Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Devlet Bakanı Fikret Ünlü, dün Meclis kulisinde arkadaşımız Fahrettin Fidan'la karşılaşır karşılaşmaz sitem etmeye başladı:
- Fahrettin, sizin Açık Pencere'ye çok kırgınım, bilmiş ol..!
- Sebep?
- Aylardır benden bir tek satır bile söz etmiyorsunuz. Yoksa bana ambargo uyguluyorsunuz da haberim mi yok?
Mesele anlaşılmıştı, arkadaşımız karşı atağa geçti:
- Ambargo diye birşey kesinlikle söz konusu değil. Ama madem ki böyle düşünüyorsunuz, ben size bir soru sorayım, siz de bu soruya vereceğiniz yanıtla köşemize girmiş olursunuz, tamam mı?
- Tamam, sor bakalım.
- Siz sadece spordan değil, aynı zamanda gençlikten de sorumlu Devlet Bakanısınız, değil mi?
- Evet.
- Manisa'da liseli gençlere işkence yapıldığında bu ilin Emniyet Müdürü olan Kemal İskender, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan tarafından önceki gün Ankara'ya atandı. Gençlikten de sorumlu bir bakan olarak bu atamayla ilgili Ankaralı lise öğrencilerine bir tavsiyeniz olacak mı?..
Fikret Ünlü ıkındııı, sıkındııı, lakin soruya yanıt veremedi.
Ama biz yine de kendisine bu köşede yer verdik!

Yarası olana..!

Folklor araştırmacısı - yazar Ahmet Tufan Şentürk, eski zaman hikayelerini derleyip "Yarası Olan Gocunsun" adıyla yayımlamış... Okuyacağınız fıkra oradan...
Adam atına binmiş, köyüne gidiyormuş. Aniden yağmur bastırmış... Ama ne yağmur; gök yırtılıyor sanki!.. Önüne çıkan ilk köye zor atmış kendini adamcağız... Akşam köyün muhtarına konuk olmuş. Muhtar, tanrı misafirinin atını evin hayli uzağındaki ahıra bağlatmış. İzzet ikramdan sonra yatma vakti gelmiş... Adamcağız odasına giderken kibarca sormuş:
- Muhtar Bey, atım çok kıymetli bir attır. Epey uzak bir yere bağladık. Gece çalınma tehlikesi filan olabilir mi?
- Sen rahat uyu, demiş muhtar, bu köyde hiçbir hırsız bana sormadan hırsızlık yapamaz...
Hikaye eski... Ama güncelliğini koruyor...

Osmanlı'yı kutlama

Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 700'üncü yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu çerçevede düzenlenen ilginç bir etkinliği de (!) geçenlerde Anadolu Ajansı Kayseri'den bildirdi... Şöyle:
"Osmanlı'nın 700'üncü kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde Tarihi Kayseri Lisesi'nin duvarları deterjanlı suyla temizlenecek..."
Her il ve ilçenin bir biçimde kutlamalara katılması güzel de... Böylesi bir temizliğe girişmek için 700'üncü yılı beklemek gerekir miydi?

***
Emniyete yeni genel müdür olarak "Sağır Sultan"ı öneriyoruz!..
***

Yarını düşünmek

Türkiye'nin gündelik olumsuzluklarla dolup taşan gündemi ülkenin gerçek ve ağır sorunlarını tartışmaya fırsat bırakmıyor. Sorunlar bir köşede kalıyor. Kaldıkları yerde büyüyor, içinden çıkılmaz hal alıyor.
Esas konuşulması gereken konulardan birini, bir üniversite öğretim üyesi dostumuzun mektubundan yola çıkarak aşağıya taşıyalım. Diyor ki bu dostumuz:
"...Bu hafta araştırma görevlisi almak için sınav yapacağız. Üç kişi alacağız. Bundan önce iki kez ilan verdik.. Kimseyi alamadık.. Üç kişilik kadroya yabancı dil barajını aşabilen iki kişi başvurdu. Onlar da çok yetersizdi... Bizim çok yetersiz bulduğumuz öğrencilerden biri İstanbul'da bir özel üniversitenin asistanlık sınavını kazanmış. Nasıl kazanmış anlayamadık. Demek ki özel üniversiteler de asistan bulmakta zorluk çekiyor. Özel üniversitelerin hali bu olursa, devlet üniversitelerinin durumunu düşünün.. Yabancı dil bilen, zeki, başarılı öğrenci, akademik kariyere girmeyi düşünmüyor artık. Nasıl düşünsün ayrıca... 150 milyon civarında maaş alacak; yüksek lisans, doktora derken en az 7 - 8 yıl hiç bir güvencesi olmadan, sözleşmeli eleman olarak çalışacak, sonunda belki de başarılı olduğu için kendisini kapının önünde bulacak..."
***
Bundan 15 - 20 yıl öncesine kadar asistanlığa (araştırma görevlisi) o üniversitenin en parlak mezunları alınırdı. Okul birincileri asistan olabilmek için yarışırdı. Günümüzde ise asistanlığa artık başka yerde iş bulamayan ve 150 milyon liraya talim etmeyi göze alan gençler talip oluyor.
Geleceğin üniversite kadroları bu başarısız gençlerden kuruluyor.
Ve... Gelecekle ilgili böylesi temel konular ülkenin tartışma gündemine bir türlü giremiyor. Yolsuzluk, banka iflası, telekulak skandalı, cinayet, kaza haberlerinden bunalan vatandaş pop müziği, futbol, televole vs. ile kendini uyuşturup vakit öldürüyor. Kendi geleceğine ilişkin sorunları ıskalıyor. Yazık..

***
Hapis korkusuyla yurt dışına kaçan Erol Evcil'e sadece 10 milyon lira ceza verilmiş.
Şimdi adam, "Yahu o kadar masraf edip yurt dışına kaçtık" diye tazminat davası açsa haksız mı yani...
***



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr