Salkım Hanım’ın Taneleri" adlı film bırakınız bizleri, Varlık Vergisi uygulamalarından en çok zararı gören Musevi yurttaşları bile tepkiye sevk etmiştir. Bakınız Musevi yurttaşımız İvo Molinas, 1 Aralık 1999 tarihli "Şalom" gazetesinde özetle neler söylüyor:
"Salkım Hanım’ın Taneleri adlı filmi eleştirmek bu satırların görevi değil ama senaryonun kötü karakterleriyle dönemin ve Vergi’nin siyasal boyutlarını ilkokul kitap içeriğinde verememesi ile film, romanın çok gerisinde kalmıştır. Bu arada Ermeni asıllı senaristin romanın Musevi kahramanlarını Ermeni vatandaşına dönüştürmesi, senaristin kendi tasarrufu olması nedeniyle bizi ilgilendirmemekle beraber, bu "dönüştürme"nin sonuçlarını gözlemlemek ayrı bir ilginç noktaydı. Varlık Vergisi’nden en çok Yahudiler etkilenmiş olmasına rağmen Yahudilerden hiç bahsedilmemiş olmasının yorumunu senarist hariç herkese bırakıyorum. Varlık Vergisi’ni bugün hiçbir aklı selim kişi olumlu karşılamıyor. Ancak, dönemin Avrupa faşizminden etkilenen yöneticilerinin aldığı bu talihsiz kararı Cumhuriyet’e mal etmek ve Atatürk ideolojisine gönderme yapmak etik olmamanın ötesinde bilinçli bir menfi davranıştır."
Türkiye’nin sınırları Akmerkez içinde kalsa hayat ne güzel olurdu...
Başbakanlık, kriz yüzünden sıkıntıya düşen firmaların yeniden üretime geçebilmesine katkı sağlamak ve bunları yurtiçi - yurtdışı girişimcilere duyurmak amacıyla internet sitesinde özel bir bölüm açmış. Buraya girip krizdeki firmaları il il öğrenebiliyorsunuz.. Mesela şöyle:
"2386 Afyon - Ağaç ürünleri ve mobilya imalatı, kapalı... 2924 Eskişehir - Elektrikli Makine imalatı - Düşük kapasite. vs." New York’tan okurumuz Dehşan Ertürk, sayfanın bu haliyle amaca katkı sağlamaktan uzak olduğunu söylüyor... Yerinde bir uyarı...
"Sen değiştiğinde, talihin de değişir."
Portekiz sözü
İngiliz yayıncı, "Salkım Hanım’ın Taneleri" adlı romanın en kısa sürede İngilizce’ye çevrilmesini istemiş. Ancak çevirmen, romanın kapağına şöyle bir baktıktan sonra:
- Ama bu isim çok tuhaf, demiş, ben bunu İngilizce’ye nasıl çevireceğim?
Yayıncı:
- Orasını düşünme sen, demiş.
- Nasıl yani?
- Midnight Express (2), der geçeriz!
Can Ozan
Lütfen sakin olalım... Ne kimseyi vatan hainliğiyle suçlayalım... ne de konuyu saptıralım... Durumu sükûnetle tartışalım...
Eleştirilen Yılmaz Karakoyunlu’nun romanı değil, bu romandan uyarlanan filmin tarihi gerçeklere uymaması...Dahası TRT’de gösterilerek, devletçe kabul edilen gerçekler haline sokulması...Türkiye’yi tarih önünde mahkûm ettirmeye çalışan Ermeni lobisine yeni ve uydurma malzemeler vermesidir.
Film resmi görüşe uymadığı için eleştirilmiyor. Gerçekleri değiştirip abarttığı için eleştiriliyor.
Romandaki Museviler filmde Ermeni olmuş, İstanbul’da ölen Müslüman Halit Bey filmde dönme yapılarak Aşkale’de öldürülmüş, askerli sahneler abartılmış, sonuçta ortaya (ister istemez) yeni bir Ermeni mezalimi öyküsü çıkmıştır...
Arsız bir Ermeni lobisi dünyanın dört bir yanında anıtlar dikerek ve parlamentolardan soykırım tasarıları geçirerek 1915’te meydana gelmiş olaylar yüzünden Türkiye Cumhuriyeti’ni mahkûm ettirmeye çalışırken... Varlık Vergisi uygulamasını tahrif edip abartarak bu kampanyaya malzeme sağlamak olağan karşılanabilir mi?
Bakınız aşağıdaki satırlar filmi izleyen bir yurttaşımızın çıkardığı özettir. "Ermeni lobisinin Türkiye aleyhinde yürüttüğü kampanya için (Atalarımızı soykırıma uğratan Türkler kalanların da evlerini, mallarını karılarını ellerinden alıp sürgüne gönderdiler... Kimini öldürdüler, kiminin ırzına geçtiler) şeklinde özetlenebilecek bir sahte belge devlet televizyonundan yayınlanmış ve Ermenilerin dosyasına girmiştir..."
Sonuç... Film TRT’de tekrar gösterilmeli, peşinden düzenlenecek adil bir açık oturumda tartışılmalı, son kararı kamuoyu vermelidir.
Çalışanlar için 2002 de zor geçecekmiş!..
Desenize, fazla kişi etkilenmeyecek, zira ülkede pek çalışan kalmadı da!..