İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk, Kurban Bayramı dolayısıyla Hürriyet'teki köşesinde bu konuya ilişkin yararlı bilgiler verdi geçen cuma günü... "Kurban kesmek ibadet mi?" diye soran Öztürk bu soruyu özetle şöyle yanıtladı:
"Kurban, bağımsız bir ibadet değil, bir sosyal yardım türüdür. (Hac Suresi 36 ve 37'inci ayetlerde de açıkça belirtildiği gibi:) Kurban kesiminde ibadet olan, kan akıtmak veya et değil; yoksula yardımdır. Allah'ın gözettiği, kesilen hayvandan yoksulların sağladığı yarardır. (..) Kurban kesmek, Kuran'ın açık beyanıyla; "infak" (yoksula yardım, sahip olunandan başkalarına pay çıkarma) denen paylaşmanın geniş çerçevesi içindeki bir yardımlaşma şeklidir. Bu aracın yerine başka araçlar da konabilir. (..) Yoksulun korunması, ona et vermek yerine başka birşey vermekle daha iyi sağlanacaksa, o şeyi kurbana tercih etmek gerekir. (..) Örneğin ameliyat parası bulamayan bir yoksula kurban eti yerine o parayı vermek, Kuran'a göre daha üstün bir "kurban" olacaktır. Kısacası kurban bayramı, yoksulun ve yoksunun imkan sahiplerinin varlıklarından pay aldığı bayramdır; hayvan kesimi bayramı değil..."
Karyolanın altı...
Psikologa başvuran adam:
- Geceleri uyuyamıyorum efendim, demiş, sürekli yatağın altında biri var gibi geliyor. Yatağın altına girip orada uyumayı deniyorum. Bu defa da yatağın üstünde biri var gibi geliyor...
- Hallederiz bu saplantıyı, demiş doktor,
bana haftada iki kere geleceksiniz. 6 aylık bir tedavi sonunda sizi iyileştireceğimi umuyorum.
- Her viziteye ne kadar ödeyeceğim?
- 25 milyon TL...
Adam gitmiş, o gidiş... Doktor birkaç ay sonra adama sokakta rastlamış:
- Ne oldu hastalığınız?
- 2,5 milyon liraya hallettim..
- Nasıl oldu?
- Sizden çıktıktan sonra ilerdeki birahaneye uğradım. Biramı içerken yanımdaki berduşa hastalığımı anlattım. Karyolanın bacaklarını kes, dedi... Kestim, mesele halloldu...
Cesur Yürek'e soru
Emekli Savcı
Galip Üstünel gönderdiği notta soruyor:
"...
Çiller'ler Antalya'da hazine arazisine yaptıkları tatil beldesinden mahkeme kararıyla çıkarıldılar. Devlet malını haksız kullanmaktan mahkeme kararıyla men edilen
Tansu Çiller, şimdi Başbakan olarak devlet mallarının başına geçmeyi nasıl isteyebiliyor? Devletin malını haksız kullanmaktan sabıkalı birine devlet malı teslim edilebilir mi?.."
"Yolsuzlukla kavgam, milletle sevdam bitmeyecek" sloganının sahibi Cesur Yürek, Sayın
Galip Üstünel'in sorularına yanıt lütfederse elbet yayınlayacağız...
*Cihan Demirci’den LAFORiZMA
Milli gelir yüzde 6.3 büyümüş.Bu cümlenin başına "birilerinin" kelimesini eklemek gerek!..Ekran kaçakları
NTV kanalı yararlı bir yayıncılık yapıyor; Meclis'e ve belediye başkanlıklarına aday olan isimleri mümkün olduğunca ekrana getirerek vatandaşa yakından tanıtıyor. Geçen cumartesi akşamı ekranda İstanbul belediye başkan adaylarını sorgulayan bir program izledik. CHP adayı
Adnan Polat, DSP adayı
Zekeriya Temizel, DYP adayı
Yalçın Özer ve MHP Adayı
Ahmet Vefik Alp, gazeteci arkadaşlarımızın sorularını yanıtladılar... Ancak...
İstanbul belediye başkanlığında çok iddialı iki isim... FP adayı
Ali Müfit Gürtuna ile ANAP adayı
Ali Talip Özdemir'in koltukları boş kaldı. Programı düzenleyen bölümün başkanı
İpek Sabuncu ile konuştuk. Her iki aday bir ay önceden bu programa davet edildikleri halde bin dereden su getirip hiç de inandırıcı olmayan mazeretlerle katılmaktan kaçınmışlar.
Ali Müfit Bey diğer adaylarla yanyana gelmeyi istemiyormuş.
Ali Talip Beyefendi'nin ise rakiplerinden mi, yoksa soru soracak olan gazetecilerden mi rahatsız olduğu bilinmiyor.
Halka birşeyler vereceklerine inanan, kendilerine güvenen belediye başkan adaylarının böyle programlardan kaçmak ne kelime, tersine koşarak gelmeleri gerekmez mi?.. Daha icraata başlamadan halkın önüne çıkmaktan kaçınan belediye başkan adayları, yarın koltuğa oturduktan sonra halka karşı hangi açıklık, hangi şeffaflık, hangi içtenlik içinde olabilirler?
Anlayana...
Radyolarda hoş bir anons:
"Trafikte kurallara uyarsan... Ölür müsün?"Teknik yorum
Fenerbahçe - Beşiktaş maçı sonrasında spor yazarı
Ogün Altıparmak uzatılan mikrofona Fenerbahçe'nin yenilgisini şöyle yorumladı:
- Sergen alındığından beri takımda bir uğursuzluk var. Uğursuzluğun nedeni Sergen...
Çünkü helal parayla alınmadı. Helal parayla alınmayan futbolcudan takıma hayır gelmez...
Yorumun böylesine ne denir?..
"Helal olsun..."
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr