Â
Atatürk'ün İstanbul'da en sevdiği iskelelerden biridir Moda iskelesi... Büyük mimar
Vedat Tek'in projesiyle 1916'da yapılan tarihi iskele, 1985'te sefer hattı dışına çıkarılarak kaderine terkedildi... O gün bugündür mezbelelikten farksız, ağır ağır çürümekte...
      Denizcilik İşletmesi bir süre önce iskeleyi Deniz Ticaret Odası'na kiraladı... Bir restorasyon projesi hazırlayan Oda, bunu 2 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'na sundu... Proje iskeleyi
"Deniz Ticaret Odası Lokali" haline getiriyordu... Kurul, projenin bu haliyle onayının mümkün olmadığı kararı verdi.... Ve özetle dedi ki:
     Â
"Zemin katta öngörülen yemek salonunun uygun bulunmadığına, (...) özgün işlevi ile korunacak şekilde iskele olarak düzenlenmesine; iskele yapılana kadar denizle ilgili sergileme mekanı olarak kullanılabileceğine, üst katın (terasın) sosyal ve kültürel amaçlı olarak kullanılabileceğine, bu anlamda yeniden düzenlenecek restorasyon projesinin kurulumuza sunulmasına karar verildi..."      Dün danıştığımız 2 No'lu Kurul yöneticisi Mimar
Behruz Çinici, Moda İskelesi'nde Büyükada iskelesinde olduğu gibi üst katında
"lokal"e yer veren bir projenin onayının mümkün olduğunu, ancak Deniz Ticaret Odası'nın mevcut projesinin iskeleyi iskele olmaktan çıkardığını söyledi.
      Kadıköy Belediye Başkanı
Selami Öztürk, Moda Muhtarı
Oğuz Sarıcaoğlu ve Moda Gönüllüleri de 2 No'lu Kurul kararını tümüyle desteklediklerini bildiriyorlar. Bu amaçla
"İskelemizi İstiyoruz" kampanyası bugün saat 13.00'te Moda iskelesinde başlatılıyor. Tüm Kadıköylüler davetli...
     Â
İnönü mümkün mü?
      CHP Genel Başkanı
Altan Öymen, cumhurbaşkanı adayı olarak
Erdal İnönü ismini önermiş...
      Dün gazetelerde akıldan geçen diğer adayların adları yer aldı...
      En başta
İsmail Cem'in adı...
     Â
İnönü veya
Cem'in TBMM tarafından seçilme olasılığı var mıdır?
     Â
Ali Sirmen'e bir dostu sormuÅŸ:
      - Sence
Süleyman Demirel'i cumhurbaşkanı seçecekler mi?
     Â
- Daha kötüsünü bulurlarsa seçmezler, demiş
Ali Sirmen...
     ÂBu açıdan bakınca
İnönü veya
Cem'in seçilme şansı yok.
      Ne banka batakçılarıyla çekilmiş aile fotoğrafları var, ne Hazine yağmasını yönetmekte bir ustalıkları... Durumu idare etmek yerine Cumhuriyet'i temsil etmeye kalkışabilir ve istikrarı bozabilirler. O yüzden partilerin işine gelmez!
      *
Malı ve parayı hor gören çoktur ama veren az.     Â
RochefoucaultYemokrasi idaresi
      Milletvekilleri Anayasa değişikliği için açık imza verdiler. Ama gizli oylamada çoğu açık imzasının tersi yönde oy kullandı. Bir kez daha açığa çıktı ki.. Milletvekilleri açık oylamalarda lider korkusuyla hür iradelerini kullanamıyorlar. Liderler koltuk şantajıyla onları koyun gibi güdüyor.
      Ve şantajla onları iradelerinin dışında hareket etmeye zorluyor.
      Kendi milletvekilinin iradesine saygı duymayan bir siyasi lider elbet halkın iradesine de saygı duymaz. Duymuyor nitekim.
      Ya neye saygı duyuyor? O'nu koltukta tutan "para"nıniradesine.
      Bu oyun da
"demokrasi" adı altında oynanıyor.
     Â
Cihan Demirci’den LAFORİZMA      Demirel Güniz Sokaktaki evinin bahçesine ağaç diktiriyormuş... Faziletten "incir ağacı" fidanı gelmedi mi acaba?
VatandaÅŸ sorusu
      Silahlanma senaryomuzda yanıtsız kalan bir soru var. 4 adet Awacs uçağı almaya karar vermişiz. Bu uçaklar için Savunma Fonu'nda kaynak bulunamamış. Hazine'den direkt 1,5 milyar dolarlık harcama yetkisi istenmiş. Hazine (biraz da zoraki) bu isteği kabul etmiş. İhaleye çıkılmış. O arada iki firmanın kapışması sonucu fiyat düşmüş. Aynı parayla 4 yerine 7 uçak alınması imkanı doğmuş.
      Geri kalan 3 uçaktan vazgeçilip artacak paranın Hazine'ye bırakılması mümkün iken... Ve zaten ihtiyaç 4 uçak olarak belirlenmişken... Aksine 7 uçağın birden alınmasına karar verilmiş.
      Neden böyle olmuş? Konu Milli Savunma Bakanlığı'nda bu hafta başı yapılan brifingde muhataplarına soruldu. Yanıt alınamadı.
      Konuya Sabah gazetesi muhabir ve yazarları da değindiler. Onlar da bir yanıt alamadılar.
      Bizim kafamızı ise bir vatandaş olarak olayın bir başka yanı kurcaladı.
      Çarşamba pazarından marul almıyorsunuz. Awacs alıyorsunuz...
      Nasıl oluyor da bir Awacs uçağının fiyatı önce 375 milyon dolar olarak belirleniyor da peşinden iki firmanın rekabeti sonucu tam
"160 milyon dolar" ucuzlayıp 215 milyon dolara düşüveriyor.
      Firmanın üzerine normal karını da koyup 215 milyon dolara satabileceği uçağın fiyatı nasıl oluyor da ilk elde Ankara'ya 375 milyon dolar olarak yansıyor. Ve yetkililer Hazine'den bu fiyat üzerinden para istiyor?
      Eğer ikinci firma ihaleye girmese... Veya firmalar aralarında anlaşsa demek ki biz bu uçakların her birinden 160 milyon dolar kazık yiyeceğiz.
     Â
Ankara'nın (yıllardır piyasada olan) bu uçakların bedeli konusunda hiçbir ön tahmini veya fikri yok mudur?..      Bir otomobilin, buzdolabının veya çamaşır makinasının fiyatı aşağı yukarı belliyken, trilyonluk uçakların satışları, işportacı usulü,
"tutturabildiğine" yöntemiyle mi yapılmaktadır?
      Yoksa işin içinde bizim bilmediğimiz ayrıntılar mı var?
      Bir vatandaş olarak merak etmez misiniz?..
      *
Ecevit Hindistan’a gitti... “Türk fakiriönin artık “Hint fakiriöni de solladığını onlara anlatsa bari!..Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr