AKP Osmaniye Milletvekili Osman Önal dün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında 15 Temmuz darbe girişiminde ABD ve Avrupa’nın, o arada Almanya’nın takındığı adeta darbecilerden yana
görüntüsü veren tutumlarını uzun uzun eleştirdikten sonra;
- Almanya’nın Türkiye’ye karşı bu hasmane tutumunu terk etmemesi halinde şahsen kullandığım Mercedes marka otomobilimi kullanmamayı düşünüyorum, deyip bombayı patlatınca! arkadaşımız Fahrettin Fidan’la arasında şu diyalog yaşandı.
-Peki, Mercedes firması da çıkıp size, siz bizim otomobili kullanmamaya karar verdiniz ama Cumhurbaşkanı’nız, Başbakan’ınız başta olmak üzere neredeyse bütün devlet büyüklerinizin altında Mercedes var, derse ne yanıt vereceksiniz?
- Bu benim şahsi kararımdır, ben sadece kendimden sorumluyum.
- Almanya hasmane tutumunu terk etmezse Mercedes yerine hangi marka arabayı kullanacağınıza da karar verdiniz mi?
- Evet, Japon arabası alacağım.
- Hoş, henüz Japonya’yla kavga etmedik ama yakında onunla da kapışırsak?
- Ooo, o zamana kadar herhalde yerli arabayı çoktan üretmiş oluruz.
***
Almanya ve Avrupa darbeye neden beklenen tepkiyi göstermiyor...
Bir sebebi: Erdoğan’ı zaten demokrasiyi adım adım yok etmeye çalışan bir lider olarak görüyorlardı. O yüzden darbeye karşı demokrasi kazandı diyemiyorlar. Ankara demokrasiye dümen kırarsa durum değişecektir. Haydi Ankara...
DİB!
Diyanet Başkanı Mehmet Görmez alelacele bir “Olağanüstü Din Şûrası” topladı orada zehir zemberek sözlerle FETO ve FETÖ’yü mahkûm etti.
Dedi ki:
“40 yıldır bu topraklarda din kisvesi altında fesat tohumları ekenler kanlı darbe girişimiyle sadece ülkemize ve milletimize değil en büyük zararı İslam’a vermişlerdir”
Diyanet’ten önceki gün yapılan açıklamada ise şöyle denildi:
“Merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatında her kademeden FETÖ/PDY ile ilişkili 3672 personel görevlerinden uzaklaştırılmıştır.”
Peki... Din kisvesi altında fesat tohumları eken 3672 görevliyi DİB’e kimler almış? Ve nasıl olmuş da 15 Temmuz’a kadar kimse onların fesat tohumları ektiğini fark etmemiş?
Soru size Mehmet Görmez Bey...
Bolu’daki Komando Tugay Komutanlığı yerine Disneyland yapılacakmış!
İşgal edildiğinde ülkeyi “miki fare” kurtarır artık…
Akif Kökçe
MİLLİ
Türkiye 2016 Rio Olimpiyatları’nda ilk madalyasını halterde aldı...
Sporcumuzun adı: Daniyar İsmayilov.
Anlaşıldığı gibi; komşudan ithal..
Masa tenisi milli takımımızdan da başarılı sonuç bekliyoruz... Türkiye’yi masa tenisinde Ahmet Li ve Melek Hu temsil ediyor.
İkisi de Çin’den ithal...
Atletizmde madalya beklediğimiz isimlerin de listesini verelim: Barnes, Tanui, Kemboi, Harvey, Jemutai, Escobar, Kipruto, Kigen...
Kimi Jamaika kimi Kenya kimi Küba’dan ithal...
Geçmişte bir milli sporcumuz başarı kürsüsüne çıktığında gözlerimiz dolar göğsümüz gururla kabarırdı.
“Çakma Milli” sporcu sizde hangi duyguyu uyandırıyor?
Nazilere özenmek!
İdam cezasının geri getirilmesinden söz ediliyor. Tabii bu yetmiyor, darbecileri asmak için cezanın geriye yürütülmesi gerekiyor.
Cezaların geriye yürütülemeyeceği Roma’dan bu yana var olan temel hukuk kurallarından biri. Bu kuralın çiğnendiği yer ve zamanlar oldu mu? Oldu. Ne zaman? Hitler döneminde Nazi Almanyası’nda...
Alman Parlamentosu yakılmış, olay yerinde Hollandalı 24 yaşındaki inşaat işçisi Marinus van der Lubbe yakalanmıştı. Lubbe polise göre bir komünistti. Olaydan sonra büyük bir komünist avı başlatıldı. Gerisini Onur Öymen’in “Demokrasiden Diktatörlüğe” adlı kitabından okuyoruz:
“Alman Ceza Yasası’na göre kasten yangın çıkarmak ölüm cezasını gerektirecek bir suç değildi. Hele o yangında kimse hayatını kaybetmemişse... Parlamento yangınında kimse ölmemişti. O zaman Lubbe nasıl idam edilecekti? Hukuku ihlal etmeyi göze alanların yapamayacağı yoktu. 29 Mart 1933 tarihinde Cumhurbaşkanı Hindenburg geriye doğru da işleyebilecek bir kararname imzaladı. Buna göre 31 Ocak tarihinden sonra işlenen vatana ihanet ve kundaklama cezalarına da idam cezası verilebilecekti. Lubbe giyotinle idam edildi...”
Van der Lubbe’nin kardeşi yıllar sonra ağabeyinin tekrar yargılanması için Alman mahkemelerine başvurdu. Mahkeme, Hitler dönemindeki tüm yargılamalar hukuk dışı ilan edildiğinden Lubbe’nin beraatine karar verdi. Lubbe’nin 2008 tarihinde yaşadığı şehir Leiden’e heykeli dikildi.