Yıl 1982. Ankara’da Sovyet Büyükelçiliği’nde bir resepsiyon veriliyor. O yıl Başbakan Yardımcısı olan Turgut Özal dâhil Ankara’nın önde gelen siyasetçi ve bürokratları var salonda. Yıllar sonra bir itiraf sonucu öğrenildiğine göre. Davetin bitiminde Büyükelçi Vladimir Lavrov kokteyle katılan personeli topluyor. Ve kimin kiminle ne konuştuğunu soruyor.
Kokteyle katılan diplomatlar, tercümanlar, vd. kokteylde kimlerle neler konuştuklarını sırayla anlatıyorlar.
Bu satırları “Kuşku ile Komşuluk” adlı kitabın 230. sayfasında okuyoruz.
Konu doğal gaz alımı, vs. O konuyu bir yana bırakıyoruz.
Büyükelçi Lavrov’un personeli toplayıp sorgulaması bize ilginç geliyor.
Acaba Ruslar böyle davetlerden sonra personeli toplayıp bu tür bir istihbarat çalışması yapıyorlar mı?
Eğer bunu yapıyorlarsa müthiş bir istihbarat toplama yöntemi uyguluyorlar demektir.
Çünkü bu gibi davetlerde birkaç kadeh içki de içildikten sonra çeneler açılır, ayaküstü sohbetlerde resmi görüşlerin dışında birtakım konular gündeme gelir, ev sahibi diplomatlar davetlilerin ağzından çok ilginç ve önemli bilgiler alabilir.
Konuyu bizim diplomat arkadaşlarla konuştum. Acaba bizim büyükelçiliklerde böyle bir yöntem uygulanıyor mu?
Bizde böyle bir âdet yokmuş.
Buradan diplomatlarımızı ve ataşelerimizi uyaralım. Diplomatik davetlerde konuştuğunuz kişilerin önemli ya da önemsiz oluşuna bakmaksızın ağzınızdan çıkacak sözlere dikkat ediniz.
Bu sohbet iki kişi arasında kalır, diye her aklınıza geleni söylemeyiniz.
ALTI PATLAR
Altı muhalefet partisi, CHP, İyi Parti, DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti, Ankara’da bir araya gelerek Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le ilgili son durumu gözden geçirdiler. Parlamenter sistemi öngören Anayasa paketini açıklamak için post modern darbenin yıl dönümü olan 28 Şubat’ı seçtiler. İslamcı kesime böyle bir selam yolladılar.
Bu partilerden dördünün oyları yüzde 1 - 2 dolayında.
Bu noktada akla takılan sorular...
Altı partinin yapacakları toplantılarda kararlar nasıl alınacak? Söz hakkı eşit olursa benzer görüşlere sahip üç sağ parti, DEVA, Gelecek ve Saadet ağır basmayacak mı?
Altı parti Meclis’e 360 vekil sokamazsa Anayasa’yı değiştiremiyor. Bu durumda nasıl bir yol izleyecekler?
Anayasa’yı değiştirdikten sonra yeni bir seçime gidilecek mi? Gidilirse AKP’nin birinci parti olması ve AKP liderinin başbakan olması durumunu nasıl değerlendiriyorlar.
Yoksa Anayasa’yı değiştirdikten sonra seçime gitmeden yola devam mı edilecek?
Altı parti Meclis’e çoğunluğu sağlayacak (en az 300) milletvekili sokamazsa cumhurbaşkanının ülkeyi yönetmekte çok zorlanacağını (bugün İstanbul Belediyesi gibi) hesaplıyorlar mı?
Kuşkusuz 6’lı toplantılarda bu sorular da ele alınacak.
DRESDEN
Tarihin vahşi katliamlarından birinin, Dresden trajedisinin 77’nci yıl dönümündeyiz.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru, 1945 yılı şubatında İngiliz ve Amerikan savaş uçakları beklenmeyen bir saldırı gerçekleştirdi. İki gün boyunca Almanya’nın Dresden şehrini bombalayarak taş üzerinde taş bırakmadı.
Dresden Almanya’nın sanat şehriydi. Askeri tesis bulunmuyordu. Stratejik önemi yoktu. Bombalanacağına ihtimal verilmiyordu. O yüzden sanat eserleri ve yaralı insanlar Dresden’e taşınmıştı.
13 Şubat’ta başlayan bombalama iki gün sürdü. Müttefikler saldırıda fosfor bombası da kullanmıştı. Bu yüzden, şehir bombalanma sona erdikten sonra da günlerce yandı. On binlerce insan öldü veya sakat kaldı.
İngiltere ve ABD büyük bir savaş suçu işlediler. İngilizler o gün bugün özür dilemedi. Türkiye’nin geçmişteki olaylardan ötürü sık sık özür dilemesi istenir ama Batılılar kesinlikle özür dilemezler. Biz de bunları yüzlerine vuramayız.
BARAJ
YÖK, 2018 yılında, “Baraj puanının yükseltilmesi eğitimin kalitesini de yükseltecektir” diyerek üniversiteye girişte baraj puanını yükseltmişti.
YÖK ani bir kararla baraj uygulamasını tamamen kaldırdı.
Artık üniversite giriş sınavında bir soruyu bile doğru yapan öğrenci üniversiteye kapağı atabilecek. Özellikle vakıf üniversitelerinde kontenjanlar dolmuyordu. Yaklaşık 1 milyon öğrenci baraja takılıyordu. Şimdi bu bir milyon öğrenci boşlukları dolduracak.
Üniversite sayımız 200’ü geçti. Ama kısa süre öncesine kadar dünya sıralamasında ilk 500’e giren üniversitelerimiz varken, artık yok. Birçok üniversitede hoca boşluğu var. Üniversite hocaları liselerden öğrencilerin tın tın geldiğinden yakınırdı. Artık liseden tın tın gelen üniversiteden de tın tın çıkıp gidecek. Yarınlara böyle gideceğiz.
NOT
Yarım yüzyıllık dostum...
Bodrum’un kraliçesi...
Eski Bodrum Müzesi Müdürü Ayşe Temiz kısa bir mesaj geçmiş.
“Benim için Sevgililer Günü 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim’dir.”