Erdal İnönü’nün konuşmalarından oluşan "Üç Yüz Yıllık Gecikme" mutlaka okunması gereken kitaplardan... Bir yerinde yaşam boyu eğitim ilkesinin öneminden, İsmet İnönü’nün bu ilkeye bağlılığından söz ediliyor. Erdal Bey bakınız ne diyor:
- Bu ilkeyi babam, ömrünün sonuna kadar her alanda uygulamıştır. Örneğin okul sıralarında esaslarını öğrendiği Almancasını Birinci Dünya Savaşı’nda beraber çalıştığı Alman subaylarıyla konuşarak Fransızcasını Lozan Konferansı sırasında yabancı delegelerle görüşerek ilerletmiştir. Bazı mali ve ekonomik konuları başbakanken öğrendiğini söylemişti. Başbakanken bir fırsat bulup viyolonsel dersleri almıştı. Cumhurbaşkanlığı döneminde de fen bilgisini kendi deyimiyle pekiştirmek için evde kurdurduğu bir laboratuvarda lise fizik ve kimya deneylerini hocalara yaptırmış ve yakından izlemişti. Yüzmeyi ileri yaşlarda öğrenmişti. Belki bütün bunlardan daha karakteristik bir davranış, evde yabancı dilde bir kitap okurken daima yanında bir lügat bulundurması ve iyi anlamadığı her kelime için hiç üşenmeden lügata bakmasıydı.
Sık sık arkadaşlarına söylediği bir söz şuydu:
- Ben anasından dahi doğmuş insanlardan değilim. Ne biliyorsam, hangi yeteneği kazanmışsam, hepsini çalışarak, uğraşarak elde ettim...
Edebiyat iki defa okumaya değer metni yazma sanatıdır, gazetecilik tek okunuşta anlaşılacak metni yazma sanatı.
Adam 3 yıldır TBMM sıralarında sakin sakin oturuyor, parmak indirip kaldırıyordu. Birden dellendi. Şimdi harıl harıl parti arıyor. Seçim pazarlığı yapıyor. Meclis’i toplayıp seçimi ertelemeye çalışıyor. Eski milletvekili Hikmet Aydın manzara karşısında kıs kıs gülüyor:
- Bir defa milletvekili olduktan sonra onu kaybetmek dehşet bir şey. Sudan çıkmış balığa döner adam. Hele işi gücü yok da nitelikli bir adam değilse... Karısıyla çocuğu bile bakmaz yüzüne... Bu tip her türlü çılgınlığı yapar. Seçimi ertelerlerse hiç şaşmam...
Mustafakemalpaşa’ ilçesinin adı neden böyle bitişik ve tek sözcük halinde yazılır? Meraklanınca konuyu açtığımız bir dostumuz Türk Dil Kurumu’nun açıklamasını gönderdi. Sizlerle de paylaşalım:
"Şahıs adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle, meydan, köy vb. yer ve kuruluş adlarındaki unvan grubu; unvan kelimesi sonda ise, gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır: Abidinpaşa, Bayrampaşa, Davutpaşa, Ertuğrulgazi, Kemalpaşa (ilçesi); Necatibey (Caddesi), Mustafabey (Caddesi), Gazi Osmanpaşa (Üniversitesi)
Recep Tayyip Erdoğan kendisine burs konusunu soran Savaş Ay’a sinirleniyor:
- Benim gündemimde böyle bir şey yok... Birkaç gün daha konuşulur sonra gerçek gündem başlar...
Tayyip Erdoğan’ın umudu o birkaç günün çabuk geçmesi ve bu konunun unutulması...
O arada halkın kendilerine neden teveccüh ettiğini de açıklıyor:
- Çünkü halk dürüst siyaseti burada görüyor...
Hakkındaki iddia ve suçlamaları açıklamak yerine unutulmaya terk eden bir siyaset dürüst olabilir mi?
Çocuklardan birine Modacı Remzi Gür burs veriyormuş. Acaba gönderdiği paraların dekontu nerede? Diğer çocukların bursunu kim veriyor? Hâlâ açıklanmadı!
Tayyip Erdoğan hakkında şu sırada pek çok dava sürüyor. En ilginci AKBİL davası. Dava "Rahşan Affı"na girince dosyalar Sarıyer Savcılığı tarafından Yargıtay’a gönderilmişti. Yargıtay, İçişleri Bakanlığı’ndan Tayyip Erdoğan ve Ali Müfit Gürtuna hakkında soruşturma izni istedi. Tayyip Erdoğan partisine dönüp "Arkadaşlar ben bu suçlamalarla partinin başında duramam. Yargılanıp aklanacağım, sonra görevimin başına döneceğim" diyemedi. Danıştay’a dava açarak soruşturma iznini iptal ettirdi. Yargıtay Başsavcısı Kanadoğlu’nun müdahalesi sonucu dava Üsküdar Adliyesi’nde yeniden açıldı. İhale yolsuzluğu İstanbul 7’nci Asliye’de, İGDAŞ soruşturması Eyüp Adliyesi’nde sürdürülüyor.
Erdoğan’ın yakın belediye kadrosundan olup da yargılanmayan yok gibi...
Siyasetin dürüstü böyle oluyorsa...
Bülent Ecevit DSP’nin sloganlarını çalınır diye açıklatmamış. Var olan sloganları değil ama olmayanları biliyoruz...
Birisi: "Umudumuz Ecevit..."
Satın alırken kulaklarını değil, gözlerini kullan.