Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Uzun yıllar banka müfettişliği ve yöneticiliği yapan Mülkiyeli bir bürokrat; Teoman Yazgan Ağabeyimiz yeni kitabını raflara çıkardı:

“Bu Yaşadıklarım Çocukluk Hayallerim Değildi”

Üstat, kitabında yaşamı boyunca bürokraside tanık olduğu trajikomik olayları gerçek örneklerle anlatıyor. Örneğin, pek çok banka genel müdürü bankacılığı genel müdürlüğe atandıktan sonra öğrenmiştir. Türkiye’ye kurtarıcı olarak gönderilen Kemal Derviş’in yaptığı atamalar buna dâhildir. Örneğin, Derviş’in Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’ne atadığı Niyazi Erdoğan Atatürk Üniversitesi Fransız filolojisinden mezundur. Erdoğan hakkında 11 Aralık 2002 tarihli Star gazetesinde şu haber yayımlanır:

Haberin Devamı

“Ziraat Bankası’nı yönetiyor ama matematik bilmiyor... Niyazi Erdoğan 19 aydır Ziraat’ın genel müdürü ancak Açık Öğretim Fakültesi İktisat Bölümü’nde halen öğrenci. Matematik ve İstatistik’ten çaktı...”

Bir başka çarpıcı örnek... Demirel hükümeti 1979 yılında harita mühendisi Beşir Say’ı Vakıflar Bankası’na genel müdür yapar... Bu işi hiç bilmediğini kısa sürede idrak eden Beşir Say ne mi yapar? 1980 yılı nisan ayında yönetim kuruluna kendi imzasıyla bir atama teklifi getirir. Kendisini bankanın Berlin Temsilcisi tayin eder.

Özeti... Liyakat her devirde sorun olmuş bir kavramdır.

Vaaz veriyormuş!

Fıkra Osmanlı’dan kalmadır. Köyün birine hırsız dadanmış. Özellikle ayakkabılara meraklı.. Cemaat camiye girip namaza durunca, bulduğu ayakkabıları torbasına doldurup kayboluyor... Sonunda köylü pusuya yatmış, hırsızı, torbası elinde kıskıvrak yakalamış. Köy heyeti toplanmış... Hırsıza ne ceza verelim, nasıl etkisizleştirelim...

Derken birisi öneri getirmiş:

- En iyisi camiye imam yapıp önümüze geçirmek. Böylece gözümüzün önünde olur, hırsızlık yapamaz...

Köylünün aklı bu işe yatmış, adamı imam yapmışlar... Köyden şehre göçüp uzun yıllar sonra geri dönen biri o imamı sormuş. Demişler ki:

- Herif imamlığa devam ediyor, artık hırsızlık yapmıyor...

- Demek sorun çözümlendi.

- Yok canım... Birkaç adam tuttu. Hırsızlığı onlara yaptırıyor. Kendisi de “Hırsızlık günahtır, sakın çalmayın” diye vaaz veriyor.

Haberin Devamı

KADIN

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Galata Kulesi’ni “Kadına karşı şiddetle mücadeleye destek vermek” amacıyla turuncu renkte ışıklandırdı.

Aynı akşam İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yapmak isteyen kadınların karşısına çıkan polis onlara gaz sıkarak şiddet kullandı. Verilen mesaj mı?

- Şiddete karşı etkin mücadeleyi kuleyi ışıklandıran belediye yapıyor...

Siz kadınlara susup evde oturmak düşüyor.

DAMACANA

Ersoy Öngün dostumuz yazıyor:

“Yıllardır belediye iştiraki olduğu ve güvenilir bulduğum için İstanbul’ da Hamidiye Sularını alıyorum.

Yaz aylarında 19 l damacana 7.45 TL idi. Bugün aynı su 11.45 TL. Yani zam oranı % 53...

Belediyenin iştiraki bir firma kur artışını gerekçe göstererek bunu yaparsa diğer firmalar ne yapmaz? Üstelik diğer firmalara enflasyonla mücadele kapsamında baskı uygulanıp en az yüzde 10 indirim uygulatılmaya çalışılırken, bu firmanın fiyatında en ufak bir düşüş yok.

Yetkililerden açıklama bekliyoruz. Su fiyatı neden bu kadar arttı?

Haberin Devamı

BRAVO

Geçenlerde biri soruyordu:

- İkide bir bravo diyoruz, bu kelimenin Türkçesi yok mudur?

Bravo, malumunuz, İtalyancadır. Farsçası var, aferin... Peki, Türkçesi yok mu?

Cumhuriyet yıllarında varmış...

Hilmi Oytaç’ın yazdığı ve dil kurultayında okunan kurultay marşında geçiyor:

“Selam sana kurultay- Yeni doğan tolun ay- Selam sana ey Gazi- Bizden sana bin ohkay”

Buradaki “ohkay” bravo anlamındaymış...

Anlaşılan sözcük sonradan tutmadı, günümüze kadar gelemedi.