İmralı'daki dava sürerken... Okurlarımızın aklına takılan sorulardan biri şu:
- Abdullah Öcalan idam cezasına çarptırıldığı ve TBMM bu kararı onaylama eğilimine girdiği takdirde, idam cezasına çarptırılmış olup kararları TBMM'de bekletilen 200'e yakın hükümlünün durumu ne olacak? Önce onların cezası mı infaz edilecek?
Soruşturduk... Öyle bir koşulun olmadığını öğrendik. TBMM'ye sonradan gelen bir dosya sıraya konmayabilir, öne geçirilebilirmiş.
***
Bir başka soru....
DGM Yasası değiştiği ve askeri yargıcın yerini sivil yargıç aldığı takdirde bu mahkemelerde görülmekte olan diğer davalar ne olacak?
Avukat Turgut Kazan'ın mütalaası...
- Karara bağlanmış davalar yeniden görülmez. Ancak sürmekte olan davaların yeniden görülmesi söz konusudur.
Yüzler hatta binlerce davanın yeniden ele alınması başlıbaşına mesele... Ne var ki, Türkiye'nin altına imza attığı sözleşme DGM Yasası'nın değiştirilmesini şart koşuyor. Eğer imzaya sadık kalınacaksa yasa değişecek. Zahmete katlanılacak.
Final sahnesi
1997 yılında Hollywood yapımlarını aratmayacak bir
"film" çevrilmişti...
Mesut Yılmaz hükümeti, ABD yönetiminin baskısıyla yabancı filmlere uygulanan
"yüzde 25" belediye rüsumunu
"yüzde 10"a indirmiş, o güne dek
"rüsum" uygulanmayan Türk filmlerine de "yüzde 10" rüsum getirmişti... Böylece Hollywoood filmlerinin bilet fiyatları ucuzlarken Türk filmlerinin biletleri "yüzde 10" daha pahalanmıştı.
Kültür Bakanlığı, Türk filmcilerinin ısrarları sonucu yeni bir kararname hazırladı. Bugün Bakanlar Kurulu'na sunulacak olan kararname rüsum toplama yetkisinin belediyelerden alarak Kültür Bakanlığına verilmesini ve bu kanaldan sinema sanayiine aktarılmasını öngörüyor. Türk sineması adına önemli bir girişim. Bakanlar Kurulu'nun kararnameye atacağı imza, Türk sinemasını soluklandırmak açısından büyük önem taşıyor.
Bekleyiş
Olay Türkiye'de olsa
"ilkellik" ya da
"alaturkalık" diye nitelenirdi.
Ama olay yeri İskoçya... Glasgow'dan kalkan İngiliz Havayolları'na ait uçak 55 yolcusuyla Batı Adaları'ndaki Benbecula adasına yöneliyor. Ada'nın üzerinde iniş izni isteyen pilot, kuleden yanıt alamayınca turlamaya başlıyor. Ve tam yarım saat ada üzerinde tur atıyor. Neden sonra kuleden yanıt geliyor ve uçak alana iniyor. İniş izni neden mi gecikiyor? Efendim kulenin tek kontrol görevlisi olan hanım o sırada yemeğini yiyormuş. Yemeğini yiyip kahvesini bitirdikten sonra iniş izni vermiş. Sonra da
"İki saatte bir mola verme hakkımız var. Bu hakkı kullandım" diyerek kendini savunmuş.
O da Cumhurbaşkanı..
Cumhurbaşkanı
Demirel, İstanbul'a geldiğinde kentin dört bir yanında kavşaklar tutuluyor, yol kenarlarına yüzlerce polis mevzileniyor. Trafik altüst oluyor. Cumhurbaşkanı kapalı bir mekanda basın toplantısı yaparken dahi çevresini korumalar sarıyor, etten duvar örülüyor.
"Atatürkçü Düşünce" dergisinin son sayısında
Ata'nın yukardaki fotoğrafı ilişti gözümüze. Daha önce birkaç suikast atlatmasına rağmen
Ata'nın çevresinde ne polis görülüyor, ne koruma... Büyük önder halkla içiçe... Aradaki farkı farketmemizi sağlayan anlamlı bir fotoğraf...
*
Dünyada ekonomik kriz bitmiş...Biz başka bir dünyada yaşadığımız için bizimki devam ediyor...Panayot Abacı...
Panayot Abacı... Ülkenin en köklü kültür ve müzik dergilerinden
"Orkestra"nın kurucusu, yayıncısı, yazı işleri müdürü... 38 yıl önce değerli müzik adamı
Cemal Reşit Rey'le birlikte çıkarmaya başlamış bu dergiyi...
"Orkestra", o gün bu gündür, klasik müzik konulu yayınlar arasında ayrıcalıklı bir yere sahip... 38 yıldır ülkenin en saygın müzik adamları dergiye yazılar, makaleler yazıyor. Geçenlerde... Tam da derginin 300'üncü sayısını yayımlama mutluluğunu yaşadığı günlerde
Panayot Abacı'ya Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğü'nden şöyle bir yazı ulaşıyor:
"Derginizin Genel Müdürlüğümüzce incelendiği... söz konusu derginin basın kartları yönetmeliğinde belirtilen şartlara uymadığının görüldüğü.. (en az üçte bir oranında haber ve ülke sorunlarıyla ilgili yazı bulunmadığı, ayrıca haber, fikir, sanat, kültür ve eğitim açısından yeterli bir yayın organı olmadığı... (bu sebeple de...) ilerde mağduriyete uğramamanız için sarı basın kartınızı Genel Müdürlüğümüze iade etmeniz gerektiği..."
***
Yayına başladıktan 38 yıl sonra yetersizliği farkedilen (!) derginin sahibi
Panayot Abacı'nın özgeçmişine de bir bakalım isterseniz: İstanbul Şehir Orkestrası'nın kurucu üyesi.. Şehir Orkestrası'nda 22 yıl, Devlet Opera Orkestrası'nda 14 yıl viyola çalmış bir müzisyen.. Opera Orkestrası viyola grubu şefi.. Emeklilikten sonra Türk - Yunan Dostluk Derneği'nin kurucu üyesi.. Türkçe'den Yunanca'ya, Yunanca'dan Türkçe'ye aktarılmış 50'ye yakın roman ve piyesin çevirmeni.. Filarmoni Derneği kurucu üyesi, şimdilerde genel sekreteri... 38 yıldır da sanatın halka ulaşması için dergi çıkarıyor.
Dün
Oral Çalışlar sütununda soruyordu:
"Panayot'u neden hedef alıyorlar? Acaba birileri Panayot'un İstanbul'un Rum azınlığından olduğunu görüp `milliyetçi'
duygulara kapılarak ona haddini mi bildirmek istedi?.."
Bu sorunun bir cevabı olmalı mutlaka... Mesele
Abacı'nın basın kartı taşıyıp taşımaması değil. Mesele, küçük adamların küçük oyunlarıyla tüm toplumun küçültülmesi ve mahçubiyete sürüklenmesidir. Ayıp...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr