HTŞ İdlib’den yola çıkıp önce Halep’i ardından Humus’u ele geçirirken anlatılan masal farklıydı... El Kaide ve El Nusra kökenli bu cihatçı örgüt artık ehlileşmişti... Amacı Şam’ı fethedip Esad’ı alaşağı etmek, Suriye halkını bu diktatörün zalim ellerinden kurtarmak, ülkeye demokrasi, özgürlük ve barış getirmekti.
Ama farklı bir hikâye çıktı ortaya...
Esad devrildi... Ertesi gün İsrail Golan tepelerini işgal etti, Şam’a doğru yürümeye başladı. Daha ertesi gün Suriye’nin 250 askeri tesisini bombalayıp yerle bir etti. Lazkiye limanındaki Suriye donanmasını hurdaya dönüştürdü.
İsrail belli oldu ki, Esad’ın yerini alacak yönetimin özgür ve bağımsız bir devlet olarak yola devam etmesini istemiyor. Daha doğrusu yeni bir “Suriye devleti” istemiyor. Alabildiği kadar toprak alacak. Ve Suriye’nin (Libya ve Irak gibi) iki - üç belki daha fazla parçaya bölünmesi için çalışacaktır. Taşeron örgüt HTŞ’nin İsrail’in saldırılarına itiraz yoktur. Bu arada belli ki yakında İsrail ve ABD’nin YPG’ye desteğinin arttığı gözlenecek, Türkiye yanlısı SMO ile PYD /YPG arasındaki mücadele şiddetlenecek, bu mücadele Türkiye’yi de etkileyecektir.
Radikal İslamcı bir örgütün demokratik bir rejim kuramayacağını, İsrail’in bu örgütü kullanarak Suriye’yi işgal edip böleceğini söyleyenler haklı çıktı. İsrail’in bu hedefe radikal İslamcı örgütlerin taşeronluğuyla ulaşmış olması İslam dünyasının itibarı açısından hiç de gurur verici olmadı.
HAKKIMIZ
10 Aralık 2024 insan hakları günü...
1948 yılında imzalanan, altında bizim de imzamız bulunan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 76. yıldönümü. Bakın bildirgenin 25. maddesi ne diyor:
“Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli olanaklara erişme hakkı vardır. Bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetler ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.”
Bu maddeyi asgari ücret görüşmelerinin yapıldığı salonun duvarına assak bir faydası olur mu dersiniz?
İLMİYE
Muazzez İlmiye Çığ hanımefendiyi iki hafta önce kaybettik.
Ölümünden sonra hakkında çok vahim iddialar ortaya atıldı.
İddialara göre profesör kardeşi Turhan İtil bir vakıfta insanlar üzerinde ilaç denemeleri yapmış, Muazzez Hanım da o vakfın başkanlığında bulunmuştu.
Muazzez Hanım’ı en az 30 yıldır yakından izliyoruz.
Kitap yazıyor, TV programlarına çıkıyor, gazete röportajlarında yer alıyordu. Her cümlesinde Cumhuriyet’i, laikliği, çağdaşlığı savunuyordu.
Gazeteciler kendisine bir telefonla ulaşabiliyordu.
Bu 30 yılda kendisine bu ağır suçlamayla ilgili soru sorulduğunu duymadık.
Bir dava açıldığını da duymadık.
Neden bugün arkasından teneke çalanlar yıllardır sustular.
Üzerinde deney yapıldığı söylenen o zamanın gençleri bugün sağdırlar.
Neden onların sesi çıkmıyor?
Yoksa konu sadece ölenin arkasından konuşma hastalığından mı ibaret?
ROMA
Bu topraklardan yani Doğu Roma’dan kaynaklanan Roma hukukundan bir ilke:
“İnjuriam ipse facias ubi non vindices.”
Yani:
“Haksızlığa karşı çıkmazsan, kendin haksızlık etmiş olursun.”
ÖĞÜT
Anneler; Erkek çocuğunuza ütü yapmayı, düğme dikmeyi, yumurta pişirmeyi öğretin.
Babalar; Kız çocuğunuza araba kullanmayı, kontrol kalemi kullanmayı, ampul değiştirmeyi öğretin ki cinsiyete dair değil insanın kendi ayaklarının üstünde durmasına dair görevleri olduğunu anlasınlar...