- Bir gün süren kongremizin büyük bölümü Genel Başkan'ın konuşmasıyla geçti. Biri ben olmak üzere sadece iki kişi söz aldık. Ben eleştirilerimi dile getirdim, öteki arkadaşım övgülerini... - Sizin eleştirileriniz neydi?- Bir günlük kongre sadece derneklerde olur. Bu kadarcık sürede neyi konuşup neyi tartışabiliriz ki, dedim. Nitekim ne AB'yi ne işsizliği ne Kıbrıs'ı hiç konuşmadık. - Tüzük değişikliği nasıl oldu?- Kongrede tüzük değişikliği yapılacağını bir gazeteden okuduk. Değişiklik kongrede okundu ve hemen arkasından oylanarak kabul edildi. - MKYK listesi nasıl oluştu?- Kongreden 12 saat önce bizlere sözüm ona görüşümüz soruldu. İsimler verdik. Ortaya bir liste çıktı. Ne kadarı bizlerin verdiği isimlerdi, kimse bilmiyor. ***Uzun lafın kısası... AKP'de bütün kararlar, bütün seçimler Tayyip Bey ve arkadaşlarınca kotarılıyor. Sonra delegelere onaylatılıyor. Bunun adı da demokrasi oluyor. Generaller konuşursa demokrasi yara alıyor! Ama bu kepazeliklerden nedense kimse (ne AB, ne bizim enteller) şikâyet etmiyor? Çağdaş demokrasilerde parti kongreleri 5 - 6 gün sürer... Bu sürede, ülkenin dört bir yanından gelen delegeler yönetimi eleştiri süzgecinden geçirir, halk adına hesap sorar, ülke ve parti sorunları masaya yatırılır, yeni çözümler üretilir. Peki bizdeki durum mu? AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay AKP kongresini anlatıyor: Başbakan Erdoğan, "Atatürk ilkeleri üzerinden siyaset yapmayı çirkin buluyorum" demiş. Atatürk karşıtlığı üzerinden siyaset yapmaya ise bayılıyorlar. Ulusal Köy Kütüphaneleri Projesi 2 ay önce yola çıktı. Amaç: Kütüphanesiz köy kalmasın... Gönüllülük esasına dayalı bu projeyle ilgili bilgiyi "www.ulusalkoykutuphaneleri.com" sitesinden alabilirsiniz. Proje uyarınca her türlü kitap ve ders aracı köylere ulaştırılıyor. Kullanılmayan, atıl bilgisayarlar da onarılarak gönderiliyor. Tel: (0216) 572 76 91 Köy kütüphaneleri Koray Mehmet Arslan, 15 yaşında babasını kaybetmişti... Kısıtlı imkânlarla çalıştı, çabaladı İTÜ İnşaat Bölümü'ne girdi. Bu yaz başında 2. sınıfı bitirdi. Baytur İnşaat'ın bir şantiyesinde staja başladı. Stajın dördüncü gününde, tecrübesiz bir operatörün kullandığı anlaşılan kule vincinin taşıdığı kalıp Mehmet'e arkadan vurdu. Omurgası kırıldı. Tedavi kâr etmedi. Mehmet kalıcı felç oldu. Şimdi belden aşağısı tutmuyor. Şirket bir süre Mehmet'le ilgilendi. Artık ilgilenmiyor. Oysa ciddi bir tedavi kurumunda rehabilitasyondan geçmesi lazım. Ayrıca gelişmiş bir tekerlekli iskemleye ihtiyaç duyuyor. Baytur ve bağlı olduğu Çukurova Holding üst yönetiminin hayatı karartılan bir genç adam karşısında daha duyarlı davranacağını umuyoruz... Baytur'a mektup... Mine Kırıkkanat bir deprem uzmanı değildi. Ama yazdığı "Bir Gün, Gece" adlı kitapta anlattığı deprem senaryosu bu konunun en büyük uzmanlarından Celal Şengör'ü bile etkilemişti. Şöyle diyordu Şengör bir röportajında:- Mine Kırıkkanat'ın yazdığı o roman var ya, orada anlatılanların büyük bir kısmı gerçekleşecek. Zaten Mine bana, "Senin 'Bağımsızlığımızı kaybederiz' lafından esinlendim ben bu romanı yazarken" demişti. Ama Mine benden çok daha akıllı olduğu için çok daha güzel bir iş yaptı...***Şöyle diyor Mine, "Bir Gün, Gece"de:- Bilim adamlarına göre fay tek defada kırılacak olursa deprem 1.5 dakika sürecek. Tahmin etmek güç değil, bu deprem 6 şiddetinde bile olsa 1.5 dakikada İstanbul'un yarısını götürür. 50 bin ev yıkılacak diyorlar, bunların hepsi palavra, kimse kaç ev yıkılacağını bilemez. Ben diyorum ki bu Bağcılar mağcılar gibi gecekondu semtleri dümdüz olacak. Mesela Büyükşehir yetkililerine göre 30 bin doğalgaz kutusunda hasar bekleniyor. Bunun 10'da birinin tutuştuğunu düşünürsek yalnızca doğalgaz şebekesi üzerinde 3 bin yangın çıkar. Buna tüpgaz depolarını, trafoları, barajları ekle. Yani bekleyen felaketin büyüklüğünü hiçbirimiz hesaplayamayız.Sonra... ABD ve AB yardım amacıyla gelecekleri Türkiye'yi işgal etmenin telaşına kapılacaklardı. Mine diyordu ki:- Amerika bir ara bir tatbikat yaptı. Doğal felaket sonrası askeri cuntanın iktidara geldiği bir ülkenin 48 saatte işgali üzerine bir tatbikat. ABD'nin Marmara depremi olduğu takdirde Türkiye'yi işgal projesi hazır; buna kalıbımı basarım.***Kitap Avrupa'da da gerçekçi bulunmuş olmalı ki, geçenlerde Fransızcaya çevrildi. Fransa'da: "La Malediction de Constantin" yani "Constantin'in Laneti" adıyla yayımlandı. Büyük ilgi gördü. Le Monde gazetesi kitap eki "Des Livres"de yarım sayfa tanıtım yayımladı. Mine, İsviçre, Belçika gibi ülkelerde de imza günlerine katılıyor. Avrupa'ya yaşadığımız deprem tehlikesini anlatıyor... Türkiye hâlâ tehlikenin farkına varmamakta direniyor... m.asik@milliyet.com.tr Constantin Laneti