"İktidar olduğunuz takdirde, bugünkü ekonomik tabloyu olumluya çevirmek ve ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için projeleriniz ve programlarınız nelerdir?Mektup Tansu Çiller, Recai Kutan, İsmail Cem ve Recep Tayyip Erdoğana gönderildi. Her birine canlı yayında 50 dakika konuşma imkânı tanınacaktı. Ancak hiçbiri davete yanıt vermedi. Nazmi Kal önceki akşam programında durumu açıkladı ve noktayı şu sözlerle koydu:- Sayın liderlerin ekonomiyi düzeltmek için bir programlarının olmadığı sonucuna vardık... TRTde pazartesi akşamları "Ekonomi Dosyası" programını hazırlayan Nazmi Kal, ekranı muhalefet liderlerine açmaya karar verdi. 2 Ağustosta her birine mektup yazarak soracağı ana soruyu kendilerine bildirdi: Frankfurta şükran - Frankfurtta hiç kimseyi tanımadığım için Frankfurt Başkonsolosluğunu aradım. Derdimi izah ettim. Konsoloslukta görevli Ateşe Ahmet Kılınç ve Durur Gök beyefendiler adeta seferber oldular. Fuar mevsimi olduğu halde otel ve diğer sorunlarımı saatlerce uğraşarak çözdüler. Kendilerine minnettarım... Yakalandığı göğüs kanserinin tedavisi için Frankfurta giden hanım okurumuz dün telefonda anlattı: Temiz bir vicdan kadar yumuşak bir yastık yoktur. Aristo mantığı - Murat Demirel hâlâ hapiste mi?- Evet...- O zaman bu çocuk masum?- Nereden çıkardın?- Hırsız olsa çoktan dışarı çıkıp yeniden iş tutmaya başlamıştı... Bir arkadaş sordu: Farenin oyu Kediye oy verdim hep.Pişman oldum; ama akıllanmadım.3 Kasımda yine kediye oy vereceğim. Fareyim. Süreyyanın seçimi... - 1992 yılında (14 yaşında) Çankırıda yapılan genel seçmelere katıldım, dördüncü olabildim. İlk üçe girmek gerekiyordu ama fiziğimin iyi olduğunu görünce beni de aldılar. Böylece atletizme başlamış oldum. Gelin de şimdi merak etmeyin... Acaba seçmelerde Süreyyadan daha iyi koşan o üç genç kız ne oldu? Eğer ülkemizde spor örgütlenmesi olsa o üç kızı da bugün şampiyon olarak selamlıyor olmayacak mıydık? Kim bu soruya hayır diyebilir? Aşkımız ve şampiyonumuz Süreyya Ayhan, "http://www.sporum.gov.tr" adresli sitede nasıl atlet olduğunu anlatıyor: Mucize çözümler! Peki bütçe gelirlerini nasıl artıracak? Onun da kolayını bulmuş Tayyip Bey... Programda açıkladı:- Vergi gelirlerini artırmak için vergi sayısını azaltacak ve vergi oranlarını düşüreceğiz.Gazi Üniversitesinden Doç. Aziz Konukman, bu formülün olabilirliğini anlatıyor:- Bu teorinin mantığı şu; vergi oranları düşürülürse, bunun sonucunda sağlanacak sermaye birikimi yatırımlara gideceğinden genel vergi matrahı yükselecektir. Vergi matrahının yükselmesi de vergi gelirlerinin yükselmesi sonucunu doğuracaktır. Ancak, teorinin bu öngörüsü uygulamada tutmamıştır. İngilterede Thatcher, ABDde Ronald Reagan, Türkiyede de Turgut Özal bunu yapmışlar, fakat sonuç olumsuz olmuştur. Örneğin Türkiyede Kurumlar Vergisi yüzde 46 iken muafiyet ve istisnalarla fiilen yüzde 5 - 10lar seviyesine indirilmiştir. Oran bu denli düşürülmüş olmasına karşın Türkiyede Kurumlar Vergisi gelirinin artmadığı görülmüştür. Artmayınca borçlanma yoluna gidilmiş, vergi alınması gereken kesimlerden o para, hem de yüksek faizlerle borç olarak alınmıştır. Bugünkü ekonomik krizin sebeplerinden biri bu vergi teorisidir... AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, NTVde Ali Kırcanın kendisiyle yaptığı sohbette ağır sorunlara getireceği çözümleri açıkladı. Örneğin iç ve dış borç sorununu Belediye Başkanlığı dönemindeki gibi çözecekmiş... O zaman alacaklı müteahhitleri çağırmış "Benden 6 ay para istemeyin" demiş. Sorun çözülmüş. Anlaşılan 204 milyar dolarlık iç ve dış borcu da "Benden 6 ay para istemeyin" formülüyle tereyağından kıl çeker gibi çözmeyi planlıyor. İnönü tavsiyesi - Yeni kurulacak bir partinin Türkiyenin bilim ve teknolojide bir an önce çağdaş rekabet düzeyine getirilmesini öncelikli stratejik hedef olarak ilan etmesini öneririm... m.asik@milliyet.com.tr Erdal İnönünün çeşitli konuşma ve yazılarından oluşan "300 Yıllık Gecikme" adlı kitabı piyasaya çıktı.. Kitabın bir yerinde Erdal Bey, Türkiyeyi kurtaracak partinin ana ilkesini özetliyor: