Â
Günay Aksoy, Kızılay'ın en genç yöneticilerinden... 37 yaşında, 4 yıldır Kızılay Çorum Şube Başkanlığını yürütüyor... Kızılay üst yönetiminde
"ağır hasar"a yol açan ve Demirbaş Başkan
Kemal Demir'i alaşağı eden deprem,
Günay Hanım'ı da sıkıntıya soktu... Hayır... Depremin ardından tüm netliğiyle ortaya çıkan
"Kızılay fotoğrafı" içinde yer aldığı için değil... Kızılay bünyesine uymayan (!) fikirleri içtenlikle dile getirdiği için...
     Â
Günay Hanım, Kızılay Genel Başkanlığı'na
Yüksel Bozer'in getirilmesiyle ilgili düşüncelerini soran Çorumlu gazetecilere,
"önemli olanın zihniyet değişikliği olduğunu, Kızılay etkinliğine benzer dinamizm gerektiren çalışmaların genç kadrolarca yürütülmesinin daha doğru olacağını" söylüyor.
      Sen misin söyleyen!.. İki gün içinde soruşturma açılıp müfettişlere ifade vermesi isteniyor... Dün kendisini arayıp gelişmeleri sorduk... İzah etti:
      - Çorum Kızılay'ı bizden önce 25 yıl boyunca MSP ve RP'nin kalesi gibi çalışmış. Gelen yardımlar, bağışlar belli bir siyasal kesime yönlendirilmiş. Dönemin şube yöneticileri, şimdi RP'li belediyenin üst yönetiminde.. Göreve geldiğimizde çok sayıda makbuz koçanının kayıp olduğunu gördük. Vasiyet uyarınca kuruma bağışlanmış (değeri şu an 100 milyarın üzerinde) bir taşınmazın o dönem usulsüz olarak yandaşlara satıldığını saptadık. Bütün bunlar olup biterken, 25 yıl boyunca Çorum'a tek bir Kızılay müfettişi yollanmamış.. Yağma ve hırsızlık Genel Merkez'i rahatsız etmemiş.. Beni üzen yolsuzluklar karşısında kılını kıpırdatmayan bir yönetimin
"gençleştirme"den söz edildiği anda soruşturma dişlilerini çalıştırıvermesi... Bu da beni doğruluyor. Yani kurumda bir zihniyet değişikliği ve gençleştirmeye ihtiyaç bulunduğunu...
Cihan Demirci'den LAFORÄ°ZMA
     Â
Pakistan bizi örnek almış...     Â
Pervez Müşerref'e Marmaris'te bir villa yaptırmaya başlasak yerinde olur!..Mesut gazı...
      Siyasetçilerimiz o kadar usta ki... Boru hatlarını daha inşası başlamadan birbirine dolaştırdılar... Rus gazı, Türkmen gazına karıştı... Bakü - Ceyhan hattı, Mavi Akım hattına dolaştı... Türkmenbaşı
Muratov, Enerji Bakanı
Cumhur Ersümer'e
"Siz memleketinizi düşünmüyor musunuz?" diye çıkışırken... Cumhurbaşkanı
Demirel, Azerbaycan Devlet Başkanı
Aliyev'i teskin etmek için Bakü'ye uçmak zorunda kaldı...
      Ne var ne oluyor?
      Şöyle bir özetlersek...
      Türkmenistan'dan doğal gaz alacağı ve bunun bir kısmını Avrupa'ya nakledeceği beklenen Türkiye... 1997 yılında,
Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde Mavi Akım projesini imzalıyor. Türkmen gazı ikinci plana düşüyor.
      Mavi Akım projesi Rusya'dan gelecek gazı Karadeniz'in altından Samsun üzerinden Ankara'ya havale etmeyi öngörüyor. Ancak şimdiye dek ne hattın 3 milyar dolarlık kredisi sağlama bağlanmış, ne teknik olarak Karadeniz'in 2200 metre derinliğinden boru hattı geçip geçmeyeceği kesinleşmiş.
      Ruslar 2001 yılında boru hattını Samsun'a ulaştıracaklarını söylüyorlar. Ama henüz ortada çakılmış tek çivi yok.
      Ruslar henüz parmaklarını bile oynatmamışken.. Türkiye kalkıyor Samsun - Ankara hattı için şu parasız halinde 54 milyon dolarlık avans ödemesi yapıyor.
Mesut Yılmaz'a yakın olduğu söylenen
Haznedaroğlu - Öztaş ortaklığı mali açıdan ferahlatılıyor. Ruslar boru hattını Samsun'a getirmemişken bizimkilerin bu kadar acele davranması Türk dünyasında kuşku yaratıyor. Bizimkilerin gaz hattı diye başlattıkları bu boru hattını gelecekte Samsun - Ceyhan petrol boru hattına dönüştürecekleri söylentisi yayılıyor. Azerbaycan buradan ikircikleniyor. Türkmenistan, kendi gaz projesi rafa kalktığı için öfkeleniyor. Dış dünya gelişmeyi şaşkınlıkla izliyor... Çünkü Rus gazına yönelmek Türkiye'nin ve Batı'nın Asya politikasına aykırıdır. Türkiye'nin enerji güvenliğine de aykırıdır.
      Bu kadar aykırılığın sebebi nedir?
Mesut Bey'in kimi hesapları.. Bu hesaplar ülke hesabı mıdır, aile hesabı mı? Tam bilinmiyor ama tahmin ediliyor... Siz de tahmin etmişsinizdir...
     Â
ÖSYM bu kez de memur sınavında basına yanlış cevap anahtarı dağıtmış...     Â
ÖSYM başkanı Fethi Toker acaba evine doğru anahtarla girebiliyor mu?..Merwe'ye saygılar
      DGM Başsavcısı
Nuh Mete Yüksel bugüne dek çoook aydını, öğretmeni, yazarı, sanatçıyı gece yarısı yatağından kaldırıp ifadeye çağırmış adam. Bu defa da ifadesini almak üzere
Merwe Kavakçı'yı polis marifetiyle huzuruna getirmeye çalışıyor. Ama başını sert kayaya vuruyor. Başaramıyor. Gece yarısı bizzat ifade almaya gidiyor.
Merwe kapıyı açmıyor,
Nuh Bey süklüm püklüm geri dönüyor. Bir gün sonra Cumhurbaşkanı ve Başbakan peşpeşe
Nuh Bey'e fırça atıyor.
      Aynı Cumhurbaşkanı ve aynı Başbakan bugüne dek sabaha karşı ifade için evinden alıp götürülen hiç kimse için kıllarını kıpırdatmamışlardır.
      Bir hafta önce Adana'da evi basılan işçi 6 polis tarafından kurşunlanarak öldürülmüş, bir yanlışlık yapıldığı sonradan anlaşılmış, Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı yine oralı olmamıştır. Sözkonusu
Merwe olunca durum değişiyor. Her Türk vatandaşına ABD vatandaşı
Merwe kadar saygı gösterilse. Bugün çoktaan
"uygar ulus" statüsüne alınmıştık.
Jean Claude...
      Fıkra
Elif Yıldız'dan...
      Karadenizli yorgun argın Paris'e inmiş çok lüks bir otele yerleşmiş. Yorucu günün gecesinde uyumaya çalışıyor. Uyuyamıyor. Çünkü yan odadan muazzam gürültüler geliyor. Duvarı yumruklamış:
      - Kim var ordaa?
     Â
- Jean Claude Van Damme...      Laz postasını atmış:
     Â
- Bana bak oraya gelirsem dördünüzün de canına okurum!..Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr