Türk Hava Yolları'nın 5 Kasım Pazar gecesi Frankfurt'tan gelen uçağından çıkanlar polis kontrolü için kuyruğa geçiyorlar. Rusya veya Ukrayna'dan gelen uçaklardan inen genci ve yaşlısıyla sarışın hanımlar da var kuyrukta. Bankodaki polis memuru arka tarafta sıra bekleyenlere sesleniyor:
     Â
- Türk pasaportu olanlar gelsin...      Sıranın arka tarafındaki Türkler teker teker polisin önüne geliyor. Pasaportları derhal damgalanıp geçiyorlar. Bankonun önünde bekleyen iki sarışın Rus hanım ileri geri söyleniyor. Arkalarındaki Alman ve diğer yolcular da... Acaba polis memuru neden böyle bir uygulama yapıyor?
      Türk vatandaşlarına bir kıyakçılık mı?
      Eğer böyle bir uygulama başlatılacaksa Türkler için ayrı bir banko açılmalı. Kuyrukta bekleyen yabancılar haklarının yendiğini düşünmemeli.
      Böyle bir uygulama yoksa neden Türkler hemen geçirilip Rus ve yabancılar tutuluyor?
      Efendim polis onlarla başbaşa kalırsa özel ücret isteyecek!
      Vahim bir iddia bu? Doğru olabilir mi? Biz inanmıyoruz. Ama herkesin de inanmamasını bekleyemezsiniz. Ortada böyle fısıltılar dolaşıyor.
      Pek çok meslektaş yazdı. Türkler için ayrı kapı açılmalı. Her ülke kendi vatandaşına bu kolaylığı sağlıyor. Ancak bu işi tek tek polis memurlarının yapması ayrı şey. Yabancıları tepkiye sevkedecek bir olay. Dikkat...
Avrupa duy sesimizi
      Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof.
Faruk Şen, Türkiye'ye dün verilen Katılım Ortaklığı Belgesi'ne (KOB) ilişkin olarak:
      - Bu belge Türkiye'nin AB'ye yaklaşımını hızlandıracak niteliktedir. Türkiye KOB'daki şartları 1 yıl içinde yerine getirebilecek ve görüşmelere başlayabilecek durumdadır, diyor...
      Çok iyi... Peki eksiğimiz?.. Prof.
Åžen diyor ki:
     Â
- Türkiye için en önemli konu AB ülkelerindeki kamuoyunun Türkiye'ye karşı negatif bakışını aşmak olacaktır.       Avrupa Birliği ülkelerinde yapılan bir ankete göre... AB üyesi ülkelerin halklarının yüzde 70'i Türkiye'yi istemiyor. Mesela Alman halkının sadece yüzde 20'si üyeliğimizi destekliyor. İşte aşmamız gereken handikap bu. İmajımızı düzeltmek, uygarlık platformunda Avrupa insanıyla eşit düzeye gelmek için çaba göstermek zorundayız.
Mürşit ve mürit
      CHP Bursa İl Başkanı
Yılmaz Akkılıç'ın
"öğütname" şeklinde kaleme aldığı istifası gazetelerde pek yer bulmadı. Sayın
Yılmaz Akkılıç, istifa mektubunda
Deniz Baykal'ın
Menderes ve
Şeyh Edebali övgülerine göndermeler yaparak şöyle diyor:
      "62 yıl önce yitirdiğimiz ve de her geçen gün ışığından biraz daha uzaklaşmakta olduğumuz Atatürk dururken bazı çevrelere hoş görünme umuduyla 700 yıl öncesinin kerameti kendinden menkul şeyhini 'mürşit' kabul ederek sosyal demokrat olmaya kalkışmakla, Fethullah Gülen'e 'mürit' havalarına girmeyi içine sindirmek arasında sanıldığı kadar büyük fark olmasa gerektir..."
     Â
Batan 10 bankanın verdiÄŸi zarar 12 milyar dolarmış... Birisi size; "Sana mı battı" derse; "Evet bana battı" diyebilirsiniz!...      Â
Cihan DEMÄ°RCÄ°Herkese adalet...
      Sümerbank Genel Müdür Yardımcısı
Metin Berk ülke sorunları üzerine kafa yoran aydın bir kişidir. Kendisini Taksim Toplantıları'ndan tanırız. Aynı zamanda öğretim üyesidir. Yeditepe ve Boğaziçi üniversitelerinde ekonomi dersi verir.
     Â
Metin Berk Sümerbank'taki görevi yüzünden geçen perşembe akşamı gözaltına alındı. Emniyet'te tam 5 gün sorgulandı. Geçen salı akşamı mahkemeye sevkedildi. Çarşamba, yani dün sabaha karşı, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Evine bitkin geldi. 5 gün sandalye üzerinde veya yerde uyumuş, ayna yüzü görmemiş, traş olamamış, avukatıyla konuşamamıştı. Gerçi memurlar nezaketle davranmıştı. Ancak ne kadar nazik olsalar da gözaltı şartları bu süreyi daha iyi geçirmesine engeldi.
Metin Berk dün sabaha karşı başını yastığa koyup bir iki saat uyumuş uyumamıştı ki... Kapıya gelen güvenlik görevlileri tarafından tekrar gözaltına alındı. Mahkemeye götürüldü.
      Evet; banka batırıp halkın paralarını götürenler sıkıca kovuşturulmalı... Paralar geri alınmalı... Ne var ki bu süreçte insanlar haketmedikleri muamelelere tabi tutulmamalı... Aşağılanmamalı.. Ömür boyu sürecek acıların içine atılmamalı. Adalet sürecinde adaletsizlik yapılmamalı...
Ä°rtica
      Başbakan
Bülent Ecevit olimpiyatlarda başarılı olan sporculara ödül veriyor. O arada gazeteci soruyor:
      - Bazı branşlarda irticai faaliyetlerin arttığı iddialarına ne diyorsunuz?
      El cevap:
     Â
- Biz sporcuların ideolojilerine değil güçlerine ve başarılarına değer veriyoruz...      Sonra da ülkede irtica neden bitmiyor, diye saf saf soruyoruz...
Formül bulundu
      Türkiye'nin Formula 1 otomobil yarışmalarına izin vermesi için
Bülent Ecevit'e baskı yapılıyor. Formula 1'in ülkemizde düzenlenmesine küçük (!) bir engel var: Sigara reklam yasağı... Amaç otomobil yarıştırma bahanesiyle o yasağı kaldırtmak. Toplumu biraz daha dumana boğmak.
      Başbakan
Ecevit, umarız Formula 1 yarışlarının Türkiye'ye daha çok sigara içirtme yarışının bir parçası olduğunu anlamıştır.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr