Eğitim hastanelerinde uzmanlık eğitimi şef ve şef yardımcıları tarafından veriliyor. Şef ve yardımcıları göreve sınavla atanıyor... Daha doğrusu atanıyordu... Sağlık Bakanı
Osman Durmuş "yangından mal kaçırır" gibi bir yönetmelik değişikliği ile Profesör ve Doçent ünvanı taşıyanlara sınav koşulunu kaldırdı. Bunları doğrudan atama yetkisi aldı. Ve atamaları yapmaya başladı...
      İzmir ve Ankara Tabip Odaları'nın protesto bildirileri var elimizde. Deniyor ki:
     Â
- Bu uygulama sonucu uzmanlık eğitiminde telafi edilemeyecek zararlar oluşacaktır. Çünkü herhangi bir başarılı hekimin çalışarak ve sınavları geçerek bu kariyere varma olanağı kalmamıştır. Tek ölçüt siyasi yakınlık olacaktır.      Bundan böyle uzmanlık eğitimini
"Bilimsel sınavda başarısız ama iyi partizan" olanlar verecek.
      CHP Genel Başkanı
Altan Öymen, bu bağlamda ilginç bilgiler veriyor:
      "
Osman Durmuş'un yaptığı yönetmelik değişikliği, bundan iki - üç yıl önce bir başka Sağlık Bakanı'nın yaptığı değişikliğin cümle cümle, hatta kelime kelime aynı... Danıştay o değişikliği iptal etmişti. Dolayısıyla şimdikini de iptal edeceği kesin..."      İptal edileceği biline biline bu yönetmelik değişikliği neden yapıldı? Belli ki
" Danıştay iptal edene kadar hastanelerde kendi kadrolarımızı oluştururuz. Sonra da Danıştay kararlarını uygulamayız olur biter" diye düşünüldü. Toplum sağlığını değil partisinin sağlığını düşünen Sağlık Bakanı elinden çekeceği var sağlık kurumlarının...
     Â
Baba'nın söylemek isteyip de bir türlü söylemediği:      "Bana müteahhitler adam öldürüyor dedirtemezsiniz"
      Cihan Demirci
Baba ninnisi...
      Cumhurbaşkanı ekranda kederli bir yüzle deprem yöresindeki halkın durumuna ne kadar üzüldüğünü, içinin ne kadar titrediğini anlatıyor. Peşinden çözüme geçiyor..
      -
Bu doÄŸal bir afettir, diyor,
doğal afetler karşısında ne yapacaksınız?
      Bekliyorsunuz ki:
     Â"Önlem alacaksınız... Binalarınızı kontrol ettireceksiniz... Bilimin sesine kulak vereceksiniz... Hırsız belediyelerden, hırsız müteahhitlerden hesap sorulmasını isteyeceksiniz..."
      gibisinden önerilerde bulunsun.. Ne gezeeer.. Muhterem, öneri olarak bula bula şunu buluyor:
     Â- Sabır ve metanetle hareket edeceksiniz...
      Böylesi zihniyetlerle yönetilen bir ülke.. Yine de iyi ayakta duruyor...
Kalıcı prefabrik
      Üsküp'te 1963 depremini yaşamış olan
Gülizar İpçizade Hanım gönderdiği notta diyor ki:
     Â
- Gazetelerde geçici prefabrik konutlar yapılacağını okuyorum. Üsküp'te depremden sonra bahçeler içinde, normal yaşantıya cevap veren, modern ve "kalıcı"
prefabrik konutlar yapıldı. Depremden 36 yıl sonra bunlar hala kullanılıyor. 30 metrekarelik geçici prefabrik konutlar israftan ve belli firmalara rant sağlamaktan başka işe yaramaz kanısındayım...
      Bir sorumlu ve deprem deneyi yaşamış yurttaş Ankara'daki bakan ve bürokratlara önemli bir hatırlatmada bulunuyor... Mutlaka prefabrik ev yapacaksanız "geçici" olanını değil "kalıcı" sını yapın... Çok akılcı ve önemli bir öneri...
Çökerse ani çöker!
      Deprem korkusu mantığı ezip geçiyor... Vatandaş her gece televizyonlarda
"depremlerin önceden bilinemeyeceği" ni söyleyen uzmanları dinliyor. Ama
"Bu gece deprem olacakmış" diye bir dedikodu duymayagörsün... Hemen inanıp soluğu yine dışarda alıyor. Geceyi dışarda geçirip sanki gündüz deprem olmazmış gibi gün ağarınca paşa paşa içeri giriyor. Bir şaşkınlıktır gidiyor.
      Prof.
Onur Kumbaracıbaşı yaptığımız sohbette ilginç bir bilgi veriyor:
     Â
- Depremde konutlar çökecekse ilk birkaç saniye içinde çöküyor. Öyle sallatılar sonunda yıkılmıyor. Sallantı sırasında korkup kaçmaya çalışmanın bir yararı yok. En iyisi bir kiriş altına falan girip beklemek...      Aklınızda olsun...
Prefabrik hata...
      Deprem sonrası gelen iç ve dış yardımların toplamı 40 trilyon lira...
      Devede kulak bir para... Dün gazetemizin birinci sayfasında yalnızca Adapazarı Vagon Fabrikasındaki zararın 45 trilyon olduğu bildiriliyordu.
      Toplanan para topu topu 40 trilyon iken...
      Prefabrik konutlara ( 1,5 milyar x 50 bin) 75 trilyon gibi bir para gidecek.
      Yapılacak altyapı masrafları da cabası...
      Üstelik prefabrik konutlar 1 yıl sonra ortadan kaldırılacak.
      Kocaeli Belediye Başkanı
Sefa Sirmen 3,5 ay içinde 50 bin kalıcı konutu tamamlayacak proje geliştirdiklerini söylüyor. Ama kimse dinleme niyetlisi görünmüyor.
      Eski Bayındırlık Bakanı Prof.
Onur Kumbaracıbaşı ile konuşuyoruz.
     Â
- Kalıcı konutların ihalesi için geç bile kalındı, diyor...
      - Bu konuda ne yapılabilir Hocam?
     Â
- Erzincan depreminde 5 bin konutu 5,5 ay içinde bitirip teslim ettik. Elde bu konutların projeleri mevcut. Åžartnamesi hazır. Hemen ihalesi yapılabilir. Erzincan'dan sonra Dinar ve Adana'da aynı yol izlendi. Prefabrik konutların yapımı 2- 3 ay sürer. Depremzede yurttaÅŸlar yöredeki boÅŸ yazlık tesislerde veya kışa dayanıklı çadırlarda biraz daha tahammül eder kalıcı konutlara kavuÅŸabilirlerdi. Prefabrik konutların metrekaresi 112 dolar, kalıcı konutların metrekaresi de 170 dolar... Ä°ki ayrı masraf yerine tek masraf yapılabilirdi. Acele edildi...     ÂProf.
Kumbaracıbaşı prefabrik konutların altyapı masrafı yanında başka dertleri olduğunu anımsatıyor:
     Â
- Deneylerimizde gördük ki, prefabrik konutlar takılıp sökülürken yarı yarıya fire veriyor. Geri kalanların taşınması ve depolanması da baÅŸka dert.      ÂTürkiye son 7 yılda 4 büyük deprem yaÅŸadı... Bu depremlerde görev almış ve deney kazanmış çok sayıda börokrat var. Bunlardan yararlanılmadığı gibi kendilerine danışılmıyor bile... Bayındırlık Bakanlığı alelacele, uzman meslek odalarının itirazına raÄŸmen, prefabrik konutların ihalesini yaptı.
Sadi Somuncuoglu gibi MHP'li bakanlar dahi yapılan işin yanlışlığına isyan etti. Ama yoldan dönülmedi. Yanlış bir iş yapıldığı anlaşıldığında vakit çok geç olacak.
Müteahhit sözü
     Â
Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni soygunlar gerek      Hayri Koç
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr