Konumuz, kalbini İstanbul’da bırakan Fransız elçileri...
Andrezel Vikontu Jean Baptiste Louis Picon, 1724 yılında elçi olarak İstanbul’a gelmiş, 1726’daki ölümü çalışma arkadaşlarını üzüntüye boğmuştu.
Ölüm nedeninin anlaşılması için Vikont’un bedeninden kalbi çıkarılmış, eşine gönderilmek üzere mumyalanmış ve kurşun bir muhafazaya konulmuştu. Ancak eşi “İstemem” diye haber gönderince kalp de bedenin bulunduğu Fransız Sarayı yanındaki Saint Louis Kilisesi’ne nakledildi.
Derken, Saint Benoit Kilisesi kalbe sahip çıktı. Cizvit papazları kalbin kendilerine verilmesini istediler. Saint Louis’nin Kapusen papazları ise vermemekte direttiler. Sonuçta Saint Benoit papazları ağır bastı. Uzun tartışmalardan sonra kalp Karaköy’e gitti, Saint Benoit Kilisesi’ne gömüldü.
Konuyu “Elçiye Zeval Olmaz” başlıklı kitabında ‘Fransız kaynaklara dayanarak’ anlatan Güzin Özen Yılmaz, bir başka kalp olayını ekliyor. Fransa’nın 1711- 16 yıllarında Osmanlı elçiliğini yapan Pierre Puchot, vasiyetnamesinde, nerede ölürse ölsün kalbinin Saint Louis Kilisesi’ne gömülmesini istemişti. 1725’te Fransa’da ölen Puchon’un kalbi kurşun bir muhafaza içinde İstanbul’a gönderildi ve Saint Louis Kilisesi’ne gömüldü.
Böylece Saint Louis Kilisesi de bir büyükelçi kalbine sahip oldu!
NOT: Saint Benoit’daki kalbin akıbetini öğrenmek için geçenlerde okulumuzun hemen altında bulunan kiliseye uğradık. 600 yıllık ibadet mekânı kapatılmış. Artık yılda sadece bir kez ayin için açılıyormuş. Elçinin kalbi içeride bir yerde gömülüydü.
FEYSBUK
Facebook’ta da yazı yazıyorum.
Derken, ilginç bir gelişme oldu.
Facebook yönetimi iki yazımı yayından kaldırdı.
Yazıların ikisi de Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nı işletmesiyle ilgiliydi.
Bu girişime karşı çıkan ya da mizah konusu yapan yazılar.
Bana yapılan bildirimde yazıların “topluluk standartlarına uymadığı” için kaldırıldığı bildirildi.
Ceza olarak, 24 saat yorum ve paylaşım yapmam engellendi.
Yazılar neden topluluk standartlarına uymuyordu?
Facebook’un kurullarınca mı yoksa şikâyet üzerine mi kaldırılmıştı?
Şikâyeti kim veya hangi organ değerlendirmiş ve haklı bulmuştu?
Şikâyete neden itibar edilmişti?
Bunlar tarafıma bildirilmedi.
Bildirilmediği için ben şu mesajın verildiğini düşündüm:
“Sen o konulara girme.”
Facebook, malum, ABD merkezli bir kuruluş
Benim kaldırılan yazıların çok daha yoğun eleştiri içerenleri Amerikan basınında ve Facebook’ta yayımlanıyor.
Benim iki olağan yazının kaldırılması o yüzden çok şaşırtıcı oldu.
Facebook’un özgür bir haberleşme alanı olduğunu sanıyordum
Bana öyle olmadığı hatırlatıldı.
Bu konuda Facebook yönetiminden aydınlatıcı açıklama bekliyorum.
CESARET
Uzmanlar tartışıyormuş:
- Hangi hayvan daha cesurdur?
Aslan mı, panter mi, gergedan mı, timsah mı?
Hiçbiri değil!
Ünlü yazarımız Ahmet Haşim tahtakurusunun dünyanın en cesur hayvanı olduğunu anlatır. Der ki:
“...Hiç şüphe yok ki, aslan bile, bu bir kahve damlası kadar küçük hayvandan daha fazla cesur değildir.
Her hayvanın avı, kendisinden daha küçük, daha korunmasız bir yaratık iken, tahtakurusunun gıdası, kendisinden bir milyon kez büyük, güçlü olan insanın derisi altındadır. Ne ağlanacak talih!
Uzanmış yatan bir adam, bir tahtakurusu için nedir? Muhakkak Himalaya Dağları gibi korkunç bir girinti ve çıkıntı âlemi!”
BANK
Geçenlerde Büyükada’yı gezerken Çankaya Caddesi’nden Nizam’a kadar yürüdük. Yaklaşık 3 kilometrelik yolda sadece iki adet bank gördük. Oturup dinlenecek başka yer yoktu.
Başka ilçelerde de zaman zaman bank sıkıntısı gözlenir.
İngiltere’de gözledik. Kimi şehirlerde gayet güzel, sağlam, cilalı banklar var.
Bankın bir köşesindeki küçük pirinç plakada ise şöyle sözler okunuyor:
“John ve Elizabeth büyük babalarının anısına bu bankı belediyeye armağan etmiştir.”
“Bayan Mary bu bankı geçen yıl ölen eşi için belediyeye bağışlamıştır.”
Anlaşıldığı gibi... İnsanlar bankın parasını belediyeye ödüyor.
Karşılığında bankın üzerinde bir yakınının anısını yaşatıyor.
Neden bizde de benzeri uygulanmasın?
Belediyeler bu kadarını olsun becerir inşallah.
Ankara lüksü
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, başka illerde kayıtlı olup, Ankara’da bulunan geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin tespit edilerek kayıtlı olduğu illere gönderileceğini açıkladı. Bu açıklama akla bazı sorular getirdi.
Örneğin, başka illerde kayıtlı olup Ankara’da ikamet eden Suriyeliler nasıl tespit edilecektir? Kaçak olduklarına göre kayıtları var mı? İhbar edilmeleri mi istenecek?
Diyelim ki hepsi tespit edildi ve ikamet ettikleri illere gönderildiler. O illerde kamplarda ya da benzeri yerlerde devletin gözetimi altında mı bulunacaklar? Bu belki küçük bir bölümü için söz konusu olacak. Diğerleri bir süre sonra Ankara’ya dönmeye kalkarlarsa bu nasıl önlenecek? Tekrar Ankara’ya gelenlere bir yaptırım uygulanacak mı? Böyle bir uygulama gerekli ise neden sadece Ankara? Örneğin, Suriyelilerin en fazla tercih ettiği il olan İstanbul neden yok? Kaçak Suriyeliler sadece Ankara’da mı rahatsızlık yaratıyor?
Sınırdan göçü önleyemedik, şimdi iller arasında göçü önlemeye çalışıyoruz! O da neye yarayacak bilinmiyor!