MHP'nin seçim öncesi halka verdiği vaat ve sözler sosyal demokrat partileri sağda bırakacak kadar keskin ve zengindi. Örnek olarak bu partinin
"Yoksullukla Mücadele Programı"ndan bazı maddeleri aşağıya alalım:
      - Özel indirim tutarı asgari ücret seviyesine çıkarılacak, böylece asgari ücretlilerin vergi yükü sıfırlanacak ve bütün çalışanların gelirlerinin asgari ücret kadarlık kısmı vergi dışı bırakılacaktır.
      - Özelleştirilmeden elde edilecek gelirlerin yüzde 25'i yoksulluk sınırı altında yaşayan vatandaşlarımıza aktarılacaktır.
      - Çalışanları Tasarrufa Teşvik hesabına yapılan kesintilere son verilecektir.
      - Kamu görevlilerine uluslararası normlara uygun sendikal hakları verilecektir.
      - Sigortasız çalışma ve çalıştırma önlenecektir.
      - Başta şehit aileleri ve gaziler olmak üzere, muhtaç, güçsüz, kimsesiz ve işsiz vatandaşlarımıza, yoksulluk alt sınırı dikkate alınarak ayni ve nakdi yoksulluk yardımı yapılacaktır.
      - Yaşlılar için evde bakım hizmetleri geliştirilecektir...vs...
      MHP seçim sonrası yukardaki vaatleri gerçekleştiremediği gibi bunlarda ısrarcı da olmadı. Koalisyonu oluşturan diğer iki parti gibi MHP de IMF'nin şart koştuğu tüm kararların altına imza attı. Ücretli ve emekliler eskisinden de kötü koşullara mahkum edildi. Mazeret: Değişen koşullar... Koalisyonun şartları... vs...
      Ne var ki MHP tek bir konuda
"Vaadim var" diyerek ısrarcı: Apo'nun idamı...
      Bu konuda değişen koşulları da (AB adaylığı gibi) hesaba almıyor.
      Ecevit:
"Siyaseten ölmüş bir caniyi canlandırırız. Terörü hortlatırız. AB ile pişen aşa su katarız" gibi uyarılar yapıyorsa da MHP ısrarından vazgeçmiyor. Koalisyon bir yol ayrımına yaklaşıyor.
      Manzara olağan görünüyor mu?..
Paramızla reklam
      İstanbul Belediye Başkanı
Ali Müfit Gürtuna kentin reklam panolarına kocaman fotoğraflarını koydurmuş. Altında vatandaşın bayramını kutluyor. Başkan gazetelere aynı şekilde kutlama ilanları vermiş. Bunların parasını cebinden ödüyorsa iyi... Eğer Belediye bütçesinden ödüyorsa... Ayıp... Halkın vergileri Belediye'nin hizmet vermesi içindir. Başkan'ın reklam yapması için değil...
Kazandırı - yorum!..
      Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet Nuri Yılmaz, Sabah gazetesinde müslümanların merak ettiği konuları yanıtlıyor. Bir soru şöyle:
      - Faiz haram olduğundan paranın değerini korumak için döviz alıyorum ama döviz de aynen faiz gibi para kazandırıyor. Dövizin kazandırdığı para haram mıdır?
     Â
M. Nuri Yılmaz'ın yanıtı:
     Â
- Türk parasının dövize çevrilmesinde, döviz olarak muhafazasında ve bilahare piyasada eriştiği değer üzerinden satılmasında sakınca yoktur.      Diyanet Başkanı hem TL hem dövizin faize yatırılmasına cevaz vermiyor. Faize yatırılmadan elde tutulacak döviz malum;
o dövizin sahibine faiz kazandırmaktır. Müslüman vatandaşın parasının TL mevduatı olarak ekonomiye katkıda bulunmasına cevaz vermeyen Başkan, tutup
Hans veya
Coni'ye faiz hediye ediyor.
      İslam dünyasını bugünkü duruma bu yorumlar getirmedi mi?..
      ***
     Â
Büro     Â
IMF Türkiye’de büro açacakmış... Yer olarak İstanbul Erkek Lisesi’nin bir bölümünü öneririz... Malum orası eski Düyun - u Umumi binasıdır. Yakışır...      ***
Åžeker laflar...
      Bugün Şeker Bayramı... Acaba büyüklerimiz (!) bu özel ve güzel günde bir taraftan tatlılarını yerken diğer taraftan biz sade vatandaşlar için tatlı tatlı (ama gerçekten tatlı) konuşsalardı acaba neler derlerdi?..
"Tatlı gazeteci" Fahrettin Fidan tatlı tatlı istiareye yatıyor, işkembe - i kübradan atıyor:
     Â
Bülent Ecevit: Değerli yurttaşlarım...
Rahşan' la ben önce DSP'yi kapatmaya, ardından da siyasetten çekilmeye karar verdik. Çünkü bu ülkede iki sosyal demokrat parti çok fazla... (Hoş, bizimkisi ne kadar sosyal demokrat parti, ne kadar aile şirketi sayılır, o ayrı konu...) Bütün sosyal demokratları CHP çatısı altında toplanmaya çağırıyorum. CHP yöneticilerini de gerçekten sosyal demokrat olmaya çağırıyorum. Ben olamadım, bari siz olun... Yoksa bu ülkenin geleceğini hiç de iyi görmüyorum. Güzel yarınlar sizlerin olsun sevgili yurttaşlarım... Hoşçakalın ve elveda...
     Â
Tansu Çiller: Bacınız konuşuyordur... Ben de siyasetten ayrılıyorumdur... Çünkü çok iyi bildiğiniz gibi ben hiçbir zaman siyasetçi olmamışımdır... Siyasetçi adı altında ticaretçi olmuşumdur... Artık bunlar bitti. Ha, bir de
Öser'den ayrılıyorumdur... Turkey'den de ayrılıyorumdur... Yunaytıt Steyts'e yerleşiyorumdur... Herkese, baaayyy, diyorumdur... Hoşçakalındır (!) Hoşçakalındır (!) Hoşçakalındır (!) Ha, bu arada Şugır bayramınızı (!) da selebreyt ediyorumdur.
     Â
Mesut Yılmaz: Sevgili vatandaşlarım... Benim size söyleyeceklerim çok kısa olacaktır: Yarından itibaren ben de ortalıktan toz oluyorum. Herhalde Monte Carlo'ya filan yerleşirim. Nedendir bilmem (!) ben bu şehri çok seviyorum. Benimle birlikte gelecek üç arkadaşla birlikte toplam dört arkadaş olacağız, kare sorununu (!) da böylece çözmüş olacağız. Ben size bol şanslar diliyorum, siz de bana dileyin...
     Â
Necmettin Erbakan: Artık ne Hizbullah ne BAAS, zor zamanlardaki memleketi Cenevre'ye yolcudur Abbas... 200 kilo altınımız şu ahir ömrümüzde herhalde bizi ele - güne muhtaç bırakmaz. 148 kilo altın nasıl oldu da mı birden 200 kiloya çıkıverdi? Mmmm... Kem ve de küm... Haydi, hepinize esselamünaleyküm...
      ***
     Â
Kafanı yarabilecek birşey yalnızca şapkana zarar verirse mutlu olmalısın.Yoruba (B.Afrika)      ***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr