sonra ‘Lübnan’da durum nasıl?’ diye sordu. ‘Çok iyi ekselans, ekonomimiz ileri durumda, gelişiyoruz’ dedim. Bana inanmadan baktı, “Sizin geleceğinizi iyi görmüyorum” dedi.
Ben şaşırdım, ‘neden ekselans?’ dedim. O zaman dedi ki:
‘Komşularınızın sizin topraklarınızda gözü var, tarihten gelen arzular bunlar. Sonra büyük devletlerin bu yöredeki çıkar çatışmaları ülkenizdeki din ve mezhep farklılıklarını körükleyip ortalığı karıştırıyor. Sizin bu tehlikelere karşı kendinizi koruyacak güçlü bir ordunuz yok. Onun için geleceğinizi karanlık görüyorum. Çok dikkatli olmalısınız!’*
***
Lübnan, o günden sonra sürekli daha kötüye gitti…
Ordular evet zaman zaman darbe yapar, ama ülkeyi korumak ve ayakta tutmak gibi bir görevleri de vardır. Sağlam ülke sağlam ordusu olan ülkedir. O yüzden ordunuzu iyi koruyacaksınız. Çağın ve bilimin gereklerine göre donatacak, disiplini ön planda tutacak, içine siyaset sokmayacaksınız.
(*Üçyüz Yıllık Gecikme: Erdal İnönü. S.179)
SÖZ
- Politika demek, kazığı atarken söylediğin nutukları, kazığı yiyenlere alkışlatmak demektir.
Çetin Altan
GÖÇ
İki arkadaş konuşuyor:
- Bu bayramda Suriye tarafına geçen Suriyelilerin sayısı çok azalmış... Demek ki epey geri dönen var.
Öteki yanıt veriyor:
- Sanmam… Muhtemelen oradaki akrabalar Türkiye’ye göç etmiştir...
AVROBOL
Futbolumuzdan bir manzara...
Galatasaray İngiltere’den Brezilyalı futbolcu Gabriel Sara’yı transfer etti.
Sara’nın kulübü Norwich City’e üç yılda 18 milyon euro (660 milyon lira) ödenecek. Futbolcunun kendisine de 5 yıl boyunca her yıl 2,75 milyon euro (101 milyon lira) toka edilecek.
Beş yılda toplam 1 milyar 200 milyon lira dolayında bir harcama demektir bu...
Yarın bu futbolcu sakatlanır ya da formdan düşerse ne olur? Bu paralar kendisine ve kulübüne tıkır tıkır ödenir.
Nitekim Zaniolo’nun transferi için Roma kulübüne 15 milyon euro, Yusuf Demir’in transferi için Rapid Wien’e 6 milyon euro, Cicaldau’nun transferi için Romen Craiova kulübüne 6,5 milyon euro, bu futbolcular takıma giremediği halde her yıl taksitlerle ödenmektedir...
Diğer kulüpler de böyle hovardaca harcamalar yapıyor.
Milyarlar menajerlere ve Avrupa kulüplerine akıyor.
Ülkenin spor altyapısına bunun onda biri, yüzde biri kadar para bile gitmiyor...
Sonra biz olimpiyatta başarı bekliyoruz...
DEDETAŞ...
2028 yılında yani 4 yıl sonra yapılacak seçimde cumhurbaşkanlığı adaylığını bir CHP’li adayın kazanacağı farz ediliyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın adları yeni cumhurbaşkanı adayı olarak geçiyor.
Bu üç isimden hiçbiri “Ben aday olmayacağım” demiyor...
Hiçbiri: “Bu tartışmanın sırası değil” de diyemiyor.
O yüzden CHP’nin dışa dönük siyasetinden çok içindeki taht çekişmesi konuşuluyor...
Bu kadarla kalsa iyi...
Şimdi Ekrem İmamoğlu’ndan sonra İBB Başkanı’nın kim olacağı da tartışma gündemine girdi.
HİLTON
Kadıköy sahilindeki Double Tree Hilton Oteli’nin arkasında yayaların yolunu kısaltan bir sokak vardı.
Otel zaman içinde bu sokağı önce kendine otopark yaptı sonra iki ucunu kapatarak yaya geçişini yasakladı.
Yayalar için daha ötede bozuk zeminli dar bir geçit kaldı.
Bir otel ne hakla yayaların hakkı olan bir sokağı kapatıp kendisine otopark yapar, hangi hakla yayalara yasaklayabilir?
Belediye nasıl olur da bu saygısızlığı görmezden gelir?
Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, bir soruya karşılık:
- İstanbul’u yönetmeye hazırım, deyince İBB Başkalığı için yarış da başlamış oldu...
Ülkenin bunca sorunu varken 4 - 5 yıl sonraki seçimin konuşulması ve parti içinde hem kamplaşma hem çekişme başlaması gündemi değiştirmekten başka işe yaramaz.
Adaylıkta adı geçenler bu tür sorulara:
- Seçimlere daha çok var, zamanı gelince konuşuruz, cevabını verseler dedikodular son bulacak...
Ama o cümle hiç ağızdan çıkmıyor.