Â
Richard Grove - Hills, İngiliz Kızılhaç'ı yöneticilerinden.. 175 ülkenin Kızılhaç ve Kızılay'larını biraraya getiren konferederasyonun deprem sonrasında Türkiye'ye gönderdiği yardım ekiplerinin başkanlığını yürütüyor.
Grove - Hills kendisiyle yaptığımız kısa sohbette bunca yıldır bir başka ülkede rastlamadığı bir görüntüyü naklediyor bize:
     Â
- Afetten 6 gün sonra İstanbul'dan İzmit'e gidiyordum. Otobanda 60 yaşlarında motosikletli bir adam gördüm. Motosikletin arkasına iki tane torba yerleştirmiş: Sağdakinde su, soldakinde ekmek vardı. Tam ortasında da bir Türk bayrağı... Bu Türkiye'de beni en çok etkileyen hatıra olacaktır.       Halkımız depremde kuşkusuz buna benzer göz yaşartıcı çok örnekler sergiledi. Nesi var nesi yoksa kapıp taa ülkenin öbür ucundan depremzedelere yardıma koştu. İyi güzel... Güzel de...
      Devlet vergilerini düzenli toplamış olsa... Bir felaket anında halkın yardımına zamanında koşsa... Fakir insanları böylesine üzüp yormasa... Felaketzede halkı
"vergi vermez"lerin ianesine muhtaç bırakmasa...
      Çok daha iyi olmaz mı?
Ne bu saçmalık?
      Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim, grafik, heykel, fotoğraf gibi dallara öğrenci almak için sınav düzenliyor. Önce yetenek sınavı yapılıyor. Yetenek sınavında öğrencilere resim ve desen çizdiriliyor. Yeterli bulunanlar mülakata çağrılıyor. Öğrenci okurumuz diyor ki:
     Â
- Ben yıllarımı fotoğrafa verdim... 6 karma sergiye katıldım, 3 yıldır profesyonel reklam fotoğraf asistanlığı yapıyorum, fotoğraf konusundaki yeteneğimi birçok usta insan onaylıyor... Ama resim ve desen konusunda resim, grafik, heykel bölümüne hazırlanan bir insan kadar yetenekli olmadığım için yeteneksiz bulundum ve elendim.      Fotoğraf okuyacak öğrenciye resim sınavı yapılmış. Tıp okuyacak öğrencilere de örneğin coğrafya veya cebir sınavı uygulanabilir... Maksat öğrenciyi seçmek değil de çaktırmaksa...
Dear Mr. Eco...
     Â
"İngiliz Başbakanı bana küçük adımla hitap etti; Dear Bülent dedi" diye sevinçten ne yapacağını şaşıran, mektubu alelacele Hürriyet'e sızdıran
Bülent Ecevit eski
Ecevit'i tarihte bıraktığına sık örnekler veriyor. Bu örneklerden birine Prof.
Onur Kumbaracıbaşı dikkati çekiyor:
      - Bedelli askerlikle ilgili açıklama yaparken
Bülent Bey,
"15 bin mark" rakamını verdi. Hayretler içinde kaldım. Para bir ülkenin egemenlik simgesidir. Bir başbakan nasıl kendi parasını yok sayar?..
      Şaşırmalı mı?
      ***
      Yalova'da onarım ihaleleri çürük bina yapanlara verilmiş...
      Verin şu ihaleleri mezarlıklar müdürlüğüne, olsun bitsin kardeşim!..
      ***
Mesleki denetim...
      Belediyeler meslek kuruluşlarına itibar etse depremde bu kadar zayiat verir miydik? Yanıtını İzmir'de buluyoruz... İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, yapı denetimi konusunda 25 yıllık titiz çalışmasıyla ünlü... Belediyelerle imzaladığı protokoller çerçevesinde inşaatlara baskın düzenleyebilen, malzeme örnekleri alıp gelişmiş laboratuarında test edebilen, gerektiğinde inşaat mühürletebilen belki de ülkenin tek meslek kuruluşu...
      Oda Genel Sekreteri
Sadettin Uçkun telefonda:
      - Yapıların dayanıklılığını sağlayan ana unsurlar, zemin, beton ve diğer malzemenin kalitesidir. Biz bundan 24 yıl önce malzeme kalitesini el yordamıyla değil bilimsel esaslarla inceleyelim diye kurduk laboratuarımızı. 24 yıldır beton deneyleri yapıyoruz. İzmir'deki tüm toplu konut ünitelerinin beton testlerini biz yapıyoruz. Bununla yetinmiyor; İzmir genelindeki tüm inşaatlarda yerinde denetim uyguluyoruz. Zaten süreç en başında yapıların projeleri üzerindeki denetimimizle başlıyor. Proje sağlıklı ise vize veriyoruz. Belediye de ruhsat veriyor. Sonra inşaat sürecinde de teknisyen ve mühendislerden oluşan gezici ekiplerimizle baskınlar düzenleyip beton kalitesini, kesitleri, demir teçhizatını vs. kontrol ediyor, gerektiğinde malzeme örnekleri alıp test ediyoruz. En küçük bir malzeme eksiği veya projeye uygunsuzluk halinde durum belediyeye bildirilip inşaat mühürletiliyor. Arkasından da saptanan hatalar proje değiştirilerek veya kırılıp yeni baştan yapılmak suretiyle düzelttiriliyor. 24 yıldır bu şekilde müdahale edilip hataları giderilen inşaat sayısı 8 - 10 bin civarındadır.
     Â
- Sonuç?..       - Bakın, İzmir'de her yıl 5 bin inşaat ruhsatı verilir. Bunların tümünü uygulama sırasında tek tek kontrol etmemiz mümkün olmasa da yıllardır her gün sabahtan akşama sürdürdüğümüz bu titiz çalışmanın da etkisiyle projesine uyulmamış - malzemeden çalınmış yapı sayısı yüzde 15'ler düzeyine inmiştir. Böylesi bir denetimin uygulanmadığı şehirlerde üzülerek söylüyorum, bu oran yüzde 60 - 70'ler düzeyindedir.
      Bu uygulama İzmir'de var da diğer bölgelerde neden yok? Çünkü belediyeler meslek odalarını tanımıyor. Daha doğrusu yapılaşmayı onların denetiminden kaçırıyor da ondan... Ve göz göre göre halkı ölüme emanet ediyorlar.
      ***
      * Ecevit beyaz güvercine ak güvercin diyor. İster misiniz Amerika'da Beyaz Saray'a Aksaray desin...
      ***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr