Â
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, gibisinden hoş bir slogana sarıldık... Acaba?.. Herşeyin eskisi gibi olması mı büyük ihtimal, olmaması mı? Buyrun İnşaat Yüksek Mühendisi
Ersin Acar'la sohbetimize... Önce "belde" konusunu ele alıyor:
      - Güvenli binaların ve uydukentlerin inşa edilebileceği büyük ölçekli araziler artık sadece
"mücavir alan" dediğimiz yerlerdedir. Buralarda belde belediyeleri ihdas ettiler.
"Kasap", "manav", "emlakçı", "yapsatçı" vs. belediye başkanı, belediye meclisi üyesi, imar komisyonu başkanı oluyor.
"Demokrasinin gereği bu!" diyeceksiniz. Bu mu demokrasi! Ortaya koyduğunuz projeleri anlayamayacak çapta insanlar, sırf birtakım siyasi hesaplar uğruna mühür sahibi olmuş.
"Demokrasinin gereÄŸi" deÄŸil mi? Ä°yi de, bunu
"bilgi" unsuruyla birleştirmeyince insanlığın felaketine de sebep olabiliyorsunuz. Bu vesileyle somut önerim: Anayasa Mahkemesi süratle harekete geçerek belde belediyeleri lağvetsin. Başka çare yok. Yerine bilgili ve uzman şube müdürlükleri ihdas edilsin...
     Â
- Bu kadarı yeterli mi?..       - İstanbul'un yüzde 60'ı illegal yapılaşmış. Geriye kalan ruhsatlı kısmın da ancak yüzde 10'u evrensel normlara uygun. Bu manzara bir anda çıkmadı ortaya. Yerel yönetimler ve siyasilerin gözü önünde oldu herşey. Bu manzara onların eseri. Ve ne garip ki şimdi yine bu insanlardan, sebep oldukları badirenin çözümüyle ilgili icraatlar bekliyoruz. Bundan sonra da rasyonel bir çözüm getireceklerine inanmıyorum ben. Çapları, bilgileri müsait değil, bir... İkincisi: Şer insanlarla konsorsiyum halindeler. En başta bu konsorsiyumun kırılması, tasfiyesi lazım...
      Son söz: Sizce... Herşey eskisi gibi mi olur? Değişik mi?..
Siyasi bilmece
      Demirel'in Cumhurbaşkanlığına ikinci defa seçimi gündeme geldi.
      Koca Türkiye'de Cumhurbaşkanlığına layık başka adam mı yok?
      Var da o adamı bulup seçecek parti mi yok?
Kayıp yok mu?
      Büyük kaza ve faleketlerden sonra ölen ve yaralananların sayısıyla birlikte
"kayıp" sayıları da açıklanır... Hem hukuki sonuç hem gerçek durumun bilinmesi açısından önem taşır kayıp adedi...
      Okurumuz
Okan İnanç'ın anımsattığı gibi... Başbakanlık Kriz Merkezi'nden olsun, yerel kriz masalarından olsun, depremin ilk gününden bu yana
"kayıp" sayısı hakkında hiçbir açıklama yapılmıyor. Oysa ölüp ölmediği kesinleşmemiş insanlar var ve bunlar sürekli yakınları tarafından aranıyor.
      Kayıplar neden açıklanmıyor? İki olasılık var... Ya hükümetin böyle bir çalışması yok... Ya da felaketin boyutunu halktan gizleme amacı taşıyorlar...
      İki ihtimal de tatsız...
Sessizce dinle...
      "Gürültü patırtının ortasında sessizce, sukunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur var. Sakın bunu unutma. Herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun.
      Bağışla ve unut... Ama kimseye teslim olma... İçten ol; telaşsız anlat...
      Kısa, açık ve net konuş, başkalarına da kulak ver, aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada herkesin bir öyküsü vardır."
      (Eski bir tapınaktan)
      *
Birşey değil, yakında İstanbul'da salıncağa binen çocuk kalmayacak!..Daltonlar Rusya'da
      ANAP lideri
Mesut Yılmaz, amacı anlaşılmayan Amerika gezisinden sonra geniş bir kadroyla Moskova'yı ziyaret etti. Resmi bir sıfatı bulunmayan
Mesut Bey'in Moskova seyahatinin amacı neydi?.. Meçhul... Bir söylentiye göre
Mesut Bey'i Moskova Belediye Başkanı
Y. Lukov davet etti. Bir başka söylentiye göre
Mesut Bey,
Şarık Tara'nın davetlisi olarak Moskova'ya gitti. Acaba heyetin kompozisyonuna bakarak seyahatin amacı ve çerçevesi kestirilebilir mi? Deneyelim..
     Â
Öncü gazetesinde pazartesi günü yayımlanan fotoğrafta masanın bir kenarında Moskova Belediye Başkanı
L. Lujkov ve iki yardımcısı oturuyor. Karşı sıra ise kalabalık... Soldan sağa sayalım: İstanbul milletvekili
Yılmaz Karakoyunlu, işadamı
Şarık Tara, Enerji Bakanı
Cumhur Ersümer, ANAP lideri
Mesut Yılmaz, Moskova büyükelçimiz
Nabi Şensoy, ANAP eski İstanbul İl Başkanı ve işadamı
Erdal Aksoy, işadamı
Turgut Yılmaz (Mesut Yılmaz'ın kardeşi) vs...
      Bir milletvekili, bir bakan, bir parti lideri, bir büyükelçi, üç işadamı... Moskova Belediye Başkanı ile ne görüşür? Hangi sıfatla görüşür? Neyin pazarlığını yapar? Bu bir resmi görüşme ise işadamlarının masada işi ne? İş görüşmesi ise Bakan, milletvekili ve büyükelçi orada ne arıyor?
      Anlaşılan Ulus Devlet'ten
"Çadır Devlet"e geçişin net fotoğraflarından biri çektirilmiştir Moskova'da... İlkesizliğin, siyasi terbiye fakirliğinin, devlet hayatındaki laçkalığın da yer aldığı bir hazin fotoğraf...
      *
Cihan Demirci'den LAFORÄ°ZMAÂ Â Â Â Â Â
Yakında karnelerde derslerin karşısında şöyle notlar görebiliriz:     Â
Matematik: 5.2 Fen: 6.4 Coğrafya: 4.9 Türkçe: 5.8 Sosyal Bilgiler: 3.7...Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr