Galatasaray yönetiminde uzun yıllar görev yapmış Mimar
Doğan Hasol'la maçı konuşuyoruz dün öğle saatlerinde...
     Â
- Atmosferi nasıl buluyorsunuz?      - Konu çok abartıldı. Halbuki futbolcuların sakin olması gerekiyor. Bunun bir spor karşılaşması olduğunu akıllarından çıkarmamaları gerekiyor. Ama atmosfer böyle değil. Eksik olmasın, medyamız da işi olağan sınırların dışına taşıdı. TV'leri hayretler içinde izliyorum. Sporla ilgisi olan - olmayan tüm medya orada. Büyük olay olmasını neredeyse bekler gibi bir halleri var.
     Â
- Futbolcular medyanın "yakın markajında"
rahat oynayabilir mi dersiniz?
     Â- Yakın takip futbolcuları kötü etkiler. Maç dışındaki konularla kafalarını yormak son derece yanlış. Altı yıl yöneticilik yaptım, biz bile uçaktan iniÅŸte futbolcularla ayrı otobüslere biner, ayrı otellere gider, temastan kaçınırdık. Oyuna konsantrasyon dışındaki konu ve olayların onları hiç ilgilendirmemesi lazım. Dilerim bu markaja raÄŸmen çıkıp oynasınlar. Bakın, staddan canlı yayın yapılıyor. Çocuklar antremanda, gazeteci arkadaÅŸlar kenarda birbirleriyle röportajda!. 80 tane parlamenter de kalkıp giderse olay sporla deÄŸil siyasetle ilgili demektir! Bir de düşünebiliyor musunuz, parlamenterler biletsiz gidiyor. Gittikleri yer Ä°ngiltere!.. Kapıda
"Nerede biletiniz?" diye sorulacak ve bakalım n'olacak?.. Sırf bu bile yeni bir olayın çıkmasına neden olabilir.
     Â
- Bütün bunlar takımı yalnız bırakmamak, futbolcuları "motive"
etmek adına yapılıyor?
     Â- Çok yanlıştır. Benzer yanlışları Fenerbahçe maçlarında da çok yaptık. Takımı böylesine koÅŸullandırmak hiç doÄŸru deÄŸil.
Feldkamp ilk geldiğinde yönetime demişti ki:
"Fener maçları sizin için çok önemliymiş. Oyuncu başına 500 milyon prim tahsis edin, Fener'i sahaya gömeyim!" Yönetim Kurulu'nda itiraz ettim,
"N'olur" dedim,
"Fener maçını öbür maçlardan farklı kılmayın!" Arkadaşlar,
"Antrenörün isteği, kırmayalım!" dediler.
"Peki" dendi ve o maçı kaybettik. Çocuklara normal görevleri dışında
"çok önemli" görevler yüklemeyi doğru bulmuyorum... Eğer bütün bu namüsait şartlarda da tur atlamayı başarırlarsa... Koskocaman bir bravo...
Åžaibeli mizah
     Â
Varlık Özmenek dostumuz neşeli günündeydi... Söz cumhurbaşkanlığı seçiminden açılıp nasıl bir aday düşündüğü sorulunca gülerek:
     Â
- Åžaibeli olsun, dedi...
      Nedeni sorulunca da bir anısını nakletti:
      Alman milli takımının fırtına günleriydi... Almanlar dişli bir rakiple oynuyor ve zorlanıyorlar. Forvetteki beş oyuncunun dördü dökülüyor.
Fritz Walter tek başına harikalar yaratıyor. Ama galibiyete yetmiyor. Antrenör
Sepp Herberger birden bir değişiklik yaptı.
Fritz Walter'i oyundan aldı. Ve Almanya yanlış hatırlamıyorsam maçı kazandı. Ertesi gün yaptığı değişikliğin nedeni sorulduğunda da şöyle dedi:
     Â
- Fritz o kadar iyi oynuyordu ki onun yüzünden diğer forvet oyuncularının oyunu bozuluyordu. Onun yerine vasat bir futbolcu alınca takıma denge geldi.      Varlık gülerek ekliyor:
     Â
- Şaibesiz bir cumhurbaşkanı siyasette dengeyi bozabilir...Anıtmezar bedeli n'oldu?
      Anımsanacaktır...
Turgut Özal için yaptırılan anıt mezarın parası devlete fatura edilmiş, kamuoyundan gelen tepkiler üzerine
Mesut Yılmaz yaklaşık 2 milyon dolar tutan paranın ANAP teşkilatı tarafından Hazine'ye geri ödeneceği sözünü vermişti.
      Aradan yıllar geçti... Verilen bu söz yerine getirildi mi acaba? Okurlarımızdan gelen merak sorularını ANAP Mali İşler Başkanı
Şadan Tuzcu'ya aktardık. Yanıt:
     Â
- Siyasi Partiler Yasası'na göre bir partinin hangi gerekçeyle olursa olsun devlete para ödemesinde bulunması suçtur. Yasa böyle olunca biz de sorunu bulduğumuz bir formülle çözdük. Mağdur ANAP'lılara yardım amacıyla kurulmuş olan 20 Mayıs Vakfımız, anıt mezar için yapılan harcamaya eşdeğer bir harcama yaparak Malatya'da okul inşa ettirdi ve bu okulu devlete bağışladı. Bilgiç baba
      Çocuk ders çalışıyor, Baba ıslık çalarak ortalarda geziniyor. Çocuk bir ara soruyor:
      - Afrika ne taraftadır Baba?
      Baba her zamanki gibi çok bilgili pozlarda:
     Â
- Fazla uzakta olmamalı...      - Nerden biliyorsun?
     Â
- Bizim şirkette bir zenci var. Hergün işe bisikletle gidip geliyor.Sağlam kafa (2)
      Okurumuz
Hasan Fehmi Namlı, "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözüyle ilgili tartışmalara ışık tutmak amacıyla bilgi veriyor:
     Â
- Atatürk'e ait olduğu ileri sürülen sağlam kafayla ilgili sözün aslı Latince olup "Mens sana corpore sana SİT",
yani "Keşke sağlam vücutta sağlam kafa da bulunsaydı"
ÅŸeklindedir.
      Okurumuza teşekkürler...
      ***
      Keşke Cimbom'un yanında olduğumuzun binde biri kadar başka değerlerimizin de yanında olabilseydik!..
      Cihan Demirci       ***
Açıklama
      CHP kaynaklarına dayanarak Güneydoğu'da kimi köy isimlerinin son yıllarda Türkçeleştirildiğini yazmıştık. CHP kaynakları bir yanlış anlama olduğunu bildirdiler. Bu köy adları son yıllarda değil çok eski yıllarda (1950'den de önce) değiştirilmiş. Bilgilerinize...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr