İzmir ve Manisa’dan sonra Bursa’da da çiftçiler domates eylemine girişmiş. Domatesin tarlada 2 liraya kadar düşmesi üzerine çiftçiler otomobil ve traktörlerle konvoy oluşturarak
D 100 otoyolunu kapatmışlar. Jandarma müdahale ederek yolun açılmasını sağlamış.
Fransa’da çiftçiler benzer eylemlerde yolu tamamen kapatmaz ama çok ağır ilerleyerek trafiği kaplumbağa hızına düşürürler. Kurallara aykırı davranmadıkları için güvenlik güçleri bir şey yapamaz.
Gelelim 2 liralık domatese...
Bildik bileli manzara değişmiyor... Ürün tarladan manava gelene kadar on kat, yirmi kat pahalanıyor. 2 liralık domates bugün şehirlerde 40 - 50 liradan satılıyor. Arada birileri büyük kârlar sağlıyor. Aracıyı kaldırma masalı yıllardır parti programlarında yer alır. Politikacıların ağzındadır. Ama aracının malı götürmesini kimse engelleyemez. Çünkü aracı siyasette çiftçiden güçlüdür.
Çiftçinin en büyük kozu kooperatifleşmedir. Ne var ki ne iktidar ne muhalefetin gündeminde “kooperatif” vardır. CHP peş peşe çiftçi mitingleri yapıyor. İyi güzel. Ama tarım konusunda ortaya koyduğu tutarlı bir program görülmüyor. Mitinglerde şu ürüne 5 kuruş, bu ürüne 10 kuruş fazla verilmesi isteniyor. O kadar. Belediyelerin kentlerde üretici pazarları kurma vaadi vardı. İşlemedi. Son seçime 36 siyasi parti katıldı. Birkaçı hariç seçim dışında ne adları duyulur ne politikaları bilinir. Nasıl demokrasidir bu...
MADALYA
Olimpiyatlar bitti... Fransa bu büyük sınavdan doğrusu alnının akıyla çıktı... Açılış törenini Seine nehrinde yapmak büyük bir yaratıcılıktı. Oyunlar baştan sona düzen içinde geçti. Hiçbir yarış gecikmedi. Hiçbir terör olayı yaşanmadı. Tek şikâyet açılıştaki LGBT şovlarıydı.
Türkiye olimpiyattan hüsranla çıktı.
40 yıldır ilk kez altın madalya çıkaramadık.
Afrika ülkelerinin de gerisinde kaldık.
Ülkemizin spor altyapısı yok. Yeterli tesis yok. Gençler spora özendirilmiyor. Bütün kaynaklar futbola harcanıyor. Harcanan o milyonların da uzun dönemli yararı yok. Milyonlarca euro yabancı futbolcularla onların menajerlerine ve yabancı kulüplere gidiyor. Dökülen milyonlara karşılık futbolda da yurt dışı başarımız yok.
Spordan siyaseti kaldırıp sporu spor ve sağlık için yapmalıyız.
Buna kaynak ve vakit ayırmalıyız.
Olimpiyattaki başarısızlığı dert ve ders edinmeliyiz.
İRAN
İran’da üniversite mezunu kadınların sayısı erkekleri geçiyor. Mezunların yüzde 50’den fazlasının kadın olmasına rağmen çalışma hayatında kadın oranı yüzde 12 dolayında... Kadınların okuma özgürlüğü var. Çalışma özgürlüğü yok.
BBC’deki bir röportaja göre kadınlar bir işte çalışabilmek için kocalarından imzalı yazı götürmek zorunda. Koca ayrıca karısı bir işte çalışırken bu daha önce verdiği izni iptal edebiliyor. O yüzden iş yerleri evli kadın çalıştırmaktan kaçınıyor. Bekar kadınların da evlendikten sonra ne olacağı bilinmediğinden işe alınma şansları azalıyor. İşverenler bu durumdan yararlanıyor. Kadınları kısıtlayıcı başka yasa maddelerinden de yararlanarak kadın ücretlerini çok düşük tutuyorlar.
Türkiye kadın erkek eşitliğini yasal bazda 1926 yılında Medeni Yasa ile sağladı. İran şimdilik yüz yıl geride...
MEDET
Ankara Büyükşehir Belediyesi ABD’ye bağlı Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI) işbirliğiyle “Yerelde Güçlü Liderlik, Katılımcı Yönetim” başlıklı toplantı düzenlemiş.
Amiral Cem Gürdeniz hatırlatıyor:
“Bu enstitü Arap Baharı başta olmak üzere pek çok ABD destekli renkli devrimlerde rol oynamış bir kuruluş. Şimdi Atatürk’ün başkentinde NDI demokrasi adına büyük şehir belediyesi ile ortak toplantı düzenliyor. Ne kadar üzücü. Sanki bu ülkede 2007 sonrası ABD destekli FETÖ kumpas davaları olmamış. Sanki ABD destekli FETÖ darbe girişimi yaşanmamış; sanki Gazze’de ABD desteğinde soykırım yaşanmıyormuş gibi ABD’nin sicili karanlık enstitüsünden medet umuyoruz.”
İZMİR
Alsancak’ta bir otopark alanına 65 metre yüksekliğinde 18 katlı otel yapılacaktı. 1 No:lu Koruma Kurulu yatırıma izin verdi. Konak Belediyesi ise “öngörülen yükseklik kararının Kordon Tarihi Sit Alanı üzerinde olumsuz etki yaratacağı ve altyapı sistemleri üzerinde ek yük getireceği” gerekçesiyle yürütmeyi durdurma davası açtı. Konak’ta 18 katlı bir yapının çevreye etkisini İzmir’i bilenler kolayca tahmin edebilir. O civardaki Ege Palas yıllardır silueti bozan görüntüsüyle gözleri alabildiğine rahatsız eder. Kenti çirkinleştirir.