Bir sanatçı dostumuz gönderdiği notta yabancı sözcüklere savaş açılmasına karşı çıkarak diyor ki:
“Diller başka dillerden alınan kelimelerle zenginleşir. Dilimizi ve hayatımıza yerleşmiş kelimeleri engelleyemeyiz.
Yoksa sen de hostes yerine “gök konuksal avrat” diyenlerden misin?”
Yabancı kelimeler gelir dile yerleşir, doğru ancak diline saygılı uluslar onları olduğu gibi almak yerine yerli köklerde karşılığını ararlar.
Dil kurumları onlara uygun karşılıklar bulur.
Ülkenin aydınları, yazarları, yayıncıları yeni sözcükleri ulusal dile yerleştirmek için çaba gösterir.
Dil böyle arınır, böyle özüne döner.
Hostes sözcüğüne gelince... “Gök konuksal avrat” karşılığını Türk Dil Kurumu’nun kelime üretmesiyle dalga geçen birileri 1960’larda icat etti. Otomobile “öz götürgeç” falan dediler. Bunlar da sözde Cumhuriyetçiydi. Ama gericilere eşlik ettiler. Hostese her ulus hostes demiyor. Birkaç dilde “hostes”in karşılığını çıkardım. Bakın kim ne diyor:
Azeri Türkçesi: Sahibe, Yunanca: Oikodespoina, Ermenice: Tantiruhi, İspanyolca: Anfitrione, Arapça: Mudifatan, Gürcüce: Diasakhlisi, Kırgızca: Kojoyke, İsveççe: Verdinna, Rusça: Khozyayka, Sırpça: Domacica, vd...
Görüldüğü gibi... Kopyacı ve tembel olmayan uluslar “hostes” sözcüğüne pekâlâ karşılık üretip dillerine almışlar. Kendi diline saygılı uluslar yabancı kavramları dillerine uydurur. Hele hele... Yerlisi varsa yabancı sözcüğe hiç özenmez.
FAHRİ TEFTİŞ
Fahri Trafik Müfettişleri Derneği Sözcüsü Halis Kahraman telefonda... Fahri müfettiş olmak için başvuru sayısının arttığını ancak 1.5 yıldır yeni görevlendirme yapılmadığını anlatıyor. İçişleri Bakanlığı’nı bu konuda daha hızlı davranmaya davet ediyor.
Bir fahri müfettişi bulunca merak ettiğimiz soruları soruyoruz.
- Örneğin kaldırıma park eden araçların hemen her gün fotoğrafı yayımlanıyor. Plakalar belli. Onlara ceza yazılıyor mu?
- Bizim ceza bildirimi yapmamız için olayı bizzat görmemiz lazım. Tarih, yer, araç rengi ve plakasını Emniyet’e bildirmemiz lazım. Fotoğrafla şikâyet yapamayız.
- Siz nelere ceza yazıyorsunuz?
- Hatalı sollama, kırmızı ışıkta geçme, yolda şerit değiştirme dâhil bütün trafik ihlalleri için ceza bildirimi yapabiliriz.
- Cezayı siz mi yazıyorsunuz?
- Hayır, biz suçu bildiriyoruz cezayı Emniyet takdir ediyor.
- Size güveniyorlar mı?
- Tamamen güveniyorlar.
- Araç sahibi itiraz ederse?
- Cezayı öder, sonra mahkemeye gidebilir.
- Mahkemede araç sahibiyle aranızda tartışma çıkıyor mu?
- Birbirimizi görmüyoruz. Hâkim ifadeleri ayrı ayrı alıyor.
- İstanbul’da kaç fahri müfettiş var?
- İstanbul’da 4500, ülke çayında 34 bin.
- Bu görevden dolayı bir kazancınız oluyor mu?
- Hiçbir kazancımız olmuyor. Adı üstünde, “fahri” görev bu.
OSMANLI
Osmanlı’dan hikâye tadında bir gerçek olay...
1867 yılına kadar hiçbir Osmanlı sultanı, seferler dışında ülke dışına çıkmamıştı.
Sultan Abdülaziz’in o tarihte gerçekleştirdiği 47 günlük Avrupa seyahati bu açıdan bir ilk olacaktı.
Ancak, yazar Gündüz Vassaf’ın aktardığına göre, Sultan’ın seyahati İstanbul’daki ulema arasında ciddi tartışmalara da sebebiyet vermişti. Zira Osmanlı’nın egemen olduğu topraklar “Darü’l-İslam”, Avrupalıların toprakları ise “Darü’l-Harp”ti.
Ve bir Osmanlı sultanı Darü’l-Harbe ancak gaza için gidebilirdi. Bu mesele saray etrafında uzun süre tartışılmış, sonunda da bir çözüm bulunmuştu. Sultanın ayakkabılarının altına özel bir bölme yaptırılmış ve burası toprakla doldurulmuştu. Böylece Sultan Abdülaziz gittiği ülkelerde yabancı toprağına ayak basmayacaktı.
Görüldüğü gibi zeki din âlimleriniz olursa çare tükenmiyordu.
SORUN
Hukukçu Ersan Şen TV oturumunda muhalefete akıl veriyor.
Özetle diyor ki:
- İktidarla polemiğe girmeyin. Hem konuşma becerileri iyidir hem onların konuşmaları 25 TV kanalından aynı anda canlı yayınlanıyor. O yüzden sözü ikide bir siyasi iktidara ve liderine getirmenize gerek yok. Halk hem sorunları görüyor hem bunlardan kimin sorumlu olduğunu biliyor. Siz ortaya çıkan sorunun hangi sebeplerden kaynaklandığını anlatın ve kendi çözümünüzü ortaya koyun. İktidara geldiğinizde neler yapacağınızı anlatın. Sözü sürekli iktidara getirirseniz izleyenler sizin derdinizin sorunlarla değil iktidar koltuğunda olanlarla olduğunu düşünür. Sizin koltuğu ele geçirmek için sorunları bahane yaptığınızı düşünebilirler. Konuyu kendi içinizde bir de bu açıdan tartışın.