Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Bir hanımefendiyi akşam yemeğine götürdünüz... Ancak daha başında onunla bir daha yemeğe çıkmamaya karar verdiniz. Bu yemeğin son buluşma olduğunu anlatmak için neler yaparsınız...
       Bu konuda deneyli bir çapkın aşağıdaki tavsiyeleri sıralıyor:
       * Garsona ısmarladığınız yemeğin fiyatını sorun. Verdiği yanıttan hemen sonra "Yahu burası amma da kazıkmış" diye mırıldanın.
       * Garson siparişleri almaya gittiğinde karşınızdaki hanımefendiye: "Burasının bu kadar pahalı olduğunu bilseydim gelmezdim" deyin.
       * Hemen peşinden kendisine "Yanında kaç para var?" diye sorun.
       * Yemekte ara sıra çatalınızı hanımefendinin tabağına daldırıp lokmayı ağzınıza atın.
       * Birisi tabağınızdan lokmanızı kapacak gibi iki elinizdeki çatal ve bıçakla tabağınızı korumaya alın.
       * Garsonu çatalınızı tabağa vurarak çağırın.
       * Mümkün olduğu kadar ağzınız doluyken konuşmaya çalışın.
       * Karşınızdakinden çok yan masadaki hanımefediyle ilgilenin.
       * Arkadaşınıza "Sence enflasyonu önlemek için ne gibi önlemler almalı?" gibi sorular sorarak onu bunaltın.
       * Ona eski aşklarınızdan söz edin.
       * Yemek arasında İstiklal Marşını mırıldanın...


       Dünyanın en kısa kitapları olur da, en uzunları olmaz mı?.. İşte en uzun kitaplara örnekler arkadaşımız Cihan Demirci'den geldi...
       * Çiller Ailesinin Mal Varlığı Kılavuzu
       * Kaset muhabbetleri- Cilt 1
       * Hatalı Sollama Yapan Sürücüler Antolojisi
       * Türkiye Yolsuzluk Tarihi
       * Viagra Kullanmış Bir Yazarın Anıları
       * Hakemlerin Yaktığı Türk Takımlarının Tarihçesi
       * Sibel Can'ın fotoğraf albümü
       * Trafik Canavarına Yenik Düşenler
       * Demirel'in Yurtdışı Gezileri
       * Mesut Yılmaz'ın Gittiği Maçlar
       * Demirel'in Nikah Şahitlikleri
       * Uzayan Davalar Ansiklopedisi
       * Show TV Haber Bültenleri
       * Sokak Çocuklarımızı Tanıyalım
       * Fazilet Usulü Takiye Yöntemleri
       * Sahte Atatürkçüler Antolojisi
       * İşini Bilen Memurlar Ansiklopedisi
       * Düşünce Suçlularımız


       Bir lise son sınıf öğretmeni sınavda sormuş:
     Â- Sizin katı temizleyen hademenin adı nedir?
       Soruyu ancak birkaç öğrenci yanıtlayabilmiş.
       Öğretmen soruyu soruş nedenini sınavdan sonra açıklamış:
     Â- Hayatta önemli önemsiz birçok insanla karşılaÅŸacaksınız. BaÅŸarılı olmak için çevrenizdeki bütün insanlara aynı dikkati, aynı ilgiyi, aynı sevgiyi göstermek zorundasınız. Mesleki baÅŸarınız, insancıl iliÅŸkilerdeki baÅŸarınıza baÄŸlıdır.


       Açık Pencere'nin "maldarlığı"ndan muzdarip "Malvarlığı Haberleri Masası" malzemecisi Fahrettin Fidan, kendini birtakım malların arasına gizledi, Tansu Çiller'in Malvarlığı Komisyonu'ndan verdiği ifadeyi sizler için izledi.
       - Hoşgeldiniz Sayın Çiller, nasılsınız efendim?
     Â- Bu sorunuzun muhatabı ben deÄŸilim, o yüzden sorunuza yanıt vermiyorum.
       - Hoppalaaa..! Biz size henüz soru sormaya başlamadık ki, sadece hatırınızı sorduk.
     Â- Olsun. Hatırımla ilgili sorunuza daha sonra yazılı olarak yanıt vereceÄŸim.
       - Anlaşıldı, anlaşıldı... O zaman asıl sorularımıza geçelim. Annenizden kalan servetinizin kaynağını nasıl açıklarsınız?
     Â- Aahh, ahhh... Rahmetli anneciÄŸim keÅŸke saÄŸ olsaydı da bu soruyu ona sorsaydınız.
       - Ama sağ değil.
     Â- O benim deÄŸil, sizin sorunuz... Pardon, sizin sorununuz.
       - Gelelim babanızdan kalan servetin kaynağına...
     Â- Gelemezsiniz!
       - O niyeymiş ki? Bal gibi geliriz.
     Â- Gelemezsiniz, çünkü bu soruya gelebilmeniz için rahmetli babacığımın buraya gelmesi gerekirdi, ama gelemez, çünkü çoktan rahmetli oldu.
       - O rahmetli, bu rahmetli... Peki, ya oğlunuzun üzerine kayıtlı olan cip... Onun kaynağı?..
     Â- ...diye soracaksınız?
       - Evet.
     Â- Ben de bu sorunuzun muhatabı oÄŸlum deÄŸil, torunumdur diye yanıt vereceÄŸim.
       - İyi ama sizin torununuz yok ki.
     Â- Evet, bugün için yok ama yarın olmayacağı ne malum?
       - Siz bu tür yanıtlarla insanı çıldırtmak mı istiyorsunuz hanımefendi?
     Â- Sorunuzu yazılı olarak verirseniz, torunum ileride birgün mutlaka yanıtlayacaktır efendim.
       - Daha önce açıkladığınız gibi Zübeyde Hanım Şehit Anaları Vakfı'na bağışladığınız...
     Â- Bakın, yine rahmetli anamı karıştırdınız iÅŸin içine...
       - Sizin değil efendim, rahmetli Ata'mızın rahmetli anası Zübeyde Hanım'ı soruyorum.
     Â- O zaman bu sorunuzun muhatabı rahmetli anam deÄŸil, rahmetli Zübeyde Hanım'dır, lütfen ona sorunuz.
       - Ne alakası var hanımefendi, ne alakası var?
     Â- Alakayla ilgili bu sorunuzun benimle hiçbir alakası yoktur efendim. Lütfen alakalı kiÅŸiye sorunuz.
       - Maliye Bakanlığı müfettişleri...
     Â- Onu Maliye Bakanlığı müfettiÅŸlerine...
       - Ya Marsan'ın vergi kaçırması olayı...
     Â- Onu da Marsan Bey'e..!
       - Sarıyer'de acaip kelepir bir arsa varmış...
     Â- Neee!? Arsa mı? Sarıyer'in neresinde? Kaç metrekare? Denize nazır mı, imara hazır mı?
       - Keh! Keh! Keeehhh! Nasıl da tezgaha geldiniz ama? Bu sorularınızın da muhatabı biz değiliz hanımefendi. Ama yazılı olarak sorarsanız birgün yanıtlarız belki...




Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr