Mizah değil, gerçek olay.
Efendim, bir polis memuru sabah namazına gidiyormuş, yolda iki köpek kendisine saldırmış. Polis memuru bunun üzerine görevini yapmadığı gerekçesiyle Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer hakkında valiliğe ve savcılığa şikâyette bulunmuş. Mersin Valiliği hemen olaya el koymuş, Vahap Seçer’e müfettiş göndermiş. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı da polis memurunun şikâyeti üzerine Başkan hakkında soruşturma başlatmış.
Belediyelerin çok daha büyük görev ihmalleri nedeniyle, bırakın yaralanmayı, hayatlarını kaybeden çok sayıda yurttaşımız var bu ülkede. En son örneğini Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde yaşadık. Belediyenin göz yumması sonucu dere yatağına yapılan kaçak evler yıkıldı, onlarca insanımız öldü. Rize’de aynı şekilde insanlarımız can verdi. Biz bu olaylarla ilgili ne belediye başkanlarına müfettiş gönderildiğini ne soruşturma açıldığını duyduk. Ayrıca dere yatağına yapılan kaçak inşaatlara imar izni veren doğrudan sorumlu belediye memurları hakkında da herhangi bir kovuşturma haberi kulağımıza gelmedi.
Anayasa “Herkes kanun önünde eşittir” diyor. Bu aynı zamanda kanunlar herkese eşit uygulanır, anlamına geliyor.
Faydası olacaksa hatırlatalım...
FERHAN
Bir soylu sanatçıyı daha kaybettik.
Ferhan Şensoy 70 yaşında aramızdan ayrıldı.
70 yaş artık genç yaş sayılıyor.
Ama yüreği memleket dertleriyle hırpalanmış adamlar için öyle olmayabiliyor.
İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde geçirmiş ömrünün son haftalarını.
Ve orada vefat etmiş. Anlaşılan bir sağlık sigortası da yaptırmamıştı kendi için.
Sevenlerine, ailesine ve tüm sanat dünyasına başsağlığı dileriz. Mirasından ihtiyacı olan herkes pay almalı.
Bir büyük onur bıraktı geriye.
EYLÜL
1 Eylül Dünya Barış Günü kutlandı.
O gün, Almanya’nın 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığı gündür.
İnsanlık İkinci Dünya Savaşı’nı düşünmeli ve barışın önemini kavramalı diye böyle bir gün ilan edilmiştir. Türkiye’de Dünya Barış Günü kutlanırken hatırlanmayan bir barış kahramanı vardır.
O da Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmamayı başaran İsmet İnönü’dür. Uygulanan diplomasi ve esnek politikalarla ülke yanıp yıkılmaktan, çocuklar babasız kalmaktan kurtarılmıştır.
Barış Günü kutlu olsun.
GÜNDEM
Hemen her gece ekranlarda seçim anketleri konuşulmasından ya da “Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” muhabbetinden bıkmıştık. Sıranın “Seçim sonrası sorunlar nasıl çözülecek?” tartışmasına gelmesini bekliyorduk. Derken... Yeni bir yem atıldı ortaya: Seçim barajının yüzde 7 veya yüzde 5’e inmesi. Şimdi de bunun üzerinde geyik muhabbeti başladı. Öyle anlaşılıyor ki seçime dönük tartışmalar seçime kadar bitmeyecek, seçim sonrasını konuşmaya sıra gelmeyecek!
Bu arada yeni cumhurbaşkanının kim olacağı konuşuluyor ama yeni meclis hiç ağza alınmıyor. Eğer yeni cumhurbaşkanı Meclis’te kendisini destekleyecek çoğunluğu bulamazsa ülkeyi yönetmekte zorlanır. Anayasa’yı değiştirecek çoğunluk (360) bulunamazsa parlamenter sisteme geçilemez. Cumhurbaşkanı seçimini kazanmakla iş bitmiyor kısacası.
YAYIN
Voleybol kadın milli takımımız rakibi Polonya’yı da devirdi, Avrupa ilk 4 takım arasına girdi.
TRT karşılaşmayı naklen verdi. Bendeniz cambazhane cazgırı gibi anlatımı sevmediğim için maçı sessiz izledim. Maç bitiminde röportajlara geçildi. Ekrana TRT spikeri ile antrenör Giovanni Guidetti geldi. Spiker konuşamadan gelecekteki dizilerin anonsları yayına girdi. Dakikalar geçti.
Tekrar ekrana dönüldü.
Arada ne mi olmuş? Kızlarımız sevinç ve neşe içinde “İzmir Marşı”nı söylemiş. Twitter ortamında TRT’nin yayınlamadığı parça olarak sporcularımızın neşe içinde İzmir Marşı’nı söylerken alınmış görüntüleri yayınlandı.
TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ise yaptığı açıklamada marşın sansürlendiği iddialarını maksatlı olarak niteledi, görüntülerin yayıncı kuruluştan naklen gelen şekliyle izleyiciye iletildiğini bildirdi.
ERTESİ
30 Ağustos Zafer Bayramı ülkenin çeşitli köşelerinde törenlerle, konserlerle, bandolarla, şarkılarla, türkülerle kutlandı. Milyonlarca yurttaşımız 30 Ağustos heyecanını yaşadı. Gururlandı. Atatürk sevgisi tazelendi. Kahramanlarımız anıldı.
Cumhuriyet Bayramlarında veya 10 Kasımlarda da aynı heyecan yaşanır.
Bu coşku güzeldir. Umut vericidir.
Ancak sözü geçen birkaç gün dışında o duyarlık adeta tatile çıkar.
Başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet ilkelerine yönelik saldırılar adeta boş gözlerle seyredilir, Atatürk’ün bağımsızlık gibi ilkeleri adım adım çiğnenirken halk farkına varmaz görünür.
Cumhuriyet’in yurttaşları uyanık olmak, gündemi izlemek, geleceğimize yönelik tehlikeleri anında fark ederek çığlığı basmak zorundadır. Çığlık lafın gelişi. Çoğu zaman toplu halde homurdanmak bile yeterlidir.