Aslan’a çerez... Banko Galatasaray... Lokum gibi kura... Rahat geçeriz... İkincilik cepte... Elenmek sürpriz... Aslan bunları yer... Ağzımıza layık...
Spor basınımız Galatasaray’ın çektiği kuradan sonra dün silme bu tür yorumlarla doluydu. Bu yorumları yapanlardan bir teki olsun bu yıl Barcelona’yı, Brugge’ü, Lokomotif’i izlemiş miydi? Hayır... Ama her biri kâhin gibi sonucu biliyordu.. Malumunuz Fenerbahçe - Feyenoord maçı öncesinde de spor basınımız silme "Fener turu geçer" yorumunda bulunmuştu. Kimse gidip bir zahmet Feyenoord - Tottenham hazırlık maçını izlemeye bile zahmet etmemişti. Gerçi Fener kupada "sıfır" çekmiş, Feyenoord ise UEFA şampiyonu olmuştu.. Ama ne gam? Maksat laf olsun, gün kurtulsun, yazarımız bilgiç görünsündü... Bu sözler Fener ya da G.Saray’ı yanıltacak, motivasyonunu bozacakmış... Kimin umurunda?
Menfaat her türlü dili konuşur, her kılığa girer, hatta menfaatlere karşı kayıtsız biri gibi görünmesini de bilir.
Hürriyet’te 8 sütuna başlık: "İşte Türkiye’yi vuracak dört El Kaide militanı"
Haberi okuyorsunuz... ABD’de yakalanan Arap kökenli zanlıların El Kaide militanı olduklarına ilişkin bir satır yok. Türkiye’yi değil İncirlik Üssü’nü vuracaklarmış. O da nereden mi anlaşılmış? Zanlıların evlerinde bulunan not defterinde "Türkiye’deki Amerikan Üssü" yazıyormuş, oradan!..
Dikkatini haberden çok başlığa veren okurlara karşı sorumluluğumuz yok mu?
Uluslararası Saydamlık Örgütü’nün yaptığı araştırmaya göre, hırsızlık - yolsuzluk liginde (Son bir yılda 10 basamak birden yükselmemize karşın) hâlâ orta sıralardayız, şampiyon! olmamız için hâlâ önümüzde çok sayıda ülke var. Futbolcularımız Dünya 3’üncüsü... Basketbolcularımız Avrupa 2’ncisi... Süreyya Ayhan’ımız Avrupa Şampiyonu olabiliyor da... Niçin bunca becerikli bürokrat, siyasetçi ve hortumcumuz varken hırsızlık - yolsuzluk liginde hâlâ orta sıralarda pinekliyoruz? Bu soruya bir arkadaşımız:
- Hazine ve bankalarda para bitti de ondan, dedi, yoksa biz yolsuzluk liginde ortalara düşecek ülke miydik?
Rifat Köktürk seçimlerdeki yüzde 10 barajını kaldırmadan, baraj altında kalan partilere verilen oyların boşa gitmemesini sağlayacak bir sistem bulmuş. Meclis açılınca seçim kanununa bir madde eklenmesini öneriyor...
Bu maddeye göre bir parti seçimde önce YSK’ya şu vasiyette bulunabilecek:
"Seçimde aldığımız oy miktarı yüzde 10 barajını aşmadığı takdirde partimizin aldığı oyların (x) partisine devredilmesini kabul ediyoruz."
Rifat Öztürk: "Bu madde ile hem oylar boşa gitmez hem de barajı aşamayanlar bir ittifak sağlayabilir" diyor... Tartışmaya değer bir öneri...
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Naci Görür, önceki akşam bir grup gazeteciye başında bulunduğu kuruluşun özelliklerini anlatırken... MAM’ın 700 kişilik kadrosuyla bilim ve teknoloji üretmekte ülkenin en donanımlı kuruluşu olduğunu, Silahlı Kuvvetler’e yoğun hizmet verirken Türk özel sektörünün AR - GE talebinin çok düşük kaldığını, bilgi çağında kamu ve özel sektörün her alanda bilgiye dayalı yönetim ve üretim modellerini geliştirmek zorunda olduğunu kaydetti...
Söz bir ara "deprem"e de geldi.
Profesör Görür çok ilginç ve önemli bir haber sıkıştırdı araya...
15 Eylül’de Fransızlara ait Atalante adlı araştırma gemisi geliyordu Marmara’ya... İçinde insansız küçük bir denizaltı da bulunan gemi, Tekirdağ açıklarında fay araştırması yapacaktı.
1912 yılında meydana gelen deprem kırığının denize doğru yürüdüğü saptanmıştı. Araştırma gemisi bu kırığın denize doğru ne kadar yürüdüğünü bulacaktı.
Denizde 112 kilometrelik bir canlı fay var...
Bu fayın kırılmasının 7.4 civarında bir deprem yaratacağı hesaplanıyor.
Ancak eğer 1912 kırığı denizde de ilerliyorsa bu 112 kilometrelik fayın kısalması anlamına gelecek...
Fay eğer daha kısaysa elbet depremin muhtemel büyüklüğü azalacak.
Fransız araştırma gemisi, 15 Ekim’e kadar sürecek olan çalışmaları sonunda çok müjdeli bir haber verebilir... Fayın sanılandan daha kısa yaklaşan depremin umulandan daha küçük olduğunu müjdeleyebilir...
Okurlarımız "Deprem konusunda her kafadan bir ses çıkıyor kim doğru söylüyor ne bilelim" diye düşünebilir. Marmara’yı bugüne dek 2’si Türk 7 araştırma gemisiyle taramış ve tamamen bilimsel bulgulara dayalı tespitler yapmış TÜBİTAK’a herkesten çok inanılması gerektiğini düşünüyoruz...
Bazı partiler, hanım milletvekili adaylarından erkeklerin yarısı kadar para alıyor da...
Feministlerimiz "Kadın erkek ayrımı yapılıyor, kadınlar ve erkekler eşittir" diye neden ayaklanmıyor acaba?