15 Temmuz gecesi bombalanan TBMM’deki hasarlı bölümler Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) üyesi 32 firmanın oluşturduğu “Milletin Meclisini Millet Yapar” adlı konsorsiyum tarafından onarılıyor. GYODER ile TBMM Başkanlığı arasında 24 Ağustos 2016 günü imzalanan protokole göre 50 milyon liralık fonla hasarlar onarılacak.
Bu 50 milyon lira GYODER üyesi 32 şirketin yapacağını taahhüt ettiği bağışlardan oluşacak. CHP milletvekili Ali Şener, o şirketleri araştırınca karşısına hayli ilginç isimler çıkmış. Mesela...
“Şirketlerden biri, Zeytinburnu’nda diktiği 16:9 adlı kulelerle İstanbul’un siluetini bozan Astay Gayrimenkul. Diğeri FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz’ü Dubai’ye tatile gönderen meşhur Ali Ağaoğlu. Bir diğeri Ataköy sahilinde yaptığı beton sur gibi inşaatlarla sahili halka kapatan Kuzu Grup. Bir başkası Mahmutbey’de TEM otoyolu kenarına Batışehir isimli dev blokları diken Ege Yapı. Bir diğeri yoksullara kamu kaynaklarından dağıtılan bakliyatın ana tedarikçisi ve Mecidiyeköy’deki gökdelen inşaatında 10 işçinin ölümüyle sonuçlanan asansör faciasının sorumlusu Torunlar. Bir diğer üyesi Cidde Merkezli Al Qemam grubunun Türkiye’deki şirketi AkZirve Gayrimenkul. Bir diğeri yüzde 50’si Amerikalılara satılmış DKY İNŞAAT.”
“Milletin Meclisini yapan Millet”in listesi bu şekilde uzayıp gidiyor.
Proaktif politika
Türkiye yeni bir güvenlik stratejisi uyguluyor. Teröre karşı önleyici politikalar gündeme girdi. Uğur Dündar, emekli diplomat Şükrü Elekdağ’a bu konuda fikrini soruyor. Diyor ki Elekdağ:
- Cumhurbaşkanı, bu yeni stratejiyi izah ederken şunları söylüyor: “Terör sorunumuz mu var… Terör örgütlerinin bize saldırmasını beklemeyeceğiz. Bu örgütler nerede faaliyet gösteriyorlarsa, gidip orada tepelerine bineceğiz. Artık ülke içinde ve dışında PKK’yı saklandığı inlerde bulup bertaraf edeceğiz.” Bu sözler ve söz konusu savunma doktrini, 14 yıldır benim önce TBMM’deki konuşmalarımda, sonra da yazılarımda AKP iktidarına tavsiye ettiğim yaklaşımdır. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı’na naçizane tavsiyemiz, esip gürlemeden ve “Kerkük’te, Musul’da ve Telafer’de sahada olacağız” gibi hesaba kitaba sığmayan laflardan vazgeçip, derhal PKK’nın yanı başımızda Kandil’deki askeri karargâhını ve lojistik merkezini yok etmesidir.
***
Şükrü Elekdağ, “AKP’yi çıkmazdan kurtarmak için Suriye ile diyalog yolunu açmak gerekir bu görev de CHP’ye düşmektedir”, diyor ve ekliyor, “CHP, bir taraftan, AKP iktidarına, Türkiye’nin ulusal çıkarlarının Suriye ile işbirliğini emrettiğini ısrarla anlatmalı, öte yandan da Şam’a Türkiye ile diyalog kanallarını açacak bir heyet göndermelidir.”
SAVCI
Cumhuriyet gazetesinin yazarları gözaltında. Hemen tümü FETÖ’cü olmakla suçlanıyor. Ve soruşturmayı da, FETÖ’cülükle suçlanan bir savcı yürütüyor. Soruşturmayı üstlenen Savcı Murat İnam, “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” la suçlanan 54 savcı ve yargıçtan biridir. Kendisi ne hikmetse korunmuş, kollanmış, görevde kalmış ve Cumhuriyet gazetesini soruşturmakla görevlendirilmiş...
Böyle bir savcı soruşturmadan kurtulmak için ne yapar? Hukuk ve tarafsızlık ceketini askıya asar.
Yukarıyı memnun edecek, kendini affettirecek uygulamalara girişir.
Turgut Kazan diyor ki:
“Bu savcı öyle anlaşılıyor ki bu soruşturmaya kasıtlı olarak verilmiş... Ben, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerini yaşadım, bunun benzerine rastlamadım”
Bir de 1940’ların Almanya’sına bakmalı...
Kabataş’ta olmayan saldırı için “Türbanlı bacılarımıza saldırdılar” diye kıyameti koparanlar,
otobüste kadına saldıran sapık için ağzını açmıyor!
Akif Kökçe
UÇUŞ
Halen tutuklu olan Hava Harp Okulu öğrencilerinden birinin yakını bize şöyle yazmıştı:
“Darbe günü Yalova’daki kamplarına, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal geliyor, ‘Çocukları fazla yormayın, akşam yorulacaklar’ diyor...”
Org. Abidin Ünal böyle bir şey söylemiş mi? Org.Ünal’ın bize ulaşan açıklaması şöyle:
“O gün orayı denetlemeye gittim. Hava Harp Okulu’na yeni alınan öğrencilerin uçuşlara başladıkları ilk gündü. Onlara liderlik yapan kadroya:
- Uçuş öncesi eğitimde fazla koşturup yormayın, şeklinde tavsiyelerde bulundum. Amacım genç adayların uçuş öncesi yorulmamalarıydı. Hava Harp Okulu kampında ise doğal olarak böyle bir sözüm olmadı.”