Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Yıl içinde en çok doğumun 5 Ekim gününe rastgeldiğini, bir başka kaynaktan aktararak yazmıştık. Zira genelde en çok birleşim yılbaşı gecesi oluyor, 5 Ekim tarihi de yılbaşından 9 ay 10 gün sonrasına rastlıyordu... Kırşehir Doğumevi'nden Op. Dr. Erkut Harmancılar arayarak bu konuda yanlış hesap yaptığımızı söyledi... Ve şu bilgiyi verdi:
       - En çok doğumun 5 Ekim'de değil 24 Eylül'de gerçekleşmesi gerekir. Çünkü yaygın olarak bilinen 9 ay 10 gün süresi; gebeliğin oluşacağı cinsel ilişkiden 15 gün öncesinden sayılmaya başlanır. Zira annenin o ay atacağı yumurta 15 günde hazırlanmaktadır ve gebeliğin süresi cinsel ilişkiden değil, yumurtanın başladığı günden itibaren 9 ay 10 gün olarak sayılır. Bebek, cinsel birleşmeden 8 ay 25 gün sonra dünyaya gelir...
       Doğrusu bilmiyorduk. Öğrendik. Sayın doktora teşekkürler...

Yassah sloganlar!

       * Vur vur inlesin, Sümer Oral dinlesin.
       * Hükümet şaşırma, sabrımızı taşırma.
       * Hükümet, elini cebimizden çek.
       * Memuruz, haklıyız, kazanacağız.
       * Zam hakkımız, söke söke alırız.
       Çevik Kuvvet tatbikatlarında vatandaş kılığındaki polisler bu tür sloganlar atıyor, görevli polisler de onları etkisiz hale getirmeye çalışıyorlardı... Bir emirle tatbikatlarda "hükümet aleyhtarı slogan" yasaklanmış.
       Neden derseniz.. Bilmiyoruz.. Ama iki muhtemel sebep görüyoruz:
       1) Herhalde vatandaş rolündeki polis yukardaki sloganları çok yürekten söylüyor, üzerine yürüyen görevli arkadaşıyla ciddi çatışmaya giriyordu...
       2) Muhtemelen görevli polisler de bu "gerçekçi" sloganları duyunca gevşiyor, hiçbirinin eli copuna gitmiyordu...
       Tatbikatlarda hükümet aleyhtarı slogan başka neden yasaklansın?

Hagi klasiÄŸi!

       Rahmetli Metin Oktay'la bir gün odamızda sohbet ederken dedik ki:
     Â- Sana tekme atarlardı da dönüp bakmazdın bile...
     Â- Bakmazdım, dedi Metin, kimin tekme attığını görmekten korkardım. Çünkü görürsem garez olur, oyun içinde veya bir dahaki maçta ben de ona tekme atayım diye fırsat kollamaktan top oynayamayabilirdim.
       Bir futbolcu maç içinde tekme tokat ilişkisine girdi mi kendi motivasyonunu bozar. George Hagi bunu sıkça yapıyor. Özellikle Avrupa ve derbi maçlarında çaktırmadan ona buna vurup asap bozmaya çalışıyor... Sonunda kendisinin ve takımın asabını bozuyor. Sonuç? Ortada...

Gebelik

     ÂHillary Clintonbazı gebelik belirtileri üzerine test yaptırmış... Ve seçimler arefesinde 3 aylık hamile olduÄŸunu dehÅŸetle öğrenmiÅŸ... Öfkeyle telefona sarılmış, Bill'i yakalamış:
     Â- Nasıl yaparsın bunuuuu. Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirsiiin... Benim geleceÄŸimi nası olur da düşünmezsiiin...
       Diye ağzına ne gelirse söylemiş... Bir an susunca Bill sormuş:
     Â- Pardon kiminle görüşüyorum...

Barbay deyince

       Okurumuz Ataol Özlen soruyor:
       - Vefa Zat adlı zat, "Adabıyla Rakı ve Çilingir Sofrası" adlı hoş kitabında "barmen" sözcüğünü "barbay" diye Türkçeleştirir. Acaba "kameraman" gibi sözcükler de "kamerabay" şeklinde Türkçeleştirilemez mi? Hatta yakında resmen göreve başlaması söz konusu olan "Ombudsman"a da şimdiden "Ombudsbay" adını taksak iyi olmaz mı?
       Olabilir... Yarım Türkçe, hiç olmamasından iyidir...

Amerika farkı...

       Herkes sayımda eve "hapsolmaktan" şikayetçi... Genelde Amerika örnek gösteriliyor... Acaba örnek doğru mu? Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etüdleri Enstitüsü Müdürü Prof. Aykut Toros telefonda bakın ne diyor:
       - Evet, bu işler mesela ABD'de "posta" yoluyla yapılır. Ama şunu da unutmamak lazım: ABD, tüm hane adreslerini eksiksiz saptayabiliyor. Peki ya biz?.. Bizde, diyelim ki "Ahmet"in oturduğu evin adresini belirlemeye yarayacak olan elektrik faturası, hala önceki kiracı "Mehmet"in adına geliyor! Dolayısıyla postayla sayım yapmaya kalkarsanız, Ahmet'in soru formu Mehmet'e, Mehmet'inki Hasan'a gidebilecek! Sorular doğru adrese gitti diyelim; bunların yüzde kaçı doldurulup geri postalanacak? Yani işin vatandaş sorumluluğuyla ilgili tarafını da es geçmemek lazım. Vatandaşımızda kendini kaydettirme sorumluluğu ve bilinci gelişmemiş. Kurumlarımız da bu bilinci geliştirmek için bir şey yapmamış...
     Â- ABD "posta" aracılığıyla sayımda saÄŸlıklı sonuç elde edebiliyor mu?
       - Son sayımda soru formlarının "yüzde 61"inin geri geleceğini umuyorlardı. "Yüzde 67"si geldi, bayram ettiler. Ama daha sonra, gelmeyen cevaplar için ikinci kez form gönderiyor, telefonla, e - maille cevap almaya devam ediyor, sağlıklı sonuç alabiliyorlar. Şu aşamada bizim bunu yapabilmemiz mümkün değil. Ama 2010 sayımında ümit ediyorum ki toplum olarak bu düzeye erişeceğiz...
     Â- Bizde sorulmasında yarar gördüğünüz sosyolojik sorular?
       - Göç sebepleri, çocukların okuyamama sebepleri, etnik ve dinsel kökenler gibi sorular sorulmalıdır diye düşünüyorum...

Nüfus rekoru mu?

       Doğu'nun büyük ilçelerinden birinde kaymakamlık yapan okurumuzun dün gönderdiği notu hep birlikte okuyalım:
       "Beldeler ve belediyeler 22 Ekim sayımının cılkını çıkardılar; isim - soy isim olasılıklarını kullanarak sayım defterlerini doldurdular. Nüfusu sekiz yüzü bile bulamayan köyler, belediye olma sevdası ile 4 - 5 bin isim yazdırdı. Maaşlarını ve gelirlerini artırmak isteyen belediye başkanları da kağıt üzerinde 2 - 3 kat artışı başardılar. Sayım sonuçları açıklandığında bir "nüfus artışı dünya rekoru" kırdığımız ortaya çıkarsa kimse şaşırmasın...

       *Sokağa çıkma yasağının olduğu sayım gününde bile trafik kazalarında 5 kişi ölmüş!... (Yorumsuz bir laforizma)
      Cihan Demirci


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr