Sosyal demokrasi nedir? Kapitalist toplumda sosyal adalet nasıl sağlanır? Aşağıdaki örnek olay bu sorulara yanıt teşkil ediyor!
Güney Afrika’da iş görüşmesi yapan bir Türk işadamı son gün sinemaya gitmeye niyetleniyor. Bir büyük sinemanın önünde kuyruğa giriyor. İnsanlar tuhaf tuhaf bakıyorlar:
- Beyefendi, siz yabancısınız galiba ?
- Evet, nereden anladınız?
- Burada beyazlar kuyruğa girmezler, en öne geçer biletlerini alırlar.
Adam gişeci kıza eğiliyor.. Bir koltuk rica ediyor. Kız şaşkın:
- Beyefendi, siz yabancısınız galiba... Burada beyazlar, koltukta değil, balkonda otururlar.
Adam balkona çıkıyor. Ne var ki filmin yarısında fena halde çişi geliyor... Kalkıp tuvalete yönelirken, bir iki adım atmadan önü kesiliyor:
- Burada beyazlar, tuvalete gitmez ki, balkondan aşağı işeyiverirler.
Adam iyiden iyiye şaşkın, bakıyor başka çare yok, balkondan aşağı şrrrr diye koyveriyor. Derken aşağıdan bir zencinin gür sesi:
- Heeey yabancııı...
Adam şaşkın, aşağı eğilip zenciye bakıyor. Zenci öfkeli.
- İnsan sadece birinin kafasına etmez ki, şöyle bir serpiştirir. Bu memlekette sosyal adalet var, sosyal adalet!...
Amerika’nın nereye gittiği belli değil ama oraya çok hızlı gittiği kesin.
YUKARI AYRANCI’da dayalı - döşeli genel merkez binası tutmuş, en güzel odasını kendisine tahsis etmiş, gelip oturmasını bekliyorduk. Ama o bizi sattı, kapağı son dakikada Baykal’ın yanına attı. Bu Kemal bizi fena yaktı.
İsmail Cem
DENİZ’E SIFIR. Önceki akşam Ali Kırca’nın programında izledim. Gene saldırgan, gene itici, gene kendini beğenmişti. Sanki şimdiden 550 milletvekiliyle iktidara gelmişti. Sizi bilmem ama ben bu Deniz’e sıfır verdim arkadaşlar.
Erkan Düzekran
BOĞAZ’DA YALI. Beş ensesi kalın bir araya gelmiş, içlerinden biri Kemal Derviş’ miş. Neymiş? Solu birleştireceklermiş! Şimdi bir şey söylesem suç olur, söylemesem içime dert olur. Ulan bunların birleştireceği soldan ne olur?
O sol mu olur? Lütfen beni daha fazla konuşturmayın, rica ediyorum, n’olur.
Mehmet Yemez İşçi
Havaalanında gördük geçenlerde:
- Yolculuk ne tarafa Hocam?
- Tarihi kentler toplantısı için Urfa’ya...
ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Metin Sözen, sürekli sefer halindedir. Çünkü Edirne’den Kars’a sayısız onarım, koruma, yaşatma projesi onun ve ekibinin denetimde yürütülür...
Edirne Selimiye Camii onarımı... Diyarbakır Surları’nı yaşatma projesi... Beypazarı Evleri... Mardin Mor Yakup Kilisesi’nin onarımı... Bursa Cumalıkızık yaşatma projesi... İznik 2000 projesi... Erzincan Menzil Evi... Kastamonu Sirkeli Konağı... Mudanya Mütareke Meydanı... Kars Projesi... Prof. Metin Sözen’in denetiminde yürütülen projelerin onda biri bile değildir...
O ve gönüllüleri... Şehirlerin tozunu alır, tarihini parlatırlar. Çabaları bu kadarla bitmez. Bir yandan ağaç dikme ve asırlık ağaçları koruma kampanyası yürütürler, bir yandan Mimar Sinan’a ait eserlerin korunması için seferberdirler...
Bu hafta gazetelerde küçük bir haber vardı...
Ağırnas Belediyesi bir caddeye Prof. Metin Sözen’in adını vermiş...
Eminiz gelecekte Türkiye il ve ilçelerinin en az yarısında Prof. Metin Sözen’in adını taşıyan bir cadde veya kültür evi bulunacaktır.
Bir avuç idealist mimarı ve çevrecisi ile Türkiye’nin her yanına yetişen bu mucize adamın hakkı bir cadde adı ile ödenmeyecek olsa da, gelecek nesillere en azından anımsatılacaktır...
Doğan Hızlan’ın:
"Korumasız koca Anadolu kültürüne ağıtını o yakar
Gölgedeki bir medrese geçmişini ancak ona anlatır..."
diye söz ettiği Metin Sözen, sütunlara sığmayacak gerçek bir "Türkiye Sevdalısı", gerçek bir tarih, kültür ve çevre kahramanıdır...
Uzun ömür dileği ve saygıyla...
Her düğünde yanınıza gelip sizi mıncıklayarak "Artık sıra sende" diyen yaşlı akrabalara cenazelerde aynısını yaparsanız bir daha evlilik lafını ağızlarına almazlar...